Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2447.9
  • BIST
    9918.37
  • BTC
    63898.8$

REFERANSI BATI OLANLAR (2)

29 Haziran 2021, Salı 08:26

Biz artık batının kâfir devletlerinin insafına terk edilen bir zihniyetin yönetim bürokrasisindeki güçlü temsilcileri aracılığı ile (ki onları bu makamlara getirenler de zaten onlardı) varlığımızı alacağımız emrivakilere göre içselleştiren bir hükme tabi olmayı yeğlemişiz ve emir almaktayız daha doğrusu. Ve gâvur sadece emir vermekle kalmıyor bize kendi kültürünü de dikte ediyordu. Bizimkilerde bunu hazmetmekte yarış içerisindeler ve artık batılı değerler kültürel bir dinamit olarak içimizde ve her yerde lakin biz kendi yerimizde değiliz. Biz batıya boyun eğen bir sel görünümünde akışkanlığımızı ve duruluğumuzu berraklığımızı yitirerek hızla sağlığımızı da kaybediyoruz.

Batı bize kültürünü de iyiden iyiye hissettirdiğinde aynen tarihte Moğolların yöneticilerinin kendi dönemlerinde ilerleme ve medeni olmanın remzi olarak Türk Dilini ve kültürünü öğrenmeyi nasıl ilerleme olarak görmüşlerse, biz atalarımızın bu gücünü unutarak batıya olan teslimiyeti kurtuluş reçetesi olarak görerek kendimizi kaybetmeyi göze almışız. Ve biz batılılara şirin gözükmek için özellikle batılı bir dil öğrenmeyi hem devlet adamlığının hem de aydın olmanın kariyerli olmanın şartlarından görmeye başlanmış bu duyulan aşağılık kompleksinin etkisiyle batıyı yüceltme ve gücünü kabul noktasında sorgusuz sualsiz kabullenme adeta bir referansa dönüşmüş hatta bir refleks haline gelmiş her yapılan işte onları referans alarak konuşma bir kriter bir jest bir doğrulama modu olarak taltif görmüştür.

Mesela artık yazarçizer okumuş kesimler bundan sonra yazılarında batılı sözcükleri referans yapmışlar batılı gibi giyinmeler ve batılı gibi düşünmeler artık iyiden iyiye kendini olgunlaştırmış bir sendroma dönüşmüştür. Batıya olan bağımlılık ve özenti sıradanlıkları da beraberinde getirdi. En ufak bir iç meseleler dahi eziklikle batıya havale edildi, onlar bize müdahalede bulunmayı vazifeleri bellediler, sanki bir evrensel değerler manzumesi oluştu bizim cenahta, batıya karşı duyulan eziklik ve hassasiyet kompleksiyle.

Velhasıl alafranga denilen Avrupa’nın aksesuarları züppelikler dediğimiz genel davranışlara dönüştü.     Alınan yenilgiler, batıya karşı zafiyeti körükledi, güç kaybı ezikliği artırdı ve teslimiyeti hızlandırdı. Bu gelenekselci muhafazakar çevrelerde bile kendini belli etti. Alaturka artık bir düşüklük ve değer kaybı zevksizlik, keyfi davranışlılık, ilkesizlik gibi anlamlarla eş tutulup, kuvvet kazandırılmaya çalışıldı ve aşağılık kompleksi her yanı her yeri her hücreyi tüm damarları sanki sarmaşık gibi kapladı. Artık bizi içimizden teslim almış biz o biz değildik şimdi.

Batılıların en büyük başarısı nedir biliyor musunuz? Bizim tarih kitaplarımızı yazmalarıdır. Bizim yerimize onlar konuşmaya başladı. Bize öğretilen ve dikte dilen bir tarihi bizim diye kabullenmeye zorlandık halende öyleyiz ve biz bunu benimsedik.

Almanlar Çek ülkesine 90 yıl hâkim olmuştu.1918 yılında ise çekildiler. Lakin çekçe bilen insan bırakmadılar almanlar bu ülkede. Bu çekçeyi yaşatmak için bağımsızlığın kazanan bu genç ülkede dağdaki çobanları getirip Prag’da üniversite hocası yapmışlardır. Çek dilini öğretsin diye. Almanya’dan söz açılmışken bir şey daha paylaşayım.2.Dünya savaşından sonra Alman eğitim bakanına sorarlar ülke tamirine nerden başlayacaksın diye? Elbette üniversiteden demiş, önce edebiyat fakültesinden. Ve demiş ki;”Kendi dilini doğru konuşup kullanmayan hangi milleti eğitecek ve kalkındıracaksınız?     İmdi bizde yapılanları devrim adı altında bir yorumlayın bakalım. Batılı olacağız diye hangi organımız yerinden söküldü ve atıldı. Azerbaycan ve diğer Türkî Cumhuriyetlerde Komünistler toplumu eritmeye nerden başladılar ve Türk illeri, Türk Boyları niye ayrı ayrı isimlendirilip simgelendirilip birbirinden farklı imiş gibi kabullendirildiler. Esarete düş(ürül)müş bir toplumun zindanının anahtarı kendine dikte edilen/öğretilen dili değil midir? Biz bugün niye bundan yüzsene önceki bin yıllık tarihimize karşı kör sağır ve dilsiziz. Ve toplumsal paydaşlık noktasında niye ayrı baş çeker olduk? Düşünün bakalım.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.