Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2442.9
  • BIST
    9912.8
  • BTC
    64740.76$

Şehitlik Makamı

11 Ekim 2015, Pazar 00:00

İslâm bilginleri, ilgili hadislerden yola çıkarak şehitleri üç kısımda değerlendirmişlerdir.

Hem dünya hem âhiret hükümleri bakımından şehit sayılanlar:

 Bunlar Allah yolunda savaşırken öldürülen kişilerdir. Tam anlamıyla şehit bunlardır. Bu tür şehitler, yıkanmaksızın kanlı elbiseleri ile defnedilir, elbiseleri onların kefenleri yerine geçer. Üzerindeki silah ve başka ağırlıklar alındıktan sonra cenaze namazı kılınarak defnedilir.

Sadece dünya hükümleri bakımından şehit sayılanlar:

Kalbinde nifak bulunmakla yani münafık olmakla birlikte, dış görünüşü itibariyle Müslüman olduğuna hükmedilen ve Müslümanların safında bulunduğu sırada düşman tarafından öldürülen kişiler bu grupta yer alır. Bunlar, dünyada yapılacak işler bakımından şehit muâmelesi görürler.

Sadece âhiret hükümleri bakımından şehit sayılanlar:

Allah yolunda savaşırken aldığı bir yaradan dolayı o anda değil de, daha sonra ölen kişiler bu grupta yer alırlar.

Ayrıca hadislerde şehit oldukları bildirilmekte olan, yanlışlıkla veya haksız yere öldürülen kişi, yangında, denizde veya göçük altında can veren kişiler, veba, kolera gibi yaygın ve önlenmesi zor hastalıklar sebebiyle ölenler, ilim tahsili yolunda, helâl kazanç uğrunda, gerek kendisinin, gerekse başkalarının, can, mal ve namusları uğrunda ölenler, loğusa iken ölen ve cuma gecesinde ölen kimseler de bu grupta yer alan şehitlerdir.([1])

Milletimizi zaferden zafere koşturan ve tarih sayfalarını kahramanlık destanları ile süsleten, Allah’ın hak olan va’dine ermek ve O’nun şehitler için hazırladığı mükâfata mazhar olma arzu ve isteğidir.

İslâm için ve Müslümanlar için büyük bir felaket olan Haçlı ordularını, bu ruh ve heyecanla durdurmuş, 1071 tarihinden itibaren Anadolu’yu Müslüman Türk’e anavatan yapmış, 1453’te İstanbul’un fethiyle Bizans İmparatorluğu’nu ortadan kaldırarak Orta Çağı kapatıp Yeni Çağı açmış, 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar Meydan Savaşı’nı kazanarak ülkeyi düşmandan temizlemiştir.

Yakın tarihte 1974’te yine bu ruh ile Mehmetçik Kıbrıs’ta savaşmış, soydaş ve kardeşlerini Yunan mezaliminden kurtarmıştır.

Şehitlik olmadan vatan olmaz. Bugün sahip olduğumuz bu cennet vatan, kahraman atalarımızın her karışını, kanları ile sulayarak bize emanet ettikleri topraklardır. Şair ne güzel söyler:

“Ecdadını zannetme asırlarca uyurdu,                                                                                                                             Nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu.”

Bir başka şair de şöyle der:

Dokuz yüz yıldan beri yaşamaktayız burada,                                                                               Milyonlarca can verdik sahip olduk bu yurda.

Ülkemizde PKK kaynaklı terör eylemlerinin hız kazanması, birçok aileye evlât acısı düştü yine, her gün bir şehit haberiyle güne uyanır olduk. Bu vesileyle bu kahrolasıca terörü ve teröristleri lanetlerken şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ülkemizin bir an önce barış iklimine kavuşmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

Dipnot:

1-  el -Cezeri, Abdurrahman, el-Fıkh alel Mezahibi'l-Erbaa, Beyrut, t.y. I, 527–528.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.