Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.95
  • ALTIN
    2454.8
  • BIST
    9879.15
  • BTC
    64171.57$

YENİ REKTÖR, YENİ ŞEYLER

21 Eylül 2020, Pazartesi 08:41

1980 Doğumlu.

Henüz 40 yaşında.

Rektörlük makamı için oldukça genç sayılabilecek bir yaşta.

Kendisi Yozgatlı.

Yozgatlı olması Selçuk Üniversitesi ve şehir için bir dezavantaj mı?

Kafasını yeni  rektör özelinde şehir milliyetçiliği üzerinden prim yapmaya çalışanlara söylemiş olalım: Rektör beyin Yozgatlı olması kesinlikle olumsuz bir durum değil. Hatta  Selçuk Üniversitesi için önemli bir avantaj.

Neden mi?

Açıklayalım.. Selçuk Üniversitesi bir kasaba üniversitesi değil.

Sonra Konya, 80-100 bin nüfuslu küçük bir il değil.

Ülkemizin beş büyük ilinden birisi olan Konya  dünyanın marka şehirleri arasında yer alıyor.

Hakeza  Selçuk Üniversitesi’de sayısal  anlamda ülkemizin en büyük üniversitelerinden birisi.

Dolayısıyla Selçuk Üniversitesinin başında bulunan rektörün nerde doğduğuna, nereli olduğuna ve nerde okuduğuna  bakmamak lazım. Önemli olmayan bir konuya dar bir açıdan bakmak hissi ve hatta önyargılı bir yaklaşım olur.Farklı kimlik ve kültürleri bir bilim yuvası olan üniversitenin ve bu şehrin zenginlikleri olarak görmemiz gerekiyor. Demem o ki; Selçuk Üniversitesinin yeni rektörü Prof.Dr.Metin Aksoy’un nereli olduğu hiç önemli değil.Bu konuya çakılıp kalmak yerine  onun ne yapacağına bakmak üniversite ve şehir  adına daha faydalı olacaktır.

Çok önemli başka bir şey daha söyleyim..

Geriye doğru bakınca Selçuk Üniversitesi tarihinin tüm zamanlarında, üniversitede çıtayı her alanda yükseltenlerin Konyalı olmayan rektörler olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Mesela; Konyalı olmayan bir rektör  dahiyane bir permormans göstererek, Selçuk Üniversitesi’ni daha uzun sürmesi muhtemel “Baraka Üniversitesi” olmaktan kurtarmıştı.

Aynı rektör zamanında çok sayıda fakülte, yüksek okul ve hizmet binaları yapıldı.Bugünkü kampüs büyük oranda tamamlandı.Yeni fakülte ve yüksek okullar açıldı. Tıp Fakültesi, Hukuk Fakültesi gibi fakülteler  ülkenin en saygın fakülteleri arasında yer  aldı. TUS’da, Hakimlik ve Savcılık sınavlarında bu fakültelerden mezun olan öğrenciler Türkiye’de derece yaptı.Sonra Selçuk Üniversitesi Türkiye’deki üniversiteler arasında en bilinen, en başarılı ve takdir edilen bir üniversite oldu. Bu büyük başarının mimarı aslen Mersin Gülnarlı olan rektör  Prof.Dr.Halil Cin’di.

Konyalı rektörler de oldu.

28 Şubat’ta;  o dönemin muktedirleri adına gladyatör  tavrı gösteren bir rektör zamanında bazı  akademisyenler, idareciler mağdur  edilerek ünvanları alındı.Muhafazakar kimliklerinden ve giyim kuşamlarından dolayı okudukları fakülte ve yüksek okulla ilişiği kesilen  ve öğrenim hakları  sona eren öğrenciler oldu.O rektörün, rektör olması için gece gündüz çalışan en yakın akademisyen ve idareci arkadaşlarıda yaşanan süreçte büyük hak kayıplarına uğradı. Üniversitede yıllarca süren huzursuzluk meydana geldi. Akademik hayat zaafa uğradı.

Değerli okuyucular derdimiz mukayese değil.

Selçuk Üniversitesi rektörünün nereli olduğunun öneminin olmadığını  küçük bir örnekle anlatmaya çalıştık. Bu arada önemli  olanın ehliyet, liyakat ve iş yapma yeteneği olduğuna  vurgu yapmaya çalıştık.

24 Haziran’da Selçuk Üniversitesi’nde yeni bir dönem başladı.

Prof.Dr.Metin Aksoy rektör olarak atandı.

Üç gün sonra üç ay  geçmiş olacak Metin Hoca’nın rektörlüğünün üzerinden.

Kendisi bu şehri ve üniversiteyi yıllardır ve çok yakından tanıyor.

Yurt içindeki dinamiklerileri yakından takip ediyor.

Yurt dışını ve dünyayı  biliyor.

Bu şehri de biliyor.

Siyasi tarafı da var, önemli siyasi referanslarıda.

Dernek, vakıf ve STK’lar konusunda da uzman sayılır.

Bunların tamamı rektör beyin elini rahatlatan önemli ve güçlü referanslar. Nitekim Metin Hoca geçtiğimiz günlerde  kimin kimin adamı olduğuna bakmadan ve kim “Ne söyler” endişesine düşmeden Selçuk Üniversitesi tarihinin en kapsamlı idari kadro operasyonunu başarıyla  gerçekleştirdi. Böyle bir işin altından kalkmak irade ve cesaret gerektirir.  Hoca bu işi sessiz sedasız yaptı. Kendine güveni olan insanlar yapar böyle icraatları. Selçuk Üniversitesi’nde bugün sadece yeni bir rektör değil yeni bir idari kadroda işbaşında.

Şimdi sıradaki hedef  son 20 yılda yıpratılan ve yorulan üniversiteyi yeniden ayağa ve şaha kaldırmak olmalı. Hedef, üniversiteyii yeniden şehirle bir araya getirmek ve barıştırmak olmalı. Üniversitenin şehirle güven tazelemesi gerekiyor. Bu üniversitenin temellerini 45 yıl önce atan da, yapan da halk olmuştu. Öte yandan çok önemli bir hedefte üniversitenin bilimsel  ve akademik anlamda  çıtasını yükseltmek olmalı. Tıp, Hukuk, Mühendislik öğrencileri başta olmak üzere diğer fakülte ve yüksek okullarda okuyan öğrenciler  okullarını bitirdikten sonra girdikleri sınavlarda başarıdan  başarıya koşmalı ve aranan elamanlar olmalı.Geçmiştekilerin “Dünyada  500 üniversite arasında olma “ hamaseti yerini gerçeğe bırakmalı. Bunun için üniversitede yönetim kademelerinde hedef birliği lazım. Sonra üniversitede  akademik kadroların sayısal anlamdan ziyade nitelik anlamında güçlendirilmesi lazım. Yeni kadrolar ihdas edilirken, siyasi mülahaza ve telkinlerle tercihlerin yapılmaması lazım. İşe  geçmişte olduğu gibi dernek, vakıf, STK ve siyaset karışırsa eskiden farklı olmaz ve akademik  kalite de olmaz.

Yazıyı bitirirken yineleyelim..

1980 doğumlu.

Henüz 40 yaşında.

Rektörlük makamı için oldukça genç sayılabilecek bir yaşta.

Kendisi Yozgatlı.

Nereli olduğu hiç önemli değil. Çünkü Selçuk Üniversitesi bir kasaba üniversitesi değil.

Öte yandan rektör beyin genç olması da çok önemli.

Gençlik insana heves, hırs ve başarabilme hissi verir.

Selçuk Üniversitesi’nde yepyeni bir dönem başladı. Yeni rektör Prof.Dr.Metin Aksoy üniversiteyi uçurabilir. Elinde ve yanında bulundurduğu güç ve imkanları yerinde ve zamanında kullanması halinde Selçuk Üniversitesinin tarihine adını başarılı rektörler arasına yazdırması hiç de zor değil.

Ve.. Selçuk Üniversitesi bizim üniversitemiz. Bu şehrin ve halkın üniversitesi..

Bu anlayıştan hareketle..

Hz.Mevlana’nın ünlü bir sözü  ile bizde son sözümü söylemiş olalım.. “Dünle beraber gitti cancağızım ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım..”

Anlatabildim mi bilmem..

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.