Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.95
  • ALTIN
    2454.8
  • BIST
    9879.15
  • BTC
    64171.57$

İslâm?ın Eğitim-Öğretime Verdiği Önem (3)

05 Ekim 2017, Perşembe 07:40

Eğitim, yetişkin neslin bir plân ve gayeye göre yetişmekte olan nesillerin gelişmesini sağlamak için yaptığı çalışmalardır. Bu anlamda eğitim “ruhu ve karakteri inşa ediyor, ferde ve millete bütün değerleri öğretiyor” demektir. Bir milletin yaşayış ve düşünüşüne ait bütün değerlerini, tarih içinde nesillerden nesillere geliştirerek aktarmak için yaptığı birçok faaliyet vardır ki, bunun hepsine birden eğitim faaliyeti denilmektedir. Eğitim, nesiller arasındaki anlayış yakınlığını ve âhengini koruyarak tarih boyunca millî şuurun devamını ve gelişmesini hedef alır. Böylece nesiller arasında dayanışmanın ve güç birliğinin ortaya çıkmasına yardımcı olur.

Eğitim, her neslin kendinden sonra gelecek olanlara, o güne kadar ulaşılmış gelişme merhalesini korumak ve yükseltmek niteliğini kazandırmak amacıyla verdiği kültürdür.

Yine eğitim, kuşaktan kuşağa, toplumdan topluma, bireyden bireye sosyal olarak geçen davranışın öğrenilmiş şekillerinden ibâret olan kültürün nakil sürecidir.

Bu bakımdan eğitim, fert açısından, insanın iç dinamizmine yardımcı olmaktadır. Her canlı gibi yaşama mücâdelesi veren insanoğlu, bu mücâdelesinde en büyük desteği eğitimle kazanmaktadır.

Eğitim olmadığı takdirde, çağların biriktirmiş olduğu kültür ve medeniyet mîrası kaybolurdu. Demek oluyor ki toplumun bekâsı ve gelişmesi eğitime bağlıdır. Eğer her nesil, hayat tecrübesini tek başına sürdürmek zorunda kalarak, kendinden önceki nesillerin kültür mîrasına sahip olmasaydı, hiçbir zihnî, sosyal ve teknik gelişmeden söz edilemezdi. Herhalde insanlık bugünkü seviyesinde olamaz, çok ilkel bir hayat sürmek zorunda kalırdı. İnsanlık, kendinden önce yaşamış atalarının bıraktığı yerden devam etmekte, onların her alanda ulaştığı bilgi ve becerileri eğitim yoluyla öğrenmekte, kendisi de bir şeyler ilâve ederek çocuklarına aktarmaktadır.

İşte ilk çağlardan beri devam edip gelen bu eğitim faaliyetleri sonucudur ki, her konuda gelişmeler olmaktadır. Bütün insanlığın medeniyet alanındaki gelişmesi böyle olduğu gibi, her milletin millî bekâsı da buna bağlıdır.

Eğitimde hem bilgi hem de davranış söz konusudur. Eğitimde zihin ve irade birlikte faaliyet göstermek durumundadır. Eğitimde bildiklerini yapabilme gücünü göstermek, içten gelerek benimsemek yerine getirebilme alışkanlığı ya da becerikliliğini kazanmış olmak esastır. Öğretimde ise yalnız bilebilmek esastır. Buna göre öğretim için yalnız zihnî faaliyet yeterli olurken, eğitim için ise bütün ruh ve beden kabiliyetlerinin birlikte uyum içinde faaliyet göstermesi esastır.

Eğitimcilere göre, “öğretimsiz bir eğitim tasarlanmadığı gibi, tersine olarak, eğitmeyen bir öğretim de olmaz.” Eğitim yönü dikkate alınmadan yapılacak bir eğitimle, kişilerin bilgi seviyesi yükseltilebilir, ancak kendisine, topluma, içinde yaşadığı milletin değerlerine severek bağlı olabilir mi? İşte bu konuda her zaman müsbet cevap vermek mümkün olamıyor. Bilgi ile davranış arasında zorunlu bir ilişki olsaydı, her öğrenim gören kimsenin kendine ve toplumuna yararlı bir insan olması gerekirdi. Alkolün zararını iyi bilenlerin hiçbirinin, alkol kullanmaması; dedikodunun haram olduğunu iyi bilenlerin dedi-kodu yapmaması gerekirdi. Bu misalleri çoğaltmak mümkündür. O halde öğretim tek başına yeterli olmamaktadır.  Ancak öğretimle milli eğitim desteklenmelidir.(1)

Nitekim eğitim-öğretim faaliyetlerinin iki yönlü amacı vardır. Bunlardan biri insana sahip olduğu bütün kabiliyetleri ile birlikte gelişebileceği bir ortam sağlamakken diğeri onu, içinde bulunduğu topluma uyum sağlayan, iyi vatandaş olarak yetiştirmektir. Kısacası amaç bir yönü ile insanın kendisine, bir yönü ile de topluma dönüktür. Bunlar birbirini tamamlamak durumundadır.

Konusu insan olması itibâriyle eğitim, insanda istenilen yönde davranış geliştirme faaliyeti veya insanlık idealine uygun insan yetiştirme faaliyetidir. Kendi içinde dengeli, toplum içinde uyumlu ve faydalı olan, arzu edilen insanın yetiştirilmesidir.

Dipnot:

1-Yrd. Doç. Dr. Halis AYHAN; Din Eğitimi ve Öğretimi, D.İ.B. Yayını, Ankara 1988, s. 37-40,48-49.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.