Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.90
  • ALTIN
    2442.5
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64559.67$

İSRAİL DEVLET TERÖRÜ YAPIYOR (11)

03 Kasım 2020, Salı 09:05

5- Nazizm, Siyonizm ve benzeri ırkçı ideolojiler İs­lâm’ın katiyetle yasakladığı, sahibini dini inançlardan so­yutlayan, insanlıktan ve vicdanî duygulardan uzaklaştıran, Müslümanlar tarafından katiyetle benimsenmemesi gere­ken müfrit nazariyelerdir. Atalarımız: “Bir köpek seni ısı­rırsa, seninde illa onu ısırman gerekmez” demişler. Onlar­dan bazıları kan dökmekten zevk alıyorsa,  vahşice katlet­tikleri sabi ve bebeklerin cansız vücutları başında zafer işareti yapıp, gülerek resim çektirebiliyorsa, bizimde “misliyle mukabele etmemiz” gerekmez. Onlar bizim Pey­gamberimize rahatlıkla sövebiliyorlar, biz aynıyla muka­bele edebilir miyiz? Yani haşa: “biz sizin Peygamberini­zin…” diyebilir miyiz? Bu mümkün mü? İşte onlarla ara­mızdaki fark. Onun için Müslüman iz’anlı ve idrakli olmak mecburiyetinde. Cenâb-ı Allah değil inandıkları kutsallara, onların putlarına bile küfretmeyi yasaklar ve şöyle buyu­rur:

“Allah’tan başkasına tapanlara (ve putlarına) söv­meyin, sonra onlarda bilmeyerek Allah’a söverler”(1)

6-“Ateş düştüğü yeri yakar” demiş atalarımız. Gerçek­ten öyle. Kendimizi o Filistinlilerin yerine koyalım. Aile­sinin tamamı atılan korkunç bombalardan yok olduğunu düşünelim. Yuvalarının tarumar olduğunu, hayvanlarının telef edildiğini, tarlalarının zehirlendiğini, yani hayat hakkı bırakılmadığını, kutsallarının üzerine işendiğini… yani bir insanı dinden-imandan çıkarıp canavarlaşması için ne ge­rekirse yapıldığını düşünelim ve soralım: Bu adam ne ya­par?

Deriz ki; Her şeye rağmen beline bombaları sarıp ma­sum insanların bulunduğu yerde patlatamaz. Öyle yaparsa karşıdakinin yaptığından farklı bir şey olmaz. Bu katliam­ları yapan askerleri elinden gelirse öldürebilir, cezalandı­rabilir, gerekeni yapabilir, bu bir savaştır, hakkıdır. Ama Masum insanları katledemez. Çünkü Cenâb-ı Allah: “Hiç­bir suçlu, başkasının suçunu yüklenmez (başkasının cezasını çekmez)”(2) buyurur. Yani birine kızıp, başka birini cezalandırma İslâm adaletinde olmaz.

Bu yola teşebbüs ve tevessül eden bazı Filistinliler, bazı münferit olaylar neticesi de onların tamamını suçlu görmek ve göstermekte en büyük haksızlık olur. Bugün İsrail kendi vahşetini meşru göstermek için bu yola baş vuruyor. Onlara hiç çıkış yolu bırakmıyor. Küçücük bir hayvana bile hiç çıkış yolu, kaçış imkânı bırakmaz üstüne varırsan, yüzüne atlar. Bir tavuk yavrularını korumak için gözünü kör edebilir. Canı yanan, içi kavrulan, en sevdik­leri katledilen bir gencin, bir mazlumun yaptığını İsrail büyütüp büyütüp kendi devlet terörünün sebebi haline geti­riyor. Atalar ne güzel söylemiş: “Zulm ile abad olanın, sonu berbat olur.” Yine ecdadımız tarihi tecrübelerine binâen: “Küfr ile devlet dura, zulm ile harap ola” demiş­ler. Dolayısıyla İsrail Devletinin akıbeti hiçte iyi olmaya­cak.

7-Adaletin önem ve ehemmiyetini anlatabilmek için ecdadımız, hutbelerde en son “Muhakkak ki Allah, ada­leti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tuta­sınız diye size öğüt verir”(3) ayetini ve mealini okumayı teamül haline getirmişler. Müslüman hatipten en son bu ayeti duysun, aklından, fikrinden, zikrinden çıkarmasın. Sosyal hayattaki işini ve tavrını ona göre belirlesin. Asla ve asla adaletten sapmasın… gibi düşüncelerle.

İntikam duygularıyla, kin ve buğz hisleriyle böyle şey­lerin olabileceğine dikkat çeken Yüce Rabbimiz şöyle bu­yurmuştur:

 “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir top­luma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır.  Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”(4)

8-Cenâb-ı Allah ortak değerlerde buluşulmasına dikkat çeker.  İnsanların aynı kökten geldiklerini, atalarının Âdem Peygamber olduğunu, bazı ayetlerde birçok peygamberin ismini sıralayıp ced’lerin, rehberlerin, elçilerin bunlar ol­duğunu beyan eder.  Yani ortak paydaların çok olduğunu, bu sebeple adaletli olunmasını, dolayısıyla huzur ve barış içinde yaşanmasını emreder ve şöyle buyurur:

“İçlerinden zulmedenler bir yana, ehl-i kitapla an­cak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki; Bize indirilene de, size indirilene de  iman ettik. Bizim Tan­rımızda sizin Tanrınız da birdir ve biz O’na teslim ol­muşuzdur.”(5)

Sözlerimiz A. Rahim Karakoç’un şu ibretli şiiri ile bi­tirelim:

Toptan sarılalım yüce Kur’ana

Çünkü rahmet inmez ayrı durana

Müminler İslam’a karşı vurana

Biraz öfkelenip kafayı taksa

Esir mi olurdu Mescid-i Aksa

 

Bulunmaz mı çare  nedir bu illet

Böyle hayat sürmek ne büyük zillet

Müslüman’ım diyen bu kadar millet

İslam gözü ile kendine baksa

Esir mi olurdu Mescid-i Aksa

 

Saldırıyor kâfir kahpenin dölü

Müslümanlar sanki mezarda ölü

İslam toprakları oldu kan gölü

Akan bütün kanlar Hak için aksa

Esir mi olurdu Mescid-i Aksa

Dipnotlar:

1- En’âm, 6/108.

2- En’âm, 6/164.

3- Nahl 16/90.

4- Mâide, 5/8.

5- Ankebut, 29/46.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.