Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2442.9
  • BIST
    9912.8
  • BTC
    64740.76$

İNSANLAR VE YASAKLAR

16 Nisan 2021, Cuma 09:59

Bugün  3.Gün.

Kısmi kapanma günlerini yaşıyoruz.

Baştan söyleyelim:  İçinde bulunduğumuz günler savaştan farklı günler değil. Ne zaman biteceği kestirilemeyen acımasız ve korkunç bir savaşın içindeyiz. Her gün 300 civarında insanımız bu savaşta hayatını kaybediyor. Bir uçak dolusu insanımızı her gün kaybetmeye başladık. Öte yandan hayatını kaybedenler dışında uzun yıllar ve hatta ömür boyu  sağlıklı yaşamaye hasret binlerce, on binlerce insanımız olmaya başladı.

Sağlıklı bir nefese hasret,

Sağlam bir yürüşe hasret,

Sokaklara, topluma, özel hayata ve iş hayatına hasret binlerce, on binlerce insanımızın olduğunu da bilmemiz gerekiyor.

Korona yakasına yapıştığı herkesi öldürmüyor. Sakat  ve sağlıklı bir hayattan mahrum bıraktığı insanların sayısı öldürdüğü insanların sayısından bir hayli fazla.

Son haftalarda koronaya bağlı sebeplerden dolayı  her gün yaklaşık 300 insanımızı kaybediyoruz.

Bunun çok üstünde de hayat boyu sağlıklı yaşama hasret ve muhtaç insan oluyor.

Bir aracın yol da kediye, köpeğe çarptığını görünce yüreği kanayan ve ahh.. çeken vicdanlar, her gün bunca insanımızı kaybetmemiz karşısında ne yapıyor?

Bir trafik kazasında yerde yatan ölüleri, yaralıları görünce yüreği yaralanan ve ağlamaklı olan, ağlayan insanlar, koronodan her gün 300 insanımız hayatını kaybederken ne yapıyor?

Herhangi bir kaza sonrasında taraflar hakkında yorum yapan, sebep arayan, sebep bulan insanlar her gün 300 insanımız ölürken ne düşünüyor?

Sebep ararken, sebep  gösterirken elbette haklılar.

Çünkü  bahsettiğimiz  olayların iki tarafı var.

Kazayı yapanlar da, kazaya sebep olanlar da aynı derecede sorumlu olur çoğunlukla.

Anlayacağınız meydana gelen bir kaza tek taraflı olmaz.

Meydana gelen kazalarda herhangi bir yaralanma ve can kaybı olmasa da kaza tek taraflı olmaz. Yol kötüdür ya da sürücünün ruh hali yola çıkmaya uygun değildir.  Sürücü yorgundur. Daha başka sebeplerden de bahsetmek mümkün.

Türlü türlü sebeplerden dolayı meydana gelen kaza ve olay karşısında düşünüyor ve üzülüyoruz.

Sebep ve sebepler, suçlu ve suçlular arıyoruz.

Maşallahımız var fazla vakit geçirmeden de buluyoruz.

Fertleri ilgilendiren bir takım münferit  olaydan sonra kusur bulmada mahir olan millet, nasıl oluyor da herkesi , her aileyi, her mahalle, her şehri ve ülkeyi ilgilendiren korona felaketi karşısında başka yerlerde kusur arıyor?

Kusur ararken de daha çok kurum ve kuruluşları ve esasında da devleti kusurlu ve sorumlu görebiliyor ve  gösterebiliyor?

Oysa suç da, kabahat de, sorumluluk da iki taraflı bir olgu ve genellikle  kimse masum değil.

Demem o ki:

Bir kazanın, istenmeyen bir olayın nasıl ki iki tarafı ya tarafları varsa üstümüze kabus gibi çöken pandeminin de taraf ve tarafları olduğunu kabul etmek lazım. Kabul etmek yetmez üstümüze düşen sorumlulukları yerine getirmemiz de lazım.

Pandemi karşısında kusur ve sorumluluğu direkt devlet de aramak ne kadar mantıklı olabilir? Sırf son haftalarda değil, ilk günden beri böyle düşünenlerdeniz.

Devletin bu konuda kusur ve sorumlulukları var da, milletin yok mu?

Sonra bu olay ülkemizde neye bu kadar zirve yaptı?

Her gün 300 insanımızı sırf devletin kusur, ihmal ya da hatalar zinciri yüzünden mi kaybediyoruz?

İnsanlar da hiç kusur yok mu?

Vakaların bu kadar artmış olmasında insanların da ihmal ve kusuru yok mu? Sorumsuz davranışlar da bir sebep değil mi?

Aşı temininde zorluk yaşanırken, aşı karşıtlığı yapanlar var.

 Pandemi savaşında en ekin silah olan aşıya karşı çıkmak ve aşılamaya karşı propaganda yapmak neyin nesi Allah aşkına? Ülkemizde böyle bir güruh var ne yazık ki. Yedikleri türlü türlü haltlar mübah ama aşı mübah değil.  Neymiş? Aşı Çin’den, Almanya’dan geliyormuş.Terkibinde şu varmış, bu varmış. Bu anlayışa göre Çin’den ve Almanya’dan ithal edilen her türlü emtiayı kullanmamak gerekmiyor mu? Onlara “Evet” Aşıya “Hayır” öyle mi? Demek ki öyleymiş. Bu arada aşıya karşı zihniyet yaşadığımız şehirde de tesirli olmaya başladı. Bilime güvenmeyeceksek, neye güveneceğiz?

Aşıya karşı insanlar da psikolojik tesir yaratan bir güruh var.

Maskeye karşı bir güruh.

Sosyal mesafeye karşı bir güruh.

Maalesef  böyle  bir kesim var.

Öte yandan ısrarlı bir şekilde yapılan ferdi  hatalar ve yanlışlar var.

14 Nisan’da kismi kapanma ve bu çerçevede de pandemi yasakları başladı.

Sokaklara bakın öncekine göre değişen bir durum var mı?

Kısıtlı ve yasakli saatler de, kurallara uymayanlar var.

Yerel de yeteri kadar takip ve kontröl yapılamıyor. Esasen buna tam anlamıyla yapmakta pek mümkün görünmüyor. İnsanların bilinçli bir şekilde alınan kararlara uyması da gerekiyor. Vakanın ciddiyetini anlaması gerekiyor. Bir insan kendisini koruyamazsa, onu başkası ne kadar koruyabilir? Olaya bir de böyle bakmakta fayda var.

Ülkenin bir çok şehrinde olduğu gibi, şehrimizde de hastaneler dolu. Koronaya yakalanan insanlar hastahanelerde yatmak için yer bulamıyor. Boş bir yatak için günlerce evinde ya da hastanelerin acil servislerinde bekleyen ve bekletilen hastalar var. Artan vakalar karşısında hastaneler ne yapsın? Hastane yöneticileri ne yapsın? Hastanelerin duvarlarını iteleyerek, kakalayarak yeni alanlar açma imkanları olmadığına göre hastalar bekleyecek, beklerken bazıları hayatını kaybedecek.

Pandeminin ekonomi alanında yarattığı tahribatlar da tam bir felaket.

Aylardır kapalı olan on binlerce dükkan var.

Ekmek kapısı dükkanına kilit vurmak zorunda kalan on binlerce se esnaf var. Buna bağlı olarak yeni işsizler ordusu meydana gelmeye başladı.

Ekonomi kötü çünkü, pandemiden dolayı her türlü üretim/alım/satım faaliyeti sınırlı hale geldi.

Sosyal faaliyetler ve sosyal münasebetler durma noktasına geldi.

Pandeminin  daha hangi felaketlere sebep olacağı ve zemin hazırlayacağını öngörmek de mümkün değil. Bu durum karşısında sorumlu aramak yerine, sorumlu davranmak  pandemiyle mücadelede şüphe yok ki tesirli olacaktır.Alınan tedbirlere riayet ve pandemiyi zayıflatacak olan kurallara riayet aşı dışında et tesirli çözüm . Bunu geride kalan bir yıl içinde herkesin öğrenmesi, bilmesi ve uygulaması gerekirdi.

14 Nisan’da yürürlüğe giren kısmi kapanma ve pandemi yasakları yeterli olmayabilir. Can kayıplarının hiç olmadığı sağlıklı bir hayat için milletinde sorumlu davranması gerekiyor. Bu olmadığı takdirde  tam kapanma muhtemelen gündeme gelecektir. Devlet her gün 300  civarında vatandaşının  pandemiden dolayı hayatını kaybetmesine göz yummadığı gibi, ülke ekonomisinin dibe vurmasını da göz yummayacaktır.

Yineleyelim: Pandemi  ortak sorumluluk anlayışının hakim olmasını gerektiren bir felakettir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.