Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2447.9
  • BIST
    9918.37
  • BTC
    63898.8$

KALİTE VE ÜNİVERSİTE

06 Nisan 2022, Çarşamba 00:00

TV ekranlarındaki yarışma programlarında matematik mezunu olduğunu söyleyen yarışmacı, matematik soruları karşısında tırsıyor.  

Tarih mezunu, tarih soruları karşısında tırsıyor.

Edebiyat mezunu, edebiyat soruları karşısında tırsıyor.

Mühendislik mezunu, mühendislik mesleğiyle ilgili sorular karşısında tırsıyor.

Tıp mezunu vücutta bulunan herhangi bir organın bulunduğu yer ve işleviyle ilgili sorular karşısında tırsıyor.

Tırsanlar olduğu gibi, cevap  veremeyenler bile var.

Geçenlerde bir TV kanalında tıp öğrencisi yarışmacı “Türkiye’nin 1924 ve 1961 Anayasası’nda Türkiye’nin başkenti  neresi?” sorusuna cevap veremedi.

Aynı soruya seyircilerin yüzde 40’ınında cevap veremediği görüldü.

 Farklı eğitim ve meslek alanlarında sayısız denebilecek kadar örnekler var bu konuda.

 Her üniversite muzunu çalışan aldığı eğitime uygun işlerde başarılı olamıyor. Çalıştıkları iş kollarında verimli olamıyor. Fark koyamıyor, bekleneni veremiyor. Haksızlık olmasın, bu bizde de böyle.  

TÜRKİYE’DE ÜNİVERSİTE

Kalite ve sayı iki önemli sorun her şeyden önce.

Kalite ve üniversite sayısının çokluğu gözden kaçıyor olamaz, önemsenmiyor.

 Farklı maksatlar sebebiyle sık aralıklarla yeni üniversitelerin açıldığı bir ülke, Türkiye

Yeni üniversiteler açılırken, eğitimin kalitesinin bozulduğu biliniyor.

Ne oldu, nasıl oldu da üniversite eğitimi sıradanlaştı?

Konu bu olunca, akla ilk gelen üniversite sayısının çokluğu oluyor.

Sayı, kaliteyi getirmiyor çünkü.

Sayı bilinenin aksine kalitenin önüne geçiyor.

Geçiyor çünkü üniversite sayısının çokluğu nitelikli öğretim elemanı ve altyapı sorununu da  beraberinde getiriyor.

Bir dönemin popüler tabiriyle dağa taşa üniversite açıldı.

Dağa taşa fakülteler, yüksek okullar açıldı.

Lise açar gibi üniversite açıldı.

Bunlar açılırken, kalite düşünülmedi.

Düşünülmediği gibi kaliteyi daha da bozacak olan uygulamalar tercih edildi. Bunun en son ucube örneği mühendislik eğitimi için üniversite sınavlarında, ilk 300 bin öğrenci arasında yer almış olma şartıdır.

Sınavlarda ilk 300 bindeki aday istediği mühendislik fakültesinde okuyabilir. Mühendislik eğitimi bile orta hallice bir öğrencinin tercih etme imkanı bulduğu okullar arasına girdi.

Üniversite sayısının çokluğu kadar, üniversitelerde kontenjan bolluğu da kaliteli eğitimin önünde engel teşkil ediyor.  Kontenjanlar dolmuyor. Bir örnek verecek olursak: Konya Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünün geçen yıl öğrenci kontenjanı 90 iken, 20 öğrenci tercih ederek kayıt yaptırdı. 20 öğrencinin büyük bir kısmı de derslere gelmiyor. Sadece mühendisliklerde değil, bir çok fakülte ve yüksek okulda  öğrenci derslere olması gereken düzeyde devam etmiyor. Birkaç öğrenci ile ders yapan hocalar var. Karşısında hiç öğrenci bulamayan hocalar bile var. Dersliklerde öğrenci bulamayan hocalar dört duvara konuşup çıkıyor. Bu durum üzerinde tavizsiz bir biçimde durulması gereken ciddi bir sorun haline geldi.

Yeri gelmişken  mühendislik fakültelerine önemi gereği ayrı bir paragraf açmak gerekiyor.

Tuhaf ama mühendislik fakültelerinden özellikle kaçış var üniversitelerde.  Konya Teknik Üniversitesi bünyesinde bulunan mühendislik fakültelerinde bilgisayar, elektrik, makine ve endüstri mühendislikleri bölümü haricindeki bölümler fazla tercih edilmiyor. İnşaat mühendisliği bölümüne belirlenen kontenjanın  ¼  oranında tercih yapılmış.

Bu Teknik Üniversite özelinde bir durum değil. Aynı durum Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde de söz konusu. Aksaray, Karaman, Afyon gibi illerde bulunan üniversitelerde de söz konusu. Ülke genelinde İstanbul  Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi dışında kalan bütün üniversitelerde de  söz konusu.  Belki İTÜ ve ODTÜ dan başka birkaç üniversitede daha olmayabilir.

Türkiye’de 131’ devlet, 78’i vakıf olmak üzere 209 üniversite bulunuyor.

Dünyada üniversite sıralamasında da 15. Sıradayız.

Gelişmiş ülkelerde değil ama sayı bizim ülkemizde kaliteyi bozuyor.

Sayı artarken, kalite geriliyor.

 Kaygı duyulmalı.

Kaygı yetmez, çözüm bulunmalı.

Yorumlar

  • yorum avatar
    Mevlüt Mülayim
    06-04-2022 09:06

    Sayın Ali Rıza Bey, biz hep ağacın gelişmiş halini konuşuyor ve neden böyle diye tartışıyoruz. Ağaç o hale gelinceye kadar ne olduğunu esas tartışmamız gerekmez mi? Üniversiteye gelinceye kadar ilkokulda, ortaokulda ve Lisede nerdeyse kalmak yok, atılmak yok mezun et birkaç soruyu da ezberlesin üniversiteye girsin böyle yetişirse ağaç bu günlerde esmekte olan rüzgarlara tabii ki dayanamaz, yıkılır. Her halde köklü çözümler bulmamız gerekiyor. İnşallah birileri bunu yapar. Selamlar, hayırlı Ramazanlar

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.