Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2444.3
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64295.89$

KEFENİN CEBİ VARMI (2)

10 Nisan 2021, Cumartesi 09:44

Sözü Allah’tan daha güzel kim söyleyebilir? O yarattıklarını daha iyi bilir. İmtihan içinde olduğumuzu bir anlayabilsek ve ölüm bizi yakalayacak gün gelince kefenin cebi yok bir diyebilsek bir kanaatkâr olabilsek ve adımımızı inancımız doğrultusunda samimiyetle bir atabilsek yaşadığımızın anlamını bir anlayabilsek o zaman hayatın tadı ve lezzeti daha farklı olacaktır.

“Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır.” (Ali İmran: 14)

Biz insan olarak genelde toplumdaki zenginlere gıpta etmişizdir. Belki de özenti duyduk ve imrendik onlara. Nasıl kazandılar? Neyle zengin oldular? Haram helal hudutları var mıydı? Gibi soruları yöneltmeden sadece nefsimizin isteği ile özenti ile onlara gıpta ettik. Toplumun genel göstergesi ise nedense hep zengin ve sosyete zümre tabir ettiğimiz insanları örnek gösterme yarışı içerisinde bulunuyorlar. Bunun enli örnekleri tam kapitalizmin uygun koşullar bulduğu onların hayat mektebinde geçmektedir. TV ve medya da ballandıra ballandıra kimin eli kimin cebinde demeden kim kiminle hangi kimlikle yanında yaşıyor demekten imtina edercesine bu hayat tarzını insanlara özendirmekle meşgul. Zannediliyor ki hayat bunların çizdiği çerçeveden ibaret. Hâlbuki bu şekilde değil elbet. Lakin kapitalizm ve seküler yaklaşımın egemen olduğu kesimlerde hayat böyle lanse edilmektedir. Yani inanılır ki onların nezdinde toplumdaki zenginler ekonomik yapıyı güçlendiren canlandıran ve devam ettiren unsurlardır, yine inanırlar ki bunlar sayesinde ancak çağdaş yaşam anlayışı toplumda yer bulur ve renklendirilir.

Oysa şöyle etrafınıza bi bakın ister inandığı gibi yaşasın isterse yaşadığı gibi inansın etrafımızda evimizin arka taraflarında belki de yol üzeri devamlı gelip geçtiğimiz bir sessizler dünyası vardır: Adına da mezarlık diyorlar. Ve onlar orada hep gece yatısı içerisindedir. Hükümdar Harun Reşit kendisine verilen öğütler içerisinde şu sözden oldukça etkilenmiştir.”Sultanım, bunlar onların sarayları, şimdi ise bunlarda onların mezarlarıdır.”

Şu gideni durdursam çekipte eteğinden

Soruversem, haberin var mı öleceğinden?  Diyebilenleri bizde önemsiyoruz elbet. Biz zengin de olsa fakir bir durumu da olsa insanın içinde bulunduğu durumun bir imtihan olduğunu biliyoruz. İşimiz mesleğimiz kazancımız yatımız katımız zengin ve yoksulumuz ideal ve emellerimiz yani bizler hepimiz evet bir insan olarak bu dünya da imtihan için bulunan ve nefesi sayılı olanlar olarak, attığımız adımın ettiğimiz lafın, gittiğimiz yerin, konuştuğumuz kişilerin kısaca yaptığımızı her bir şeyin hesabını vermekle mükellefiz. İnsanlar yaşadıkları çevrenin, yer ve ortamın ve hükümlerin düşünce ve hayallerinin dünyaya olan meyillerinin etkisini kendilerinde bulurlar. Nefsi emare ağır basabilir. Lakin unutmamak gerekir ki asıl hayat ötesidir. Varılacak yer Rabbin huzurudur. Bu münasebetle mümin kâmil manada tefekkür eder hayatını ve sorgular nefsini. Teslim olur yaratanına. Haddini bilir her vesileyle.

İslam hiyerarşik bir düzen manzumesinde haddini bilmedir. Son iki asırdır Müslümanlarda görülen ezilmişlik sindirilmişlik iman zayıflığı gerçek değerlerden soyutlanma eksen kayması ve asıl misyondan uzaklaşma gibi fiiliyatın etkin olduğunu suni çakma meselerle kafamızın karıştırıldığını ve batılı kavramların etkin baskın tavır ve aşağılık kompleksi gibi nedenlerle imitasyon bir hayatın kollarında olduğumuz da biliyoruz. Çağdaş yaşam gibi kaypak bir kavramın yüceltilip onur addedilip prim yaptırıldığını da biliyoruz. Lakin bütün bunlar bizim kul olmamızı engellememelidir. Tabi aklımıza başımıza alarak hareket edersek. İnanan bir insan için hayat nedir? Hayatın gayesi nasıl olmalıdır dersek cevabımız şudur elbet. İslam heva ve hevesinden koparılarak kendi tercih ve iradesiyle Allaha kul olabilmektir. Hayatın gayesi budur.

Hakiki eksen budur. İster zengin ister fakir. Nefsin hükmü yerine Allaha teslimiyet. Nefsi ilah edinmeden Allah’a şirke düşmeden O’(c.c)na teslimiyet. Ve O’nun emri üzere yaşamak. Samimiyet ve dürüstlükle. Dünya malı gelip geçicidir. Tükenir. Allah’ın hazinesi ise asla tükenmez ve ebedidir. Yatırımını yap o zaman. Geçici bir âlem için mi baki olan için mi? Karar ver o zaman. Hangi âlemdesin?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.