Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2439.3
  • BIST
    9996.93
  • BTC
    62598.2$

RAHMAN'IN MİSAFİRLERİ/ÜMMETİN TEMSİLCİLERİNİN TEVHİDİN KÖKLERİNE YOLCU

04 Eylül 2015, Cuma 00:00

Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk. Lebbeyke lâşerike leke lebbeyk. İnnel hamde vennimete leke velmülk. Lâ şerîke lek.

Buyur Allah'ım buyur! Sana geldim Allah'ım, Sana döndüm Allah'ım! Ey eşi, ortağı olmayan Allah'ım, bütün varlığımla tekrar tekrar Sana icabet ediyorum, emrine amadeyim! Elbette tüm övgüler Sana, tüm nimetler ve tüm her şey Senin. Mutlak hükümranlık da Senin. Senin asla eşin, ortağın yok Allah'ım.

 

Bir hac mevsiminin gelmesi ile birlikte, hacılarımızı gönderiyoruz. Hacılarımız... Onlar Rahman'a gidiyorlar ve O'nun misafirleridirler.

 

Ve onlar ümmetin temsilcileri olarak Hicâz'a gidiyorlar. Bizim selâm ve dualarımızı oralara ulaştırmak ve dönüşte bizlere, Tevhid merkezlerinin güzelliklerini getirmek üzere gidiyorlar. Hem hüzün, hem sürur içerisinde gidiyorlar.

 

 Dünyevî her şeylerini geride bırakıp gidiyorlar, bu yüzden biraz hüzünlüler. Gidip gelememek var, gelip görememek var. Sevinçlidirler, çünkü ait oldukları Yüce Allah'a doğru gidiyorlar.

 

Onlar, Şehirlerin Anası (Ümmü'l-Kurâ) Mekke'ye gidiyorlar. Yeryüzünün ve Tevhidin merkezine.

 

Vahyin kalbi Ka'be'ye gidiyorlar, Allah'ın evine. Arafat'taki atamız Adem ile Havva'yı ziyarete gidiyorlar. İbrahim ile İsmail peygamberin hatıralarını görmeye gidiyorlar. Hacer anamızın elini      öpmeye, seçkinlerin duasını almaya gidiyorlar. Yüce Allah'ın en seçkin kullarıyla, meleklerle buluşmaya gidiyorlar.

 

Ve Tevhidin son halkası Hz. Muhammed (s.a.v.)'e gidiyorlar, O'nun medenî şehrine gidiyorlar. Tevhid bayrağının göndere çekilip dalgalandığı yerlere gidiyorlar. O kutlu bayrağı dalgalandıran                sancaktarlarla kucaklaşmaya ve onları tebrik etmeye gidiyorlar.

 

 Bedrin aslanlarını kutlamaya, Uhud şehidlerini muştulamaya gidiyorlar. Mekke ve Medine'de yaşamış olan tevhidin temel taşları sahabeyi selâmlamaya gidiyorlar.

 

 Gönül Kâbelerindeki putları kırmaya, beyinlerdeki şeytanları taşlamaya, nefis kurbanlarını kesmeye gidiyorlar. Günahları için zemzemle yunmaya ve Rahmet tepesinde tövbeye durmaya gidiyorlar.

 

Tevhidin merkezi olan Hicaz, mü'minler için şarz kaynağıdır. O kaynaktan dolan Müslümanlar, tüm yeryüzüne dağılıp oradan aldıkları enerjiyi tüm insanlıkla paylaşırlar.

 

 Bu nedenle hacılar, Müslümanların temsilcileri olarak orada bulunmaktadırlar. Onlar, bu temsilcilik görevini en güzel şekilde yapma bilinci içerisinde olmalıdırlar.

 

 Orada dünya Müslüman temsilcileriyle tanışmalı, onlarla mü'minlerin dertlerini konuşmalı, gelecekle ilgili plânlar yapmalı ve öyle dönmelidirler, memleketlerine.

 

Dil bilmeseler bile, gözleriyle ve vücut dilleriyle kardeşleriyle kucaklaşmalı, anlaşmalıdırlar. Mü'min kardeşlerinin kendisine emanet edilen selâmlarını, o kutlu mekân ve makamlara sunarken, onlara gönülden dua etmeyi de unutmamalıdırlar.

 

İki milyona yakın hacı, iki milyon ağız, iki milyon dua ve göz yaşı. Bu manevî yoğunluğun karşısında hangi güç durabilir ki?

 

Öte yandan hacılar dönüşte, kardeşlerine Kur'ân ve Peygamber ahlâkı getirmelidirler. Onların dönüşü ile Kur'ân ayetleri, yeniden inmeli hayata.

 

 Peygamber, sünnetiyle yeniden misafir olmalı evlere. Onlar Hz. Peygamber'in davet elçileri gibi dönmelidirler ülkelerine.

 

Yüreklerinde ve dillerinde Peygamber mesajları olduğu halde. Bize Ebu Bekirler, Ömerler, Osmanlar, Aliler, Haticeler, Fatımalar, Sümeyyeler, Aişeler. Kısaca sahabe ahlâkını getirmeli hacılarımız.

 

Zira bizim en çok onlara ihtiyacımız var.

 

Öte yandan onları buruk bir şekilde uğurlayan bizler de en kısa zamanda o kutlu görev yerlerine gidebilmenin hazırlıkları içerisinde olmalıyız.

 

 Büyük İmam Ebû Hanife'nin bir rivayete göre, seksen yıllık ömrüne elli beş haccı sığdırdığını düşünerek o mübarek merkezlere gidebilmek için çabalamalıyız.

 

 Hz. Peygamber'in "Sizden biriniz hacca gidecekse elini çabuk tutsun, zira yarın başına ne geleceğini bilemez. Hastalanabilir, eline geçen imkânları kaybedip muhtaç duruma düşebilir." buyruğunu göz önünde bulundurmalıyız.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.