Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.42
  • EURO
    34.84
  • ALTIN
    2431.5
  • BIST
    9990.61
  • BTC
    62105.7$

Kent(lilik) Kültürü; İyi Vatandaşlık Bilinci; Kullanılmayan Yetkiler

15 Şubat 2023, Çarşamba 07:29

Afetle mücadele günleri; yaraları sarma çabaları devam ediyor. Kaybettiklerimize rahmet; kalanlara ve milletimize sabır diliyorum. Gönlünü vatandaşlarımıza açıp yara sarma, el verme çabasında olan iyi niyetlilere şükran duyuyorum; ancak yabancıların bile  duyduğu üzüntüyü duymayanlar da var aramızda maalesef, Allah ıslah etsin diyeceğim de pek umudum yok.

Kent Kültürü ve kente karşı suç kavramı yerleşmeli artık. Sosyoekonomik olarak düşük mahallelerde Şahin marka arabadan fırlatılan sigara izmariti lüks semtlerde Mercedes’ten fırlatılıyor. Çöplerin dışarı atılması rutin de sadece içerikleri farklı genelde. Birileri elinde kalemle parktaki ahşap masaya yazı yazıyor veya varsa bıçakla kazıyor; imkânı fazla olan tabancasıyla trafik levhalarını hedef alıyor veya kültürel miraslarımızı katlediyor. Kenti korumak için kentlilik kültürü ve iyi vatandaşlık bilincinin yerleşmiş olması gerekiyor.

Yıllar önceden iki Belediye anısı aktaracağım hoşgörünüze sığınarak. Ankara’da işletmesi yurtdışı şirkete geçen bir otel tadilatı esnasında İmar Müdürlüğü’ne proje, hafriyat muhteviyatı ve saatleri; araç bilgilerine kadar veriyor; sürekli yetkililerle işbirliği içinde; projeler zaten onaylanmış. Bir başka otel; proje onaysız tadilat yapmış ve kamu kuruluşu bunu yapılan şikâyetle öğrenmiş, gereği yapılmış, Encümence para cezası ve proje aslına döndürülme kararı çıkmıştı. Şikâyetçi proje müellifi mimar ancak kendisinin de para cezası alacağını bilmesine karşın şikâyet etme nedeni ise hizmet bedelini alamaması.  Vatandaşlık ve kent kültürü bilinci eksikliği maalesef yaşadığımız birçok sorunun kaynağı.  Muhteşem yasalar hazırlanan ancak ihmaller ve denetim eksikliği nedeniyle birçok uygulamada sorun yaşayan bir ülke olmak kaderimiz olmamalı.

2023 yılında, 1999 depreminden sonra konuştuklarımıza benzer konuları konuşuyoruz maalesef. Yapı stokumuzun can kaybı nedeni olduğu ortak fikir.  Peki aradan geçen yıllarda yapılan her türlü yasal düzenlemeye karşın yapı stokumuz niçin katil!?

Etrafınıza baktığınızda yurtdışında göremeyeceğiniz manzaralar görürsünüz, birisi üç, birisi beş, yanında 15 katlı binalar, boyaları dökülmüş metruk binalar, yüksek bahçe duvarları ardına saklanmış binalar, rastgele ve belki de zevksizlik örneği denilebilecek renklere boyanmış binalar, yangın merdivensiz binalar, otoparksız binalar, yalıtımsız binalar, bahçesi virane sözde bahçeli binalar, imar izinsiz binalar...       Yöneticilerin bahsedilen tüm bu durumlara müdahale yetkileri var aslında; iş ki kent estetiği ve güvenliğini dert edinsinler ve denetimi aksatmasınlar. Sık sık çıkarılan imar afları için hükümetler suçlanır, ben de doğru bulmam ancak bunlar da yerel yönetimlerin kaçak olarak yapılmasını fark etmediği veya göz yumduğu  yapıların yasallaştırılma  kılıfıdır ve toplumsal bir yarayı çözmek ön hedeftir esasen. Buyurun son deprem… Yıllardır aynı bölgede görev yapan Belediye Başkanları da konuşuyor ve kimse bu binalara ve kolon veya kiriş kesilerek sözde şık mekan haline getirilmiş işyerlerine nasıl ruhsat verildiğini,  kolonları keserek yapılan dekorasyon projelerine hangi mühendis, mimar, iç mimarların imza attığını; tadilat projesiz olarak veya denetlenmediği için proje yapısına uygun olmayan bu değişikliklere memleketimde güya mesleki yeterlilik belgesi olmayan usta kalmadığına göre, hangi bilinç yoksunu ustaların neden olduğunu ve dahası nasıl göz yumulduğunu sorgulamıyor. Yeterli kurtarma ekibi yok deniliyor, kimse gelmedi deniliyor, deprem bekleniyordu deniliyor da bunu diyenlere kimse niçin yeterli yetişmiş eleman bulundurmadığını sormuyor. Kaç gündür seyyar tuvalet sıkıntısı dile getiriliyor ancak hiç kimse bir seyyar tuvalet hazırlığını bile yapamamış ancak işi gücü siyasi eleştiri haline gelmiş Başkanlara bunları sormuyor. Felaketin sorumluları arasında bu zatı muhteremler de yok mu?

Gene dönüyoruz vatandaşlık bilinci ve kent kültürüne. Kardeşler, zabıta hemen her sokakta, her mahallenin muhtarı var, proje ve izinsiz tadilata alınan ve kolonları kesilerek katil bina haline getirilen onarımları belediyesi görmüyor, muhtarı görmüyor, gelip geçen vatandaşı görmüyor; muhtemelen şanlı açılışlara gelenler görmüyor. Peki susmak da cinayete ortak olmak değil midir?  Çevremizdeki riskleri, olumsuzları fark etmek bilinci ve  hatta ihbar etmek, vatan hainliği değil vatandaşlık görevidir aslında. Eğitim daha doğrusu nitelikli insan yetiştirme kapasitesinde eğitim şart da yetmiyor maalesef. Müteahhitlik yasası gerekliliği yıllardır konuşulur, tamam onlar da suçlu da inşaatlara imza atan teknik elemanlar, çalışan mesleki yeterliliğe sahip ustalar; şantiye mühendisleri, yapı denetim firması uzmanları, ruhsat verenler ve kamu binaları için kesin kabul makamında bulunanlar eğitimsiz değiller ki. Bence eksiklik iyi insan yetiştirebilmek.

Aynı senaryo, benzer konuşmalar, siyaseten tutmadığımız tarafa yapılacak suçlamalar, merkezi hükümete sallamalar… Hepsi tamam da canlarını, mallarını, yaşam kalitelerini yitirmiş mağdurların derdini çözmüyor, yıllar sonra Allah korusun bu mentaliteyle benzerlerini yaşamanın gene kader olacağı felaketleri de önleyemiyor. Hak teslimi, sağduyu, birlik beraberlik, vatandaşlık ve kente sahip çıkmak bilinci, nitelikli mühendis, mimar, meslek erbapları ve iyi insan yetiştirmeyi hedeflemeliyiz acilen. Hepimize geçmiş olsun. Umarım bu yaşayacağımız son felaket olur.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.