Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.40
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2434.5
  • BIST
    9979.9
  • BTC
    62305.99$

TATİLİ KUR?AN İLE KURTARMAK (1)

16 Haziran 2017, Cuma 07:28

Müslüman, iki günü birbirine denk olan zarardadır anlayışı ile her gününün, her ânının hakkını veren kimsedir. O, her geçen günün bir daha geri gelmeyeceğinin bilincinde, onu en iyi bir biçimde değerlendirmeye çalışır.

Tatil anlayışımızı belirleyen bir Kur’an ayeti şöyledir: "Bir işten boşalınca, yeni bir işe giriş ve sadece Rabbine yönel." (İnşirah 94/7-8)  Evet, iman adamı her zaman bir iştedir. Zira onun gerçek anlamda istirahat edeceği yer cennettir. Bu dünya onun için bir sınav yeridir, sınavda ise boş durmak ve gaflet içerisinde olmak uygun düşmez. Bu yüzden “Dünyada rahat yoktur.” denilmiştir.

Müslüman her zaman hayırlı bir iştedir. Çünkü “o, cennete girene dek hayır dinlemeye ve hayır işlemeye karşı doyumsuzdur.” (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, II, 215) O, hayırlı bir işte yorulur, bir başka hayırlı işte dinlenir. O, dinlenirken de dinden uzak kalmaz. Sözgelimi onun uykusu bile, yorulan vücudunu dinlendirip, hayırlı işlere hazır etmek içindir. Onun gezmesi, dinlenmesi de öyledir.

Elbette Müslüman da insandır. Her insan gibi o da yorulur ve onun da dinlenmeye hakkı vardır. Ama Müslümanın dinlenmesi, gezmesi ve eğlenmesi de Müslümanca, ona yaraşır bir biçimde olmalıdır. Bu yüzden iman adamı, tatil yapacağı yeri ve çevreyi, tatilde yapacaklarını belirlerken seçici olmak zorundadır. O, plansız programsız rastgele bir hayatın adamı değildir.

İslâm'da vakit harcamak yoktur, vakti öldürmek asla. Hz. Peygamber, "Zamana sövmeyiniz, zira zamanın sahibi Allah'tır." (Münavî, Feyzu’l-Kadîr, VI, 399 –Müslim-)diyerek hem zamanın önemine dikkat çeker, hem de zamanı kötülemenin doğru olmadığına.İmam Şafii, işledikleri suçları zamana yükleyenleri şöyle uyarır:

"Bütün ayıplar bizde olduğu halde hep zamanı kınarız. Gerçekte ise zamanın hiç suçu yok, tüm suçlar bizdedir. Haksız yere zamanın sahibine hicivler düzeriz sürekli. Zaman dile gelse, kim bilir bizim için neler söylerdi! Bir kurt bile kendi cinsini yemezken, canavarlaşan bizler rahatlıkla birbirimizi yiyebiliyoruz!." (İmam Şafiî, Divân, 82)

O halde tatillerimizi, sırf zaman öldüren araçlar haline getirmekten kurtarmalıyız ki zamanın katilleri olmayalım. Müslüman, her yerde ve her zaman Yüce Allah'ın kuludur, O'na bağlıdır ve O'nun kontrolü altındadır. O, iki günü birbirine denk olan zarardadır (Aclûnî,Keşfü’l-Hafâ, II, 323) anlayışı ile her gününün, her ânının hakkını veren kimsedir. O, her geçen günün bir daha geri gelmeyeceğinin bilincinde, onu en iyi bir biçimde değerlendirmeye çalışır. Günün bitiminde, “Bugün Allah için ne yaptın?”, sorusuna vereceği çok hayırlı cevapları vardır onun.

Zamanın bütün dilimleri değerlidir ve önemlidir. Zamanın hiçbir parçası günah ve işret âlemlerine dönüşmemelidir. Tatillerimiz, Müslümanlığımızı tatil ettiğimiz, kulluğa ara verdiğimiz ânlar olmamalıdır. Yapacağımız işin, bize tanınan süreden çok daha fazla olduğunun bilincinde, zamanı aziz etmeye çalışalım ki iki dünyada da aziz ümmet biz olalım.

O halde ailece tatil programlarımızı şimdiden yapalım. Bu program içerisinde Kutsal Kitabımız Kur’an ile kendimizi test edelim. Eksiklerimizi tespit edip onları tamamlamaya çalışalım. Bu tatil Kur’an bilgilerimizin arttığı, yenilendiği ve etkinleştiği bir fırsata dönüşsün.

Unutmayalım ki öğrenmenin yaşı yoktur. İnsanın işi, yaşı ve konumu asla öğrenmeye engel olmamalıdır. Sahâbî, Müslüman olduğunda ileri yaşlarda ve değişik işlerde çalışan, farklı seviyelerde insanlardı. Ama bu farklılıklar onları asla öğrenmekten alıkoymadı. Zira onlarbeşikten mezara kadar öğrenmenin Müslümanlık borcu olduğunun farkında insanlardı. Ve onlar her geçen gün öğrendikleriyle kendilerine değer kazandırmasını bilen kişilerdi.

DİNLENİRKEN DİN’LENMEK:

Müslüman ibnü’l vakit, yani vaktin oğludur. Bütün dilimleriyle zamanı ilâhî bir emanet olarak algılar ve onu en güzel bir şekilde değerlendirmeye çalışır. Onun için her zaman önemlidir ve o her zaman ve zeminde Müslüman olduğunun bilincindedir. Zira o, her zaman ve zeminde Yüce Rabbin kontrolündedir.

İslâm insanı; evde ayrı, iş yerinde ayrı, mabedde ayrı bir kişilik sergilemez. O, insanların yanında da, bir başına kaldığında da Yüce Allah’ın kuludur ve O’na bağlıdır. Yine o, Pazar günü ayrı, Cuma günü ayrı bir kişiliğin adamı olmaz. Doğum günü kutlarken de Mü’min-Müslüman’dır, düğün gününde de, cenaze merasiminde de. O, Ramazan’da da Müslüman’dır, diğer aylarda da. Mekke’de de Müslüman’dır, diğer yerlerde de.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.