Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.47
  • EURO
    34.79
  • ALTIN
    2441.9
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63998.57$

OSMANLILARIN CESÂRETLERİ VE MERTLİKLERİ(3)

07 Nisan 2017, Cuma 07:30

Yavuzun kılıcının üzerinde "Kaf dağından Kaf dağına düşman olsa, billâh cenkten yüz çevirmem" diye yazdığını ve kendisinin sık sık "Durgun sular kokuşur" diyerek ordunun ve pâdişahın atıl (tembel) olmaması gerek­tiğini söylediğini târihler kaydeder. Savaş meydanlarında da; “ben çadırdan savaş idâre etmem” demiş ve bizzat savaşlarda kılıç sallamıştır.

 Yavuz Sul­tan Selim Çaldırandan birkaç ay önce Şah İsmail’e mektup yazarak; “baharda üstüne geleceğim hazırlığını yap, beni hazırlıksız yakaladı falan deme” diye mektup yazıp mertçe i’kaz etmiştir.(1)  Mercidabık savaşında bizzat savaşa giren Yavuz’un bu hareketine mâni olmak isteyen vezîrlerine: “Biz Cennet­mekân Fâtih Sultan Mehmed’in torunuyuz. Çadır içinden savaş idâre etmeyüz” demiştir.(2)

Mısır fethedildiği günlerde Mısır Sultanı Kansu Gavri uslu durmamış ve öldürülmüştür. Ölüsüne vezîrlerinden birisi sarılıp ağlamış ve büyük üzüntü göstermiş, durumu gören kişiler, çok celâlli ve fevri bir sultan olan Yavuzun bu adama gazap edeceği ve idam ettireceğini zannetmişler ama sultan bilakis velinimetine kadirşinaslık gösteren bu adamı taltif ve takdir etmiştir.(3)

Sultan 2. Selimin pâdişahlığı ve Sokullu Mehmed Paşanın Sadrâzamlığı döneminde, Osmanlılar Kıbrıs’ı alınca Papa 5. Puis bütün Hıristiyan devlet­lere Haçlı Seferi çağrısında bulunmuştur. Bunların içinde Babasının borçla­rından ve kapılarına gelen borçlularından, o şehirden o şehre kaçmalarından bıkıp usanan meşhur Cervantes’de vardır.

 Bu gayeyle toplanan Haçlı Donan­ması Osmanlı donanmasını İnebahtı Limanında gâfil avlamış ve imha etmiş­tir, ama yine de Osmanlının eline esir düşen Hıristiyanlar vardır ve sol kolunu kaybeden Cervantes de bunlardan biridir.

Diğer esirlerle beraber Cezayir ka­lesine götürülüp hapsedilmiştir. 2. Selim bu hezimetin sebebini sorunca Müezzinzâde Ali Paşa, sebeplerin en büyüğü ve en önemlisi “Osmanlı do­nanması sisli denizde son derece sessiz bir şekilde ilerlerken dikkatli bir düş­man denizcinin görüp haber vermesi” deyince, Sultan “düşmanım bile olsa o kahraman bir askermiş, ödüllendirin” diye emir vermiş fakat o gözcünün savaşta öldüğünü öğrenince “o halde şu altını Cezayir kalesindeki Hıristiyan esirlerin üstüne atın, hangi esirlerin başına isabet ederse onu serbest bırakın” demiş  ferman yerine getirilince bu şanslı esir Cervantes olmuştur.

 Bu durumu 1958-68 yıllarında Fransa Kültür Bakanlığı yapan ünlü düşünür ve kültür adamı Andre Malraux ortaya çıkarmıştır ve “Dünya, Don Kişot’u Cervan­tes’e, Cervantes’i de Osmanlıya borçludur” demiştir.(4)

Kanûnî Budin fethinde göğsüne birkaç ok isabet eder zırhı delememiş, ve yanına kadar gelen Macar şövalyeler ile bizzat dövüşmüştür.(5) Mohaç’ta üç Macar şövalye üstüne gelmiş ve üçünü de haklamıştır. İhtiyarlığında şehit olmayı istemiş ve Zigetvar’da şehit olmuştur.(6) Nâmık Kemal durumu ne güzel özetlemiş:

Yâd et ol günleri kim merci-i gayret biz idik

Mert idik, âdem idik, ruh-ı hamiyet biz idik     

1750’li yıllarda Avusturya İmparatoru altıncı Karl ölmüş, erkek evladı da olmayınca tahta kızı çıkmış, bu dönemi fırsat bilen hudut devletlerinden ba­zıları Avusturya’ya saldırmış ve bazı topraklarını almışlar, Osmanlı sultanı l. Mahmud’a da haber gönderip onun da saldırmasını istemişler, fakat sultan “Düşene vurmak mertlik değildir, biz bir şey almak istersek kılıcımızın hak­kıyla alırız, fırsatçılık yapmayız, tavsiye ederiz ki sizde böyle yapıp Avus­turya’yı kaderiyle baş başa bırakın” demiştir.(7)

Dipnotlar:

1- Ahmed Şimşirgil, “Kayı-2”, KTB Yay. İst. 2013, s. 169.

2- İbrahim Refik, Yeşilay Dergisi, Şubat 1999, sayı 783, s. 17.

3- Sâmiha Ayverdi, “Ebabil Kuşları”, Kubbealtı Yay. İst. 2010, s. 62.

4- Sabahat Önen, Bütün Dünya Dergisi, Haziran 2012 s. 149.

5- N.Kösoğlu,Türk Dünyası Târih ve Medeniyeti Üzerine Düşünceler”,Ötük. Yay.Ank.1997,s.226.

6- Mustafa Armağan, “Osmanlı’nın Mahrem Târihi”, Timaş Yay. İst. 2011, s. 78.

7- İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-4”, Albatros Yay. İst. 2004, s. 45.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.