Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.47
  • EURO
    34.79
  • ALTIN
    2441.9
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63998.57$

NE SÖYLESEM NE YAZSAM

27 Kasım 2019, Çarşamba 08:59

Diye aklımdan geçirirken mesleğimiz öğretmen ya! Bende bu günün önemine binaen hamasi nutuklar atmak yerine gönül dünyamda birikenleri şöyle geçmişten süzülen ilhamlarla paylaşayım dedim, iyimi ettim kötümü ettim noksan mı bıraktım bazı şeyleri bilemem ama bildiğim bir şey var, o da toplumla öğretmenlerin birbirlerinin aynası olduğuna dair kendimde oluşan kuvvetli delillerdir. Yani diyorum ki bu toplum öğretmenlerin aynasıdır. Ha topu hemen okullardaki resmi görevini ifa eden devletten maaş alan öğretmenleri kastetmiyorum, anlatmak istediğim şu; her evde anne baba kardeşler abla abi varsa büyükanne, büyükbaba hepside buna dâhil benim söylemek istediklerimin içinde var olanlardır.   Ben aynadan bahsederken bunları konu dışına atamam. Çünkü okula gelen çocuklar gelmeden önce esas evde olan öğretmenlerden öğrendikleriyle amel ederler değil mi?

Hani sözümüzün başında öğretmenler günü dedik ya bakın aklıma geçen yıl yazdıklarıma bakmak geldi, üşenmedim açtım sayfayı yazdıklarım aynen şöyleydi.” Bugün öğretmenler günüymüş.! Umurum da değil. Kendini İslam’ın sorumluluk terazisine koyanlar için her gün öğretmenler günüdür. Şekli eylem ve söylemlerin hamasi nutuklarla tüttürüldüğü bacalara karşıyım. Bugün göreceksiniz atılan nutukları izleyeceksiniz medyadan. Maddi bir şey beklemeksizin 40 yılımı verdim bu gönül yuvasına. Hayatında hiç şiir okumamış iki mısra yazamayanların siyasi merdivenlerine şahit oldum, lakin hiç birine minnet etmedim. Şu anda okulumdayım hafta sonu kursumda yok bugün ve ben çalışıyorum. Bunu gösteriş için söylemiyorum. Benim inancımda oku emri vardır ve buda beşikten mezara kadardır. Benim nazarımda herkes evinde öğretmendir. Anne, baba, veli her kimse hangi meslekten olursa olsun öğretmendir. İhmal edilen her fiil her eylem kaybedilen birey demektir. Ailelerin öğretmenliği birinci derecededir. Doğduğunda sevindiğimiz yavrularımızı ihmal ederek kendi ellerimizle ateşe atmayalım. Anne babalar unutmayın bugüne hasredilen hamasi nutukların atıldığı günü kurtarmaya yönelik bir gün değildir bugün. Bu hayati bir meseledir. Gelecektir, istikbaldir kültür ve medeniyettir. Yani gün her gün iki günü birbirine eşit olmayanların günüdür. Öğretmenler günü her gündür kutlu olsun bu günü layıkıyla yaşayanlara, hayatında tatbik edenlere”.

Birde şöyle demişim bir dörtlük nazarında. Bunu da paylaşmak boynumun borcu diyelim.

Bir gün için hatırlanmak sembolik bir süreç
Bir güne sığmaz bu sevda, ömrün boyu seç
Ha! Sakın sorma bana, maddiyat falan felsefesi,
Mum dibinde eriyinceye kadar, kesilmeye nefesi
****

Diğer bir başka mısrada ise kaleme aldığım dörtlükte şöyleydi.

Manâ yüklü bir orduyuz vicdanımız elimizde
Hiç düşünmedik orasını bir elimiz cebimizde
Geleceği şekillendiren usta mimarsak eğer
Bizim için şereftir, alnımızdan akan ter…
****

Ve hemen araya muhterem İhsan Şenocak hocanın şu sözünü sıkıştırıp konuyu biraz daha açmak istiyorum.” Madem ki Yaratan da, ruhu bedenden alan da Allah Azze ve Celle’dir. Niçin yaratılmayla, ölüm arasına sıkışan ömrümüz, O'na(cc) adanan, O'nun(cc) rızası için yaşanan bir hayat olmasın.?

……Ve madem ki insan bu dünyada misafir ve imtihan halinde öyleyse şimdiden yani yaşarken yüreğimizden geçirelim sıratı.Bu dünya da iken nefsimize sahip çıkalım.Bu alem bizim için öteki taraf için bir tarla ise,yaşadığımız bu alemin her zorluğunda külfetinde nimetinde her şeyin geçici    ve kalıcı olanın diğer taraf olduğunu bilerek yol haritamızı,ailemizi,çocuklarımızı,düzen ve intizamımızı alışverişimizi,toplumsal görevlerimizi hep bu duyarlılık ekranından yansıtmaya ve hatalarımızı en aza indirmeye çalışalım.

Madem söz öğretmenlik o zaman bu 24 Kasım için söylediğim şu kısa yazıyı paylaşayım sizlerle ve çerçeveyi oluşturalım hep birlikte.

“Öğretmen Mehmet Akif der ki:

Muallimim diyen olmak gerek imanlı;

Sonra edepli, liyakatli, sonra vicdanlı.

#iman 
#edep
#liyakat
#vicdan
........Süslü laflara gerek yok.Hayatı özetlemiş,mesele şu; Biz bunları kendimizde nefsimize kabul ettirdik mi? Ettirdikse bu toplumsal travmalar niye artarak devam ediyor? Ruhunun Gdo'sunu batıya endeksleyip yaşama biçimini budur diye tercih edenler ile ettirenler bir nesli kültürel yozlaşmanın eşiğine getirip bozulan nesli düzeltmenin yolu olarak hala batıyı mı kıble alacaklar? Yoksa günü kurtarma adına süslü laflarla öğretmenimi taltif edecekler?

Eğer bir toplumda;
Maya bozulmuşsa şifa olmaz, iflah olmaz bu beyim!
Ben öğretmenim yıllar yılı bunu bilir bunu söylerim..

…….Şimdi bu kesitlerden sonra yaşadığımız topluma bakmak isterim.Öğretmen evvela yukarıda bahsedilen merdivenlerden çıkması lazım.Okuttuğu yetiştirmeye çalıştığı anne babaları vicdani sorumlulukla donatması ve alınan eğitim sürecinin anne baba nezdinde hiç ihmale yer vermeden liyakatla sürdürülmesi lazım.

Tabi mevcut sistemin kendini toplumun değer yargılarına göre şekillendirmesi gerekir. Bir bütün arz eden her şeyin sabır ve sorumluluk içerisinde sürdürülmesi elzemdir. Her gün TV’lerde izledikleriniz içinize siniyor mu?

Toplumun düzelmesini istiyorsak, o zaman sorumlu herkes, anne, baba, evlat, devlet hepsi de gerekeni yapmalıdır.

Hayat kısa ve hepimiz ve sevdiklerimiz ruhumuzu hırpalatıp örselettirmeden, yüreğimizi inancımızın istikametine yol haritası yapıp, düzenin yanlışlıklarını süratle izole edip parolamız ebedi âleme hazırlık olsun ve iki günü birbirine denk olanlardan olmayalım. Çocuklarımızı ve geleceğimizi emin ellere emin yüreklere rabıta ettirmek lazım. Çünkü karşımızda TV ve internet dünyasında gözünü açmış hücrelerine kadar medyanın elinde kalmış yeni nesil bir gençlik var ve bu hepimizin tedbir alması gereken aciliyet gerektiren mühim bir konu. Asla ihmale gelmez bu durum. Kötülükleri yok etmenin yolu iyilik ve güzellikleri açığa çıkarmaktan geçer. Haksız mıyım?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.