Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2442.9
  • BIST
    9912.8
  • BTC
    64740.76$

PEŞİNDEN KOŞTUĞUMUZ DÜNYA VE ŞEYTAN

30 Mart 2022, Çarşamba 08:33

İnsan, ruhlar âleminden inip vücutta yer bulmadan önce, kâinat tertemiz bir cennetti. İnsan, ruh olarak kendisi de birdi ve aynı temizlikle bu cennete layıktı. Ne zaman ki ruhlar âleminden inip vücutta yer bulunca, birlikten, beraberlikten ayrışan, kirletilmiş engin ufukların içinde yan yana ama birbirinden bağımsız, sınırlarını aşan, kaybolmuş ve ulaşılmayan bir parçacık haline geldi. 

Ne zaman ki, kendini yaşattığını zannettiği yalanlar ve acımasız gerçekler arasında mekik dokuyarak şeytanla pazarlık haline girdi insan, cennet olan vatanını cehenneme çevirdi. Şeytan, özünü, aslını kaybeden nefslerin en yağlı ve en acımasız müşterisidir. Bir kere şeytanla pazarlığa girdin mi, bu pazarlık bitmez. Kazanan olamazsın, hep kaybeden sen olursun. Hilesiyle sana hoş gösterdiği, senin yok ettiğin ama bu âlemde varlığına tekrar inandırdığı sahte cennet kurmaya meylettirdi ve bunu da başararak seni kandırmaya devam etti. Ve şeytanla anlaşma sağlayan insan, bundan sonra şeytanın hilesiyle inandığı yalanlara ve sahtekârlığa kendini teselli ettiren dalaverelere müptela olarak sahte bir dünyayla, sahte bir cennetle teselli buldu. Ama kimse farkında değil gibi hayatlarını devam ettirdikleri bu anlaşılmaz anlaşmanın neye mal olacağının. Kurtuluşun veya esaretin neye mal olacağını. Görünen o ki, insanın gerçek kurtuluşunu bildiği halde, bu âlemin süslü ve geçici zevklerinden kurtuluşu çok zor görülüyor.

İşte insanların yok olacak bir âleme aldanması ve şeytanın dünyayı ahirete üstün göstermesi, insanların bataklığa batmasını, acımasızlığını, insafsızca insanlığını, inancını, Yaradan’a ve insanlara olan güvenini kaybetmesine neden oluyor. Günümüz insanlarının da en büyük sıkıntısı, bu güvensizlik problemi. Mesela Allah, insanlara hitap ederken, doksan yerde kullarının rızkına kefil olduğunu vaad eder, bir yerde şeytanın kendilerini fakirlikle korkuttuğunu beyan eder, ama insan, aklını ve kendini teslim ettiği şeytana inanır, Allah’a güvenmez. Aslında insan, kendini kaybettiği şeytanın bu süslü oyunlarıyla, kendince bir savaşta mücadele ediyor gibi hissediyor ama hırslarıyla haddini öyle aşıyor ki, bu hırsla da şeytana karşı savaşı kaybetmekten ileri gidemiyor.

Şeytan; anlaşma yaptığı insanlara sunduğu sahte güzellikle, önce birbirlerine karşı sevgilerini yok etti, kıskançlığa ve hasede yöneltti, “senin ki oldu, senin ki olmadı, onda var da sen de niye yok, sen de yoksa onda da olmasın” diye taktik verdi. Sonra, hırsızlıklar, yalanlar, aldatmalar, öldürmeler başladı. Kişisel bu eylemler yetmedi, kitlesel eylemler ve daha fazlasına sahip olma duygusuyla savaşlar başladı, mazlumlar ezildi, tabiat yok edildi. Oysa hırsla oluşan kıskançlık ve hased, kişinin yaratılışına tersti, insan bunu da görmezden geldi.

Aslında şeytan, insana aldatılmanın dayanılmaz acısını tattırıyor, erdemlerini yok ediyor, hakkın ve adaletin erdemi yerine, haksızlığı ve adaletsizliği daha verimli gösteriyordu. Bu da, toplumu, içinden çıkılması çok güç bir boşluğa sürüklüyordu. Ve şeytanın bu sürüklemesiyle insan, onun bu hilelerinin, bir gün kendilerini şiddetli bir sarsıntıyla yüzüstü bırakacağını biliyordu ama sahte cennete kandığı için beklenen bu sarsıntıyı da anlamak işine gelmiyor, şeytanın sürüklediği boşluğu bile cennet zannediyordu.

Sarsıntı; yokluk âleminden varlık âlemine yol alışın başlangıcı. İşte o anda, şeytanın seninle anlaşması biter ve tüm anlaşmalar fesh olur, sadece ezelde verdiğin sözle yaptığın anlaşma önüne konulur. O sarsıntının sonunda kâinat, varlığın varolduğu zamandan bu yana ve bugünde yaşayanlar için bir toplu mezarlık haline gelir.    

İnsan, kâinatın ve kendinin ne olup ne olmadığını fark etse de, nefsi istekleriyle ve şeytanla istemeden de olsa yaptığı anlaşmayla yaradılış gayesini unuttu. Unutmayıp, idrak ederek farkına varan içinse kâinat, içini dolduran geçici şeylerin varlığıyla büyük bir boşluktur. Bu boşluğun içi, var olduğunu zanneden ölülerin oluşturduğu büyük bir mezarlık ve sadece ölü insanların hatıra defteridir. Herkes bir gün bu hatıra defterinde yerini alacak, kimi iyi yazacak yazısını, kiminin ki de karalama, hepsi bu!...

Peşinden koştuğumuz dünya işte budur.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.