Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.40
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2434.5
  • BIST
    9979.9
  • BTC
    62305.99$

Kur?an Ailesi (1)

03 Şubat 2017, Cuma 07:29

Hayat Kitabımız Kur’an, önce bireyi inşa ve ihya ederek işe başlar. Bireyin gönül, beyin, söylem ve eylem dünyasını inşa eder. Ardından aileyi inşa ve ihya eder. Bundan sonra da hedeflediği toplumu inşa ve ihya eder.

 

Kur’an’ın aileyi inşa ve ihya edişini anlayabilmek için aile ile ilgili ayetleri bütünlük içerisinde incelemek gerekir. Biz bu yazı serimizde Kur’an’ın kurmayı hedeflediği bu ailenin temellerini, kuruluşunu, kurulan ailenin huzur ve mutluluk içerisinde varlığını sürdürmesini, bütün bunların gerçekleşmesinde aile fertlerine düşen görevleri ele almaya çalışacağız. Bizim bu bilgileri serdetmekteki amacımız, yalnızca sizleri bilgilendirmek yahut Kur’an’daki bilgileri aktarmak değil; bu bilgilerle kendimizi test edebilmektir. Zira Kur’an’ın muhatapları olarak bizler, inen her ayeti sanki bize iniyormuşçasına okumak, üzerimize almak, hayatımıza indirmek zorundayız.

 

Allah’ın Emri Peygamberin Kavli ile…

Kur’an, aileyi Yüce Allah’ın ayetlerinden bir ayet olarak takdim eder.

“İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O'nun ayetlerindendir. Bunlarda, düşünen bir toplum için dersler vardır.”  (Rûm, 30/21)

 

Demek ki aile, Allah’ın ayetidir. O’nun kudretine delalet eden, bize O’nu hatırlatan bir ayettir. Nasıl ki Yüce Allah’ın bir ayetine saygıyla yaklaşıyor, saygıyla okuyorsak, aileyi de aynı hassasiyet içerisinde görmemiz gerekir. Aile kurumunu kurarken, onu yaşatırken Yüce Rabbin ayetiyle karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız. Bu bilinçte olan bir kimse, aile yuvasını tahrip etmeyi, onu yıkmayı düşünebilir mi? Bir aileyi söz yahut davranışıyla yıkmaya kalkışan bir kimse, Allah’ın bir ayetine saldırdığını bilse böyle bir girişimde bulunabilir mi?

Tabii ki burada ayet olan aile kurumu, Yüce Allah’ın ölçüleri doğrultusunda kurulan ve bu ölçüler çerçevesinde varlığını sürdüren ailedir. Yoksa haramlar üzerinde kurulan ve günahlar içerisinde yaşatılmaya çalışılan bir aile değildir. Onun için İslam Kültüründe aile yuvası, Allah’ın emri ve peygamberin kavliyle kurulur. Bu cümle ile dünür gidilir, bu cümle ile düğün dernek yapılır ve bu cümle ile dünya evine girilir. Elbette bundan daha da önemlisi, ailenin bu cümle doğrultusunda varlığını sürdürmesidir. İslam’ın tasvip etmediği evlilik öncesi birliktelikler, günahlarla dolu uzun nişanlılık dönemleri, haramlarla yapılan düğün merasimleri, aile kurulduktan sonra aile fertleriyle birlikte işlenen günahlar bu cümlenin ruhuyla bağdaşmaz.

 

Nikâh, İbadettir:

İlk insanın hayatı aile ile başlamış ve insan nesli aile sayesinde devam etmiştir. İnsanlığın atası Hz. Âdem, ailenin reisidir. Ayetlerden ve hadislerden anladığımıza göre aile, ahirette de devam edecek olan bir kurumdur. Kur’an ayetleri, evlenmeyi emrederek şöyle buyurur:

 

“İçinizden bekârları, köle ve cariyelerinizden iyileri evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah, lütfu ile onları zengin eder. Allah’ın mülkü geniştir, O, her şeyi bilendir.” (Nûr, 24/32)

 

“Evlenme (imkânı) bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar... Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları fuhşa zorlarsa, şüphesiz Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra o kadınlara karşı bağışlayıcı, esirgeyicidir.”  (Nûr, 24/33)

 

Demek ki nikâh ibadettir. Nasıl ki her ibadetin sahih olabilmesi için dışındaki ve içindeki/öncesinde ve sonrasında yerine getirilmesi gereken şartları, rûkünleri, adabı varsa; nikâh ibadetinin de dışındaki ve içindeki/öncesinde ve sonrasında yerine getirilmesi gereken rûkünleri ve adabı vardır. Nasıl ki namaz ibadeti, şart, rükün ve adabıyla kâmil bir namaz olursa; aynı şekilde nikâhın kâmil bir ibadet olması, onun bütün adap ve erkânını yerine getirmekle mümkündür.

 

Biz burada İslam Hukukçularının nikâh için belirledikleri rûkünleri sayacak değiliz. Ancak şunu söylemek istiyoruz, ister farz, ister vacip, ister sünnet, ister müstehap olsun nikâh ibadetinden önce ve sonra olması gereken bütün bu kurallar yerine getirilmelidir ki ibadetten beklenen maddî ve manevî, dünyevî ve uhrevî kazanımlar elde edilsin.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.