Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.99
  • ALTIN
    2461.1
  • BIST
    9886.72
  • BTC
    64422.64$

Neşeyle dolamıyorum!...

24 Nisan 2018, Salı 08:44

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde 23 Nisan 1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1’inci yılında çocuklara armağan edilen ‘Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’, yurt genelinde büyük bir coşku içinde dün 98’inci kez kutlandı.

“Sanki her tarafta var bir düğün.
Çünkü, en şerefli en mutlu gün.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.

Bugün, Atatürk’ten bir armağan,
Yoksa, tutsak olurduk sen inan.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.”

Ne kadar güzel bir şiir değil mi?

Normal şartlarda evet bugün neşeyle dolması gerekiyordu insanın…

Bugün Mustafa Kemal Atatürk tarafından önce çocuklara sonra büyüklere verilmiş en büyük armağan…

Hem de bütün dünyada çocuklara verilmiş ilk ulusal gün…

Peki bugünün neden ‘ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYARAMI’ olduğunu hiç düşündünüz mü?

Çünkü; bir ulusun egemenliği yalnızca çocuklara, yani geleceğin yetişkinlerine verilen değerle mümkün olabilir.

Biz ne yapıyoruz?

Bugün şenlikler düzenliyor, çocuklarımızı dans ettiriyor, şiirler söyletiyor, Cumhurbaşkanlığı koltuğundan başlayarak, bütün siyasiler, belediyeler, kamu kurum ve kuruluşları 1 günlüğüne koltuğumuzu çocuklara devrediyoruz…

Ya sonra!...

Geri kalan 364 gün!...

Her 3 kadından biri çocuk yaşta yani 18 yaşından küçük ailesinin baskısıyla evlendiriliyorken,

50 binin üzerinde çocuğumuz madde bağımlısıyken,

Neredeyse her bebek ortalama 11 bin lira borçla doğuyorken,

2 milyondan fazla çocuk çalışmak zorunda bırakılıyorken,

(Kısa bir araştırmayla bu rakamlara hepiniz ulaşabilirsiniz)

Çokta neşeyle dolamıyoruz…

Bütün ailesinin yükünü omuzlarına alıp sokakta çalışan-çalıştırılan çocukları,

Okula gönderilmeyen, gönderilip dayak yiyen, tacize uğrayan çocukları,

Savaşlarda ölen, öldürülen, öksüz-yetim kalan çocukları gördüğümüzde ne yapıyoruz?...

Ben söyleyeyim üzülüyoruz evet ama sadece üzülüyoruz…

Çocuk gelin, çocuk işçi, sokak çocuğu!...

Bunlar bizim için, bizim ülkemiz için o kadar ayıp ve vicdan sızlatan cümleler, kelimeler ama maalesef hayatımızda oldukça büyük bir yere sahipler…

Biz çok unutkan bir milletiz, öyle ki, bir zaman çocuk olduğumuzu unutuyor, çocuklarımızın da çocuk olmaması gerektiğini düşünüyoruz...

Sorumluluk almalarını bekliyor, çocuk olduklarını unutuyor, omuzlarına taşıyamayacakları yükler yüklüyoruz…

Çocuklar eminim ki bizlerden 1 günlüğüne koltuklarımızı onlara devretmemizi istemiyor, onlar zamanı geldiğinde o koltuklara oturabilmeleri için gerekli koşulları sağlamamızı bekliyorlar…

Ellerine birer tablet verip başımızdan savdığımız çocuklarımız bizlerden teknoloji değil, sevgi bekliyor…

Bizim gibi çimlerde top koşturmak, sokaklarda saklambaç oynamak, korkmadan çocukluklarını yaşamak istiyorlar…

Onlar bizim canlarımız, geleceğimiz, umutlarımız.

Onlarla her daim gurur duymalıyız.

Umarım bugünün çocukları da yarın büyüdüklerinde bizler gibi çocuk olduklarını unutmazlar…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.