Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.9
  • ALTIN
    2436.9
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63154.25$

Olmaz Gomaz Olun

12 Ekim 2022, Çarşamba 00:00

Sağlık çalışanı olmak için sadece diploma sahibi olmak yetmez, yetmemeli; başka erdemlere de sahip olmak gerekir. Mesleğin kutsal olduğu söylemi için değil bu; hiçbir mesleğin başka mesleğe üstünlüğü yoktur ve lâyıkıyla yapılan her meslek kutsaldır. Hekim, hemşire, ünvanı ne olursa olsun tüm sağlık çalışanlarına sadece bilgi değil meslek etiği konularında da eğitim verilmeli ve beyinlerine kazınana kadar ezberletilmelidir. Hekimlik eğitimimizin başlangıcında rahmetle andığım Prof. Dr. Faruk Özer hocamın ağzından hekimlik görüşlerini arz ediyorum; “ Hekim görevini en iyi şekilde yapmaya mecbur hatta mahkumdur…Gerek ilkel,  gerek gelişmiş insan toplumları hekime müstesna ayrıcalıklar tanımıştır. Hasta en gizli sırlarını bile hekime söyleyebilir. Çok kişisel sorunlar bile hekim tarafından sorulunca olağan karşılanır. Taassubu en koyu olanlar bile mahremini hekime emanet etmekten çekinmez. Hastanın namus ve iffeti, hekimin kendi namus ve iffeti olmalı, hastaya bakarken gördüğü ya da duyduğu her şeyi kutsal bir sır gibi saklamalıdır” Bir başka hocamızın sık söylediği sözdü “hasta kötü olabilir, hatta ölümü kurtuluşu görenler olabilir ama  onun da dışarıda yolunu gözleyen, şifasını ümit eden sevenleri vardır”

Meslek hayatımızda işini lâyıkıyla yapan nice meslektaşımız olduğu gibi bıçak parası almadan ameliyat yapmayan, muayenehanesine uğramayan hastayı kliniğe yatırmayan hekimler de , SSK Hastaneleri döneminde muayenehanecilik yapmayan hekime “burada yatak paradır, siz yataklarınızı paraya tahvil etmeyeceksiniz başka kliniklere vereceğim” deme hadsizliğine tanık olduğumuz sözüm ona Başhekimler de tanıdık ancak büyük çoğunluğun işini titizlikle ve hastasının derdiyle dertlenerek yaptığını da biliriz.

Tolstoy “başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın” demiş ya; hastasının derdiyle dertlenen  hekim veya sağlık çalışanları çoğunluktadır ancak bu duygusunu kaybeden kişinin sağlık sisteminde yeri yoktur. Benzerlerini eminim başka Sağlık Kuruluşları’nda da görebileceğimiz Yoğun Bakım hastalarına kötü , kabul edilemez davranışları sadece hekim olduğumuz için değil insan olarak da kahrolarak izliyoruz zaman zaman. Hadi Allah korkusunu, kuldan utanmayı, işini düzgün yapan meslektaşlarınızı düşürdüğünüz durumu umursamıyorsunuz; Kader diye bir şey var, beş dakika sonra bir sevdiğinizin, hatta kendinizin o yataklarda benzer durumda yatabilme ihtimalinizi düşünmekten aciz  misiniz?

Milli Eğitim Bakanımıza sesleniyorum; Matematik, Sosyal, Türkçe canavarı hedefini bir tarafa bırakın; yeniden iyi birey, iyi vatandaş, iyi insan yetiştirmeye odaklanın; eğitim programlarını bu doğrultuda revize edin lütfen. Sağlık profesyonelleri yetiştiren Eğitim Kurumlarının programlarıyla kim ilgileniyorsa empati sahibi, hastasının dertleriyle dertlenme kısaca insan olma özelliği olan bireyler yetiştirmeyi hedef alın; meslek etiğini beyinlerine kazınana kadar öğretin. Ben bu olaylardan bile siyasi konu bulanları da şaşırarak izliyorum; siyaset insanlığın önüne geçmemeli, siyasetin yeri ayrı olmalı; siyaset tartışacaksa hep birlikte “eğitim kalitesindeki düşüşü” konuşmalı. Hastane yetkililerinin bu konulardaki eksikleri de göz ardı edilemez ancak hastane kapatılmasını da anlayamadım açıkçası.

“Okumak cehaleti alır” diyerek geriye kalan konusunda zavallı eşeklerin günahını alırız yıllardır. Oysa eşek yaratılanların en şereflisi insanoğluna hizmetten başka ne eder ki hayatında?  Okumanın insan edemedikleri eşeğe bakıp ders alsa keşke. Sağlıklı günler ve sağlıkçı demeye lâyık sağlıkçılarla karşılaşmanızı dilerim.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.