Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2444.3
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64295.89$

MUHSİN YAZICIOĞLU

26 Mart 2021, Cuma 10:18

Dün onun vefatının 12. Yıl Dönümüydü.

“Bir saniyemizin bile garanti olmadığı şu dünyada fırıldak olmanın gereği var mıdır?”diye sormuştu, dönek ve fırıldaklara.

Ders gibi sözlerdi söyledikleri..  Adam olun, adam gibi yaşayın demek istemiş olmalı bu sözleriyle.. Eğilmeyin, bükülmeyin ve davanızı satmayın.. Kötü örnek de olmayın demek istemiş de olmalı.. Zira, girişte okuduğunuz sözleri kısa fakat anlam ve derinliği fazla.

Rahmetli Yazıcıoğlu’nun başka bir sözü de şöyle :” Firavuna karşı olmak yetmez! Musa’nın yanında olmak gerekir.”

Hayatta davası olan düzgün ve karakter sahibi insanların örnek alması gereken öğretici/eğitici sözler. Yani firavuna karşı olmak yetmez  iyi olanın ve mücadele edenin yanında olacaksın.

Vatan aşkı ..

Vatan aşkını şöyle anlatıyor.. “Vatan aşkı maya gibidir. Sütü bozuklarda tutmaz.”

Yazıcıoğlu’nun 12 Eylül darbesinden sonra uzun yıllar boyunca hapishanede yatarken zindanda yazdığı şiir’den de kısa bir bölüm paylaşalım.

“Ben sonsuzluğu düşünüyorum,

Ey sonsuzluğun sahibi,

Sana ulaşmak istiyorum,

Durun kapanmayın pencerelerim,

Güneşimi kapatmayın,

Beton çok soğuk, üşüyorum.”

Ondan derinliği olan bir söz daha paylaşalım.. “Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil.”

Ne kadar güzel bir söz.. Ten ölüyor, canlar yaşıyor.. Sanki kendisini anlatmış rahmetli.

Mevlanaca, Şems-i Tebrizice, Yunusca  söylenmiş bu sözlerin sahibi Muhsin Yazıcıoğlu’nun, faili meçhul ölümünün 12. Yıl Dönümüydü dün.. Helikopter kazasında hayatını kaybeden Yazıcıoğlu’nun gerçek ölüm nedeni henüz aydınlığa kavuşabilmiş değil.. O bir kaza mıydı, yoksa  karanlık güçlerin planladığı bir suikast mıydı? Devletin, yargının , ailesinin ve onu sevenlerin gerçeği arayışı sürüyor.

Yeni nesiller için belirtelim.

O bir ülkücüydü.

Bu davanın her kademesinde mücadele etti.

Ankara’ya öğrenci olaraka geldiği ilk yıllarda dönemin şartları gereği sokaklarda dövüştü.  Cesurdu, gözü karaydı. Çok büyük kavgaların içinde ve en önde oldu. Arkadaşlarına kavgaya sürdükten sonra onları pencerelerden seyredenlerden olmadı. Ülkücü hareket içinde  eylem ve tavırlarıyla güven kazandı, sivrildi.. Ülkücülere kol kanat gerdi.. Arkadaşlarına sıkılan kurşunlara göğsünü siper etti. Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yaptı..Yurt genelindeki ülkücü gençlerin örnek almaya çalıştığı, örnek bir abi oldu..

12 Eylül 1980 darbesinde tutuklanan binlerce ülkücü arasında o da vardı.

Yıllarca hapishanede yattı.

İşkenceler gördü.

Tek kişilik karanlık hücrelerde kaldı.

Gördüğü bütün zulme karşı yıkılmadı, yenilmedi ve teslim olmadı.

Hapishanedeyken kendisi gibi mahkum ülkücülerin önünde durdu ve onlara kol kanat gerdi.

Daha enteresanı olan da şuydu..

Muhsin Yazıcıoğlu hapishanede iken kendisini daha çok okumaya verdi. Sayısız dini yayınlar okuduğu söylenir.. Okuduğu kitaplar sayesinde özünde var olan dini bilgilerini daha çok geliştirdi.. Dışarda iken sadece bir slogandan ibaret olan “Türk-İslam” ülküsü onda gerçek anlamda vücut buldu.. Yıllar süren hapishane hayatı sona erdikten sonra, dini bilgi ve anlayışı yüksek, Kur’anı her daim okuyan ve samimi  ibadet ehli bir insan  olmuştu.. Hayatındaki zor şartlar onu yoğurmuş, pişirmiş ve sonunda da maneviyatı çok yüksek ve bu konuda tavizsiz bir insan yapmıştı. “Hocayım” diyen ve dini bilgileri yüksek herkesle din konusunda tartışabilir seviyedeydi.

Hapishaneden çıktıktan sonra siyasete girdi.

1991 yılında ilk olarak milletvekili seçildi.

Milletvekili seçildikten sonra da siyasi itibar olarak yükselişi sürdü.

Hem kendi partisi hem de milliyetçi-muhafazakar eğilimli partiler kendisinde gelecek gördükleri için ona büyük değer verdiler. Günün birinde yeniden doğacak olan Milliyetçi Hareket Partisi’nin başına geçmesine kesin gözüyle bakılıyordu.. O yıllarda “Yazıcıoğlu partinin başına geçerse, parti iktidar olur” diyenlerin sayısı az değildi. Bu hesabı  fark edenler hesabı bozdu ve Yazıcıoğlu partisinden uzaklaşmak zorunda kaldı.

Büyük Birlik Partisi’ni kurdu.

Büyük Birlik onca imkansızlığa ve yol kesmelere rağmen yapılan ilk genel seçimlerde yüzde 3 oy alan bir parti oldu.

Partisi yüzde 3 oy almış lakin halktaki Muhsin Yazıcıoğlu sevgisi yüzde 90’lara kadar çıkmıştı. Ona giderek artan teveccühün çeyreği bile Büyük Birlik Partisi’nde kendisini göstermiş olsa, parti o dönemdeki  koalisyon hükümetlerinin büyük ortağı olabilirdi. Esasen olmaya da çok yakındı.

Rahmetliyi, vefatının 12. Yıl Dönümünde yazarken kendisiyle ilgili bir anımı da paylaşmaka istiyorum.

Bir TV programı için partinin genel merkezinde randevulaşmıştık.

İlk defa karşılıklı görüşüyorduk.

Gözleri pırıl pırıl ve hayat doluydu.

Makam odasında çekimlerden önce oturup beraber iskender yedik.

Yemekten sonra kalktı, lavoboda dişlerini fırçaladı.

Aynı lavoboyu bizde kullandık. Makam odası da lavoboda çok mütevazıydı.. Bir bardağın içinde çok sayıda  diş fırçası dikkatimizi çekti.  Neyse iyi bir proğram oldu. Aynı gün Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın İçişleri Bakanlığı önünde cenaze töreni vardı. Birlikte kalktık İçişleri Bakanlığı önüne geldik..Makam aracı da son derece mütevazıydı.. Makam aracından indi ve koşarcasına “Arkadaşım” dediği Gaffar Okkan’ın cenaze töreni gitti. Arkasından baktım.. Üstündeki  ceket çift yırtmaçlıydı. Rüzgarın tesiriyle bir açılıp bir kapanıyordu. Yazıcıoğlu’nun adını her duyduğumda bu kare gözümün önünde mutlaka canlanır.

O, vefat etti.

Onunla birlikte..

Büyük Birlik efsanesi de ne yazık ki üst üste yapılan yanlışlardan sonra vefat etti.

Sakın kimse bize yanıldığımızı falan söylemeye kalkmasın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.