Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2438.7
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64641.34$

BAŞKA BİR HAYAT: RAHİM ÖZKAYMAK

22 Nisan 2020, Çarşamba 09:37

Dünyaya geldiğinde babası elinde bulunan bir fotoğrafın arka yüzüne “Rahim 17 Ekim 1937” notunu düşer.

Babası faytoncuydu.

O yıllarda motorlu araç yoktu.

Fayton dönemin en lüks taşıma aracıydı.

Atatürk, Cumhuriyeti kurduktan sonra Türkiye’yi dolaşmaya başlamıştı.           

Atatürk, Konya’ya  trenle geliyordu. Vilayet erkanı  kendisini Gar’da karşıladıktan sonra  güvenilir buldukları bir faytona bindirerek  gidilmesi gereken yere götürüyorlardı.

İşte o faytoncu,Rahim Özkaymak’ın babası olan faytoncuydu. Bununla ilgili fotoğraflar devletin kayıtlarında muhafaza edildiği gibi,Özkaymak’ın kişisel fotoğraf albümünde de muhafaza edilmekte.

Faytonculardı. 

Bu meslek ailenin tek gelir kaynağıydı.

Babası her sabah erkenden Araplar Mahallesi’ndeki evinden çıkıyor ve bugünkü Kayalıpark’ta bulunan PTT’nin önüne faytonunu park ediyor, atların kafasına da yem torbasını geçirdikten sonra müşteri beklemeye başlıyordu. Aynı yerde başka faytoncular da oluyordu.

Babasının faytoncu olması ile hep gurur duydu.             

Kendisi o aralar okula gidiyordu.

Boş kaldığı zamanlarda çocuk yaşlarda olmasına rağmen boş durmuyor, faytona biniyor ve müşteri taşıyordu.

Aile vaziyetten memnundu.

Geçinip gidiyorlardı. Bir ara babası fayton sayısını 2’ye çıkarmıştı. Bazı vaziyetler karşısında 2. Faytonun sürücüsü çocukluk çağındaki Rahim Özkaymak oluyordu.

Sonra babası küçük bir kamyon alarak nakliye işi yapmaya başladı.

Bir kara kış günüydü.

Hava buz kesiyordu.

Babası böyle bir havada Karaman’a bakkaliye malzemesi götürürken, kullandığı kamyonla İçeri Çumra girişindeki su kanalına uçtu. Yanındaki arkadaşı ile birlikte buz tutan suyun içinde saatlerce kaldıktan sonra kurtarıldılar.Lakin hastalandılar. Bu olaydan bir müddet sonra da babası hayatını kaybetti.

O artık yapayalnız bir çocuktu.

Sanat Mektebi’ne gidiyor ve okumayı da çok seviyordu.            

Fakat okula devam etmesi her geçen gün biraz daha imkansız hale gelmeyi başladı.

Çünkü, ailesinin geçimi onun üstünde kalmıştı.

Dolayısıyla onun çalışması şarttı.

Ailesine bakacak ve geçimini  sağlayacak kimseleri yoktu.

Okulu gözyaşları içerisinde bıraktı. Rahim bey bu dramı hayatı boyuncu hiç unutmadı. Bulduğu her fırsatta gözleri dolar ve bu hatırasını anlatırdı.

Okulu bıraktıktan sonra bir süre babasından kalan faytonla ailesinin geçimini sağladı.

Sonra  o yıllarda Konya’da iş yapan Bursalı bir ustanın yanında karasörcü çırağı olarak çalışmaya başladı.

Bu işi çok sevdi.

Ömrünün sonuna kadar farklı sektörlerde iş yapmış olmasına rağmen karasörcülüğü  hiç aklından çıkarmadı. Karasörcülüğü  ile her zaman övündü ve gurur duydu.

Kalfa oldu.

Kalfalığının ilk yıllarında ünü her yerde duyulur oldu.

Gündüzleri çırak olarak girdiği dükkanda çalışıyor, akşamları da evinin önünde gaz lambasının ışığında hasarlı araçların karasör işini yapıyordu.            

Dünyası değişmeye başlamıştı.

Bir anda ünlü bir kalfa ve usta oldu.     

Askere gitmeden ilk karasörcü dükkanını İstanbul  Caddesi’nde açtı.

Para biriktirdi. Askere  giderken biriktirdiği parayı kendisi askerden gelinceye kadar geçimlerini sağlamak üzere annesine teslim etti. Askere giderken bir de kamyon bırakmıştı geriye.Askerden izinliği geldiği zamanlarda bu kamyonla Akşehir’e yük taşıyor, ordan gelirken de gölden kamış yükleyip getiriyordu. Kamış o yıllarda evlerin çatısında kullanılan önemli bir inşaat malzemesiydi.

Askerlikten sonra yine karasörcülük.

Fakat öyle böyle karasörcülük değil.

Atölyesini açtı üzerinde hiç bir şey olmayan şaşe üzerinde Konya’nın tarihinde ilk burunlu otobüsü o yaptı. Bu meslekte bir defa daha ünü  zirve yaptı. Konya’dan ve Konya dışından bir çok insan iş yaptırabilmek için akın akın ona gelmeye başladı.

Borçlanarak  malzeme aldığı atölyesinin borçlarını kısa zamanda  ödedi.            

Otobüslerin karasörlerini yaparken, otobüscülüğe girdi.           

Bugünkü Karatay Belediyesi civarında olan otobüs firmalarından birisine elindeki  tek otobüsle ortak oldu.

Zamanla aynı firmada otobüs sayısını artırdı. Şoför bulamadığı zamanlar otobüse biniyor ve İstanbul’a yolcu götürüp, getiriyordu. Anlayacağınız şoförlük yapıyordu.

Şehirler arası otobüs taşımacılığı da kafasına yattı.

Otobüs sayısını yanına aldığı yeni ortaklarla birlikte artırmaya başladı.

Avrupa’yu yolcu taşıdı.

1965 yılında Hac seferlerine başladı.

On binlerce insanı zor şartlar altında Hacca götürüp, getirdi.

Sonraki yıllarda 1970’li yılların başında kendi şirketini, Özkaymak’ı kurdu.

Şehirler arası otobüsçülükte bir çok yeniliğe imza attı. Çok geçmeden Özkaymak Türkiye’nin en çok bilinen ve güvenilen  otobüs şirketlerinden birisi oldu.

Rahim Özkaymak askerlik dönüşü siyasetle de ilgilenmeye başlamıştı.

Adalet Partisi’nin yönetiminde bulundu.

Demokratik Parti’nin yönetiminde bulundu.

Demokratik Parti’den Belediye Meclis Üyeliği yaptı.

1980 darbesinden sonra Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin kuruluşu sırasında arkadaşlarına yardımcı oldu.

Konya Ticaret Odası’nın 17 yıl süreyle Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptı. KTO’nun bugünkü binasını yaptı.

Gençliğinde Mücadele Derneği, Milliyetçi Öğretmenler Derneği, Komünizmle Mücadele Derneği gibi gibi önemli derneklerin fikir babalığını ve finansörlüğünü yaptı.    

Ülkücü gençlere abilik yaptı.

Başta Süleyman Demirel  ve Turgut Özal olmak üzere siyasi liderlerle yakın ilişkiler kurdu.

2002 sonrası dönemde de hükümetlerde bakan olarak görev yapan önemli siyasi figürlerle arkadaşlık bağı kurdu.

Medya söktürüne girdi.              

Yerel gazete ve yerel TV kanalı satın aldı. Biz Özkaymak  bünyesinde olan Anadolu’da Bugün Gazetesi’nde 1986 yılından itibaren 6 yıl süreyle Yazı İşleri Müdürlüğü yaptık ve bu gazetenin “Başyazı”sını yazdık.

Faytoncu babanın oğlu artık büyük bir işadamı olmuş ve başarıdan başıraya  koşmaya başlamıştı.

Uluslararası ve ulusal bir çok taşıma ihalesini kazandı ve iş yaptı.

Dev bir otobüs filosu meydana getirdi.              

Otelciliğe girdi. İlk otelini Konya’da  yaptı.

Sonra Avsallar’da, Kemer’de, Antalya merkezde oteller yaptı. Konya’da 2. Otelini yaptı.          

Kemer’de 2, Antalya Merkez’de 1, Avsallar’da 2, Konya’da da 2 olmak üzere 7 otelin sahibi oldu. Otellerinin toplam yatak kapasitesi 4 bini geçti.    

Yorulmadan ve durmadan çalışıyordu. 

TÜMOSAN’ın, MEDAŞ’ın ihalelerine girdi  ama olmadı.

Yıllar önce Krom Mağnezit’in ihalesine girdi ve kazandı.            

İlerleyen yaşına rağmen çalışmaya devam etti.

İkramı ve dostlarını severdi. Ölümünden  6-7 ay kadar önce bana “Eski arkadaşları bir topla gel. Krom’da köfte yiyelim” demişti

Kendisine özgüveni   oldukça fazla olan bir insandı. Çok cesurdu. İş yaparken rakipleri tarafından  ölümle tehdit edildi. Saldırılara uğradı. Ama korkmadı. Yılmadı. Nasıl ve neyle tehdit edildiyse aynı şekilde karşılık verdi.  Kendisine arkadan saldıran kiralık ve belalı  3-4  adamı aynı anda ve tek başına yumrukla yere yatırdığı  olaylar vardı.

Ben kendisi 1971 yılında tanıdım.

Bu sürede de yaşadığı bazı olayların bire bir şahidi oldum.

Kendisine ve arkadaşlarına hakaret edenler karşısında ceketini çıkartıp grupların üzerine yürüdüğünü çok gördüm.

O,  iki ucu keskin bir kılıç üzerinde çocukluk ve gençlik hayatı yaşadı.

Gene iki ucu da keskin bir kılıç üzerinde hayat sürdü.

O hayata başlarken yapayalnız bir çıraktı. Çok çalıştı. Kalfa ve usta oldu. Sonra büyük işadamı ve sanayici oldu.

Çırak iken binlerce kişiye ekmek veren bir işadamı olarak geçen hafta 83 yaşında ansızın aramızdan ayrılıp gitti.

İşte bu son yaptığın iyi olmadı Rahim abi.

Bu dünyada herkesin bir hayat hikayesi var.

Onunki çok başka bir hayattı.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.