Pandemi, dünyayı etkisi altına alan ve almaya devam eden, benim yaşadığım çağın en büyük salgını olarak tarihe geçer gibi geliyor.
Yakın tarihte hatırladığım bir salgın görmedim ve gördüklerini anlatanların yaş ortalamaları da 50’nin üzerinde. Bu demek oluyor ki, ülkemizde bu tip salgınlar en azından yakın tarihte olmamış. Peki bize denk gelen bu salgının insanlar üzerindeki etkisinin en aza indirilmesi gerekirken halen bir takım koruyucu önlemlerin alınmamış olması da meraklandırmıyor değil.
Çin’de başlayan ve dünyaya yayılan bu salgın Çin’de hiç konuşulmayan bir süreci yaşıyor. İlk başlangıçta sokağa çıkma yasağı ile dünyaya evinde kilitli bir yaşam sürdüğünü gösteren Çin bugün evine kapanan dünya ülkelerini izliyor.
En kısa sürede olayı atlatan Çin, bugün gelinen bir farklı nokta da en çok büyüyen birinci ülke olmayı başardı. Yani dünya virüs ile mücadele ederken, bitirdiğini söyleyen Çin, ekonomik olarak aldı başını gidiyor. Virüsü dünyaya Çin salmış gibi gelmiyor da değil.
Ülkemizdeki tablo okullar kapalı. Eğitim uzaktan yapılıyor. Yaşlılar evlerinden çok fazla zorunlu olmadıkça çıkmıyor. Bizler korkumuzdan yakınlarımızı ziyarete gitmekten korkuyoruz. Tüm toplum korkuyor. Birkaç yaşındaki bebeklerin maske taktığı şehirlerin bomboş kaldığı dönemde bazı vurdum duymaz insanların varlığı dikkat çekiyor.
Konumuz vurdum duymaz insanlar olmasın. Fakat virüsün getirdiği yaşam şartlarının ele alınmaması da olayları normalleştirmekten öteye gitmez.
Sakındığımız benliğimiz görünmeyen bir merminin içerisinde dolaşıyor. Her an ne zaman ve kimden geleceğini bilmiyoruz. Bugün, yarın ve ertesi gün. Hangi yakınımızın hastanede olacağını kestiremiyoruz. Yada kim ölecek.
Kimseyi ayırt etmeyen bu virüs zengin, fakir, eğitimli, cahil ayrımı yapmıyor. Bu durum dünya da böyle devam ederken HES kodu hayatımıza giriyor ve virüslü olmadığımızı ıspatlamaya çalışıyoruz. Bu durum yakın gelecekte, örneğin Ankara’ya ve İstanbul’a giderken sağlık karnesine dönecek gibi görünüyor.
HES’de yeterli değil, tüm sağlık bilgilerimizin bir sistem içerisinde olduğu bir uygulamayı gösterip, geçirdiğimiz her hangi bir hastalık dolayısıyla bazı şehirlere alınmamamız bile söz konusu olacak gibi duruyor.
Sistem sağlık üzerine kurulsa da hepimiz tehlikede olsak da yapacağımız tek bir şey var. Virüsle yaşamayı öğrenmek. Bağışıklık sistemimiz güçlü ise hayatta kalmak. Değil ise ölmek. Ölümün ne kadar soğuk bir yüzü olduğunu gösteren bu virüs illetinden bir an önce kurtulmak dileğiyle sağlıklı günler dilerim.
Sağlıkla kalın….
Yorum Yazın