Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.49
  • EURO
    34.77
  • ALTIN
    2441.4
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63422.92$

Osmanlının Sanat ve Estetik Anlayışı (2)

17 Kasım 2020, Salı 09:06

Küresel iletişim sâyesinde, İslâm Medeniyetinin sanat ve estetik eserleri gündeme geldikçe, görsel medyada seyredildikçe, dünyâ çapındaki ilmî dergiler İslâm İlmini ve eserlerini kapak konusu yapmaya başlamışlardır. Dünyâca Ünlü ilim dergilerinden NewScientist dergisinin 23 Ekim 1980 târihli sayısı İslâm San’atına ayrılmış, “İslâm İlmi Yeni bir Rönesans” yazısı kapak yapılmış ve “İlim Tekrar İslâm’a Dönecek mi?” diye başlıklar görülmüştür.(11) Gerçi son zamanlarda Haçlı âleminin yine gözü karardı, İslâm’a Fobya kara bulutları her tarafı kapladı ve Hristiyanlar tekrar fabrika ayarlarına döndüler.

Maalesef çok okuyan bir millet olmadığımız için, biz dedelerimi­zin geçmişteki güç, kudret ve statüsünü tam takdir edemiyoruz. Şöyle birkaç misal verirsek: Sosyal refah bakımından Osmanlı ile dünyâ ve Rus toplumu kıyas kabul etmeyecek derecede farklı ol­dukları için, yapılan savaşlarda, Rus askerleri Osmanlı’ya gönüllü esir olmuşlar. Yâni; esir bile olsa, Rusya’daki hayatın­dan çok daha müreffeh (rahat) yaşayacağı için, böyle bir yola baş vurduklarını târihler kaydetmiştir.(12) 1700 yılına kadar Rusya, Devlet-i Âliyye’nin kendine bile değil, ona tâbi yâni Osmanlı’ya bağlı Kırım Hanlı­ğına haraç ödeyen bir devlettir.(13)

Kanada’daki Ottawa Üniversitesi Öğretim Üyesi Yunan asıllı Ord. Prof. Dimitri Kitsikis, yazdığı kitâbında: Osmanlı devletinin hiçbir zaman emper­yalist olmadığını, bilâkis;“Fâtih Sultan Mehmed 1453’de Bizanslıları Batılı Haçlıların kölesi olmaktan kurtardığını” yazmış ve şöyle demiştir: “Osmanlı Balkan­larda Ortodoks aile ço­cuklarını devşirir yetiştirirdi. Bunun için yâni devşirme olabilmek için, Ortodoks Hristiyan olmak gerekirdi. Bu bir tercih sebebi değil, mecburiyetti. Ne var ki devşirme olmak demek, imparatorluğun en üst tabakasında yer alan devlet adamları arasına girmek mânâsına geldiği için, Ortodoks olmayan kimi Hristiyanlar, Ortodoks mezhe­bine geçerlerdi. Bâzen de rüşvet ve benzeri usullerle çocuklarını devşirme yaz­dırmaya çalışırlardı.”(14) Demek ki; günümüzde Haçlıla­rın tenkit konusu yaptıkları devşirme mese­lesi, bir zamanlar, daha müreffeh yaşayabilmek için, tercih meselesi imiş.

Lady Montagu (1689-1762), 1716-18 yılları arasında, İngil­tere’nin Osmanlı elçisi olan eşi ile İstanbul’a gelmiş, gördüklerini, şâhit olduklarını yazıp, mektuplarla dostlarına göndermiş, daha sonra bu mektuplar kitap haline getirilmiştir.  O dönemde bile birçok hususta Türklerin Avrupalılardan üstün olduklarını, o gün için Av­rupa’da bilinmeyen çiçek aşısını bildiklerini, Osmanlı gemilerinin Hristiyan gemilerinden daha üstün olduklarını yazmıştır.(15) Bu Leydi; her hususta Osmanlıdaki sürat ve intikale de dikkat çeker ve takdirlerini bildirir.

Târihçiler yaptıkları araştırmalar netîcesi şöyle bir kıyas ortaya koyarlar: Kanûnî İstanbul’dan 100 bin kişilik bir orduyu çıkarır ve 1500 km. uzaktaki Mohaç Ovasına 128 günde varır. Aynı Mohaç Ovasına Budapeşte’den 170 km. mesâfeyi Macar ordusu 38 günde almıştır. Bu süratle eğer; Macar ordusu İstanbul’dan çıkıp Mohaç’a gelmiş olsaydı Osmanlının 128 günde aldığı yolu, tam 350 günde alırdı.(16) Postel ve Fairfax Downey gibi ecnebi ilim adamları da; “Hristiyan askerlerin 3 gün, 3 gecede aldıkları yolu Türk askerleri bir gecede alır”(17) diye yazmaktadırlar.

Sultan 4. Mehmet döneminde Viyana’ya gönderilen bir elçilik grubu içinde Evliya Çelebi de bulunmuş, toplantılarda karşılaştıkları Alman devlet adamlarının ve asilzâdelerinin mendil kullanmasını bilmediklerini, burunla­rını kollarına (yenlerine) sildiklerini görmüş ve daha üstün bir medeniyete sâhip bir milletin ferdi olarak onlarla alay etmiştir.(18)

Osmanlı son zamanlara kadar kendi silâhını kendi imal etmiştir. Meselâ 1. Ve 2. Viyana kuşatmasına giderken Osmanlı kendi silâhlarını kullanmıştır. 2. Viyana kuşatmasında kullanılan ve Osmanlı yapısı olan Alaybozanmavzerleri o gün için en modern silâhtır. Avusturyalılar, “1983 de Viyana şehrinin kurtuluşunun 300’üncü yıldönümünü kutladılar. Viyana kuşatması 1683’de gerçekleşti. O toplantıda Avusturyalı araştırmacılar kuşatmada Osmanlı askerlerinin kullandıkları tüfeklerin ateş gücü,isâbet derecesi ve menzili (ki,bunlar bir tüfeğin en önemli fonksiyonlarıdır), Avrupa ordularının kullandıklarından daha iyi ve daha üstün olduğunu balistik incelemeleri ile ortaya koydular.”(19)

Mareşal Kont Dö Marsigli’ye göre 17. Yüzyılın sonlarında bile, Osmanlı top ve tüfeklerinin Avusturyalılarınkinden aşağı kalma­dığını, hatta bâzı hususlarda onlardan daha üstün ol­duklarını tespit etmiştir.(20)

11- Şaban Döğen, a. g. e, s. 202.

12- A. Kadir Özcan. Târih ve Düşünce Der. Mayıs 2000. s. 129.

13- Ahmet Şimşirgil, “Kayı-7”, Timaş Yay. İst. 2015, s. 112.

14- Derin Târih Dergisi, Sayı 63, Haziran 2017, s. 95.

15- Ogier Ghiselin De Busbecq, “Türkiye'yi Böyle Gördüm”, Tercüman 1001 Temel Eser, Târihsiz. s. 66, 164.

16- Yavuz Bülend Bâkıler’in hazırladığı “Türk İzleri” CD'si No 6.

17- Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 9, s. 326.

18- Yılmaz Öztuna. a. g. e. c. 5, s. 389.

19- Derin Târih Dergisi sayı 37, Nisan 2015, s. 50.

20- Mustafa Armağan, “Osmanlı İnsanlığın Son Adası”, DA Yayınları, İst. 2002, s. 189.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.