Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.51
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2436.2
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62565.65$

Mutluluğu Antidepresanlarda mı Yoksa Doğada mı Arıyorsunuz?

11 Ocak 2023, Çarşamba 00:13

Çocukluğumuzda mutlu muyduk?  Bugünkü gençler daha mı mutlu? Okul öncesi kreşe giden çocuklar değildik ancak mahalle arkadaşlarımız, sokak oyunları vardı hayatımızda. Okul çağı, hepimizde siyah önlük, beyaz yaka; aynı kıyafet, statü farklılığı varsa da belli etmeyen benzer yaşam koşulları, benzer  giyim kuşam. Ergenlik döneminde belki de ergenlik doğal ve fizyolojik bir olay olduğu için ebeveynlerimiz rahmetliler gözümüzün içine bakmazdı bir sorunumuz var mı diye.  Her zaman yanımızda, arkamızdaydı rahmetli anne ve babam ancak bugünün gençleri gibi odak noktası biz çocuklar veya gençler değildik. Canımız sıkılırdı zaman zaman; ancak her canımızın sıkıldığını söylediğimizde aldığımız cevap “sıkı can iyi olur, kolay çıkmaz” olurdu. Her sene yaz tatili, yurt içi ve yurt dışı turlar yoktu yaşamımızda ; hafta sonu yaz eğlencemiz akrabalarla yapılan Kızılören, Çayırbağı, Sille piknikleriydi. Ataerkil aile düzeni çocuklarıydık, okul hayatımızda fırça yemek de vardı; öğretmenlerimiz mutlak otoriteydi. Okullarımızda bugünkü gibi Psikolojik Danışmanlık Uzmanları yoktu ancak çoğu öğretmenimiz adeta birer psikologdu. Haksızlığa uğradığımızı hissettiğimiz anlar da olmuştur ancak otoriteye karşı hak arama hakkımız yoktu, depresyon eğilimimizin de olmadığı gibi. Yaşamımızda bir baltaya sap olabildiğimize göre ezik de değilmişiz hani. Bugünün çocukları, gençleri..Çoğu kardeşsiz, arkadaşları cep telefonları ve tabletlerinin onları taşıdığı sanal dünya. Şanssız pandemi dönemleri onları daha da yalnızlığa itti. Kendilerine belki ailelerinin ayırabildiği kaliteli ortak zaman geçirme süreleri daha kısıtlı, genelde ebeveynlerinin onların tüketim malzemelerine ayırdıkları bütçe daha fazla olabilse de. Mutluluk elde ettikleri yeni teknolojik ürünler, tatil fırsatları daha çok ancak her şeyin olduğu gibi mutlu kalma sürelerinin uzunluğu da tartışılır. Günümüzün tüketim dünyası mutluluklarını da tüketiyor.

Ekonomik sıkıntı, kariyere uygun iş bulmada zorluklar, tüketim dünyası nimetlerine ulaşımda maddi yetersizlik gibi bin tane sorun sıralanabilir özellikle mutsuzluk nedenleri arasında. Şükürsüzlük diyen de çıkabilir haklı olarak, tatminsizlik diyen de hatta her türlü musibette olduğu gibi bunda da siyasi sorumlu arayıp bulan da. 2022 Dünya Mutluluk Raporu’nda ülkemiz 146 ülke arasında yüz on ikinci durumda. Bir önceki yıla göre 8 basamak gerilemişiz. Mutluluğu psikiyatrlarda arayanlar antidepresanlarla gelecek mutluluk peşinde koşuyorlar. Bunda biz  hekimlerin de olumsuz katkısı var kuşkusuz. Kısa poliklinik süresinde hastalara sıkıntı nedenini giderme yolları değil antidepresan reçeteleri sunuluyor. 2017 yılında 48 milyon kutu antidepresan satışının 2020 yılında 55; 2021 yılında ise 60 milyona çıkışının ardında bunun da katkısı var bence. Birbirini dinlemeyen, empati gösteremeyen, birbirinden selâmı hatta bir tebessümü esirgeyen  dahası şiddet eğilimine sapma alışkanlığı artan bir toplum olma yolunda ilerliyoruz ki bence bu en önemlisi. İnsanların ruh halindeki olumsuz gelişmelerde ben Belediyeleri de sorumlu görüyorum. Kentsel Yenileme adı altında güya sağlıklı evler sunuyoruz ancak gerçek tam da bu değil. Bir gecekondu sahibi evinin çevresine en az 3-4 meyve ağacı dikmişken toplu dönüşüm alanlarında sunulan çevre düzenlemesi birkaç şimşir ve çim sadece. Ağaç gölgesi bile sunmuyoruz. Oysa bilimsel çalışmalar örneğin Chicago Üniversitesi sokakta fazladan 11 ağaç bulunmasının kronik hastalıklarda azalma oranını artırdığını belirlemiştir. Doğada yaşanan deneyimler ile akıl sağlığı arasında ilişki ve şehirleşmenin arttığı günümüzde doğal alana ulaşımın artırılması gerekliliği vurgulanan çalışmalar mevcut. Dünyadaki şehirleşme oranı % 50; ülkemizde bu oran % 70. Bu hem yeşil alana ulaşmada zorluk hem de toplum sağlığı ,için tehdit oluşturmakta.7-10 yaş arası 2600 çocukla yapılan çalışmada özellikle okullarında yeşil alan bulunan çocuklarda odaklanma becerilerinde artış ve ders başarılarında yükselme görülmüş. Ağaçların havayı temizleme özelliği malum, daha iyi hava kalitesi daha sağlıklı ortam ile daha sağlıklı ve mutlu birey sayısında artışa neden olmakta. Açık alanda fiziksel egzersiz ruh hali ve öz saygıda olumlu gelişmeye katkı sağlıyor. Bu insanlarda stres hormonu kortizol daha az salgılanmakta. Yeşil alanlar sadece şehirlerde rezervasyon yaptırmadan ya da para harcamadan keyifle oturabileceğimiz yerler değil aynı zamanda sağlıklı bir ömür için gerekli bölgeler olarak kabul ediliyor. Mutluluk hormonları artışına  egzersiz, düzenli uyku, güler yüzlülük gibi durumlarla birlikte et,süt ürünleri, yumurta, B vitaminleri, muz, deniz ürünleri, bitter çikolata, çilek gibi gıdalar da katkı sağlıyor.

Efendim ülkemizde maalesef tüm çabalara karşın koruyucu değil tedavi edici hekimlik ön planda. Hastane hastane gezip derdimize derman arayan bir toplumuz. Sevk zincirinin olmaması kontrolsüz hastane randevularına, kontrolsüz ilaç alımı hatta tüketimi ile hekim eliyle ilaç etkisiyle olabilen diğer hastalıklara da neden oluyor. Mutsuzluk, gerginlik, sıkıntılar nedeniyle Psikiyatri poliklinikleri dolup taşıyor, gereklilik halinde kontrollü olarak alınması gereken ancak  ciddi yan etkilere de sahip bu ilaçları kullanan birey sayısı her gün yenileriyle artıyor. Sağlık Bakanlığı başka yollar düşünür mü bilinmez ancak farklı uygulamalar var dünyada. Birleşmiş Milletler raporuna göre 2030 yılında dünyanın başı en çok depresyonla dertte olacak. Japonların orman banyosu dedikleri yöntem depresyonun alternatif çözümlerinden. Japon ulusal sağlık sisteminin parçası olan bu uygulamada hekimler antidepresan reçetesini değil orman yürüyüşleriyle insanların kendilerini doğa ve yeşile bırakmalarını öneriyor. Finlandiya bir ayda doğada geçirilmesi gereken süreyi en az beş saat olarak belirlemiş. İskoçya doktorları “yeter ki doğada olun ve başıboş dolaşın”ı reçete yerine tercih edenlerden. ABD ve Kanada’da bazı eyaletlerde hastalara doğa reçete edilmekte. Bu hastalara Milli Parklara bedava giriş hakkı sunulmakta. Betonarme mağaralardan kurtulmak yaprakları dökülmüş bir ağacın kendine has güzelliğini seyretmek, kalp hastası değilseniz kış rüzgarlarını yüzümüzde hissetmek bile bir terapi aslında, Belediyelerimiz yeşil alan miktarının sürekli arttığını söylemekte, istatistik veya park sayılarına bakarsanız haklı da çıkabilirler ancak ağaç dediğimizde duruyoruz. Mesela Hocacihan Kayısı bahçeleri ne oldu dersem eski/ yeni başkanlarımız ne derler acaba? Meram Belediyesi kaybolan Meram Bağları’nı Yeni Yolda küçük bir alanda canlandırmaya çalışıyor. Daha çok doğa daha sağlıklı ve mutlu yaşama reçetesi ; unutmayalım..(Yazımın bir bölümünde Atlas Dergisi Ocak sayısından yararlandım)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.