Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.48
  • EURO
    34.85
  • ALTIN
    2446.9
  • BIST
    9872.93
  • BTC
    64344.43$

Kutlu Gece Mîrac kandili

17 Mayıs 2015, Pazar 00:00

Kamerî takvime göre, Recep ayının 27. gecesi Cuma yani önceki gün, Mi’rac Kandilini idrak ettik. Bütün Kardeşlerimizin Mi’rac Kandilini tebrik eder,  hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan dilerim.

Kelime olarak, yükseğe çıkmak, yükselmek, yükselmeyi sağlayan mânevî asansör gibi anlamlara gelen “mi’rac”, insanlığın kurtuluşu için gönderilen Hz. Peygamber’in, Cenab-ı Hakk’ın sonsuz kudretinin eserlerini temâşa ederek, O’nun huzuruna yükseldiği mukaddes bir yolculuk, kâinatın yüce yaratıcısının dâveti üzerine gerçekleşen mucizevî bir buluşmadır.

Yüce Allah’ın sınırsız ve sonsuz kudreti sayesinde zaman ve mekan boyutları aşılarak bir gece vakti gerçekleşen bu mucize; Mi’rac Kandili olarak müslümanlar, özellikle milletimiz tarafından manevî yoğunluğu yüksek bir atmosfer içinde kutlanmaktadır.

Peygamberimizin hayatında önemli bir yeri olan Mi’rac hadisesi, Cenab-ı Hakk’ın, sadece Sevgili Rasûlü Hz. Muhammed (s.a.v.)’e bir ihsânıdır. Bu gecede Allah Teâlâ, Hz. Peygamber’i; Mekke’den, Kudüs’e getirmiş, oradan göklere, daha sonra da hiçbir insan ve hiçbir meleğin erişemeyeceği yüce makamlara yükseltmiştir.

Yüce Allah, gönderdiği peygamberlerini tebliğ görevi ile başbaşa bırakmamış, onları vahiy ile yönlendirdiği gibi, zaman zaman çeşitli mucizelerle de desteklemiştir. İşte Hz. Peygamber’in en büyük mucizelerinden biri İsrâ ve Mi’rac hâdisesidir.

Hicretten bir yıl kadar önce bir gece vakti büyük melek Cebrail (a.s.), Peygamberimizi “Burak” adı verilen ve mahiyeti bizce bilinmeyen bir binek üzerinde Mekke’deki Mescid-i Haram’dan alıp, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürdü. Hz. Peygamber’e yaptırılan bu yolculuğun Kudüs’e kadar olan ve “İsra” adı verilen bölümü, Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilir:

“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şânı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”(İsrâ, 17/1)

İsrâ’dan sonraki Mi’rac olayı ile ilgili bilgileri Hz. Peygamber’in hadislerinden öğreniyoruz. Bu hadislerde özetle, Peygamberimizin Cebrail (a.s.) refakatinde göklere yükseldiği, orada bazı Peygamberlerle karşılaştığı; nihayet Yüce Allah’ın huzuruna çıktığı geniş bir şekilde anlatılır.(1) Ayrıca Mi’rac’ın sırlarla dolu bu bölümüne Necm Sûresinde şöyle işaret edilmektedir:

“(Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî suretine girip) doğruldu.”

“Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.”

“(Peygamber’e olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.”

“Böylece Allah, kuluna vahyedeceğini vahyetti.”

“Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı.”

(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz?

Andolsun ki, O, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü.

“Sidret’ül-Müntehâ’nın yanında.”

“Me’vâ cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır.”

“O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.”

“Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.”

“Andolsun, O, Rabbinin en büyük alâmetlerinden bir kısmını gördü.”(Necm,53/5-18)

Mi’rac’ın, mü’minleri ilgilendiren yönü, mahiyetinden daha çok sonucu ve bu sonuçtan alınabilecek işâret ve mesajlardır.

Hz. Peygamber’in altmış üç yıllık hayatının en çileli ve ızdıraplı günlerini yaşadığı bir dönemde gerçekleşen bu mucize seyahat, O’nun şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir yükseliş ufkudur. Bu hâdisede, maddî ve manevi yükselişe, bütün süflî duygulardan, her türlü kötülüklerden arınarak, gerçek kulluğa, en yüce mertebeye erişmeye işaret vardır.

Mi’rac’da; çalıştığı takdirde insanın maddî ve dünyevî mesafeleri kısaltabileceği, yerlere, göklere ve denizlere hâkim olabileceği mesajları mevcuttur. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle belirtilmektedir:

“Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.”(Nahl,16/97)

Mi’rac hâdisesinin, biz müslümanlar için önemli sonuçlarından birisi hiç şüphesiz, İslam’ın beş esasından biri olan namazdır. Namaz, mü’minlere bir Mi’rac hediyesidir. Onun içindir ki, Namaz mü’minin miracı olmuştur. Nasıl ki, Sevgili Peygamberimiz, Mirac’ta vasıtalardan arınmış olarak, Cenab-ı Hakk’la buluştu ise; mü’min de namazda vasıtasız olarak doğrudan Rabbinin huzuruna çıkar, sadece O’na kulluk etme ve sâdece O’ndan yardım isteme fırsatı bulur. Öyle ise, mü’min günde beş vakit namazını dikkatle ve huşu’ içinde edâ edecek olursa, namaz onun için bir mîrac olacak ve kul onunla Hakk’a yol bulabilecektir.

Mi’rac’ın diğer önemli bir sonucu, Bakara Sûresi’nin son iki âyetinin nâzil oluşudur. “Âmenerrasûlü” diye de anılan ve ülkemizde yatsı namazından sonra mihrâbiye olarak okunan bu âyetlerde; ilâhî emirler karşısında mutlak itaate yönelen mü’minlerin inançlarındaki sadâkatleri ifade edilmektedir. Mi’rac’ta Hz. Peygamber’e vasıtasız olarak vahyolunan bu âyetler, Rasûl-i Ekrem’in hadislerinde de övülmüş, her zaman ve özellikle yatmadan önce okunması tavsiye edilmiştir. Bir hadis-i şerifte de: “Bu âyetlerin, geceleyin yatmadan önce okunması kişiye yeter”(2) buyurulmuştur.

Mi’rac’ın üçüncü önemli sonucu ise, Hz. Peygamber’e tâbi olanlardan, Allah’a şirk koşanlar dışındakilerin affedilebileceklerinin vâdedilmiş olmasıdır. Yüce Allah, çok bağışlayıcıdır. İslâmî kaynaklara göre, işlenen günahlardan dolayı pişmanlık duymak ve Allah’tan af dilemek, bir daha günah işlememeye azmetmek kaydıyla, Allah Teâlâ işlenen günahları bağışlayabilir.

 

Dipnotlar:

1-Geniş bilgi için bk. Buhârî, Bed’ül-Halk, 6; Müslim, İman, 264

2-Buhari, Fedâilü’l-Kur’an, 10, 27, 34; Müslim, Salâtü’l-Misâfirîn, 255, 256

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.