Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2437.8
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64366.97$

İnsana İlişkin Tanımlar (2)

06 Ocak 2022, Perşembe 09:09

8.İslam Ansiklopedisinde İnsan maddesine bakıldığında El- İnsan Arapça “ins” kelimesinden türetilmiştir. "Beşer, insan topluluğu" anlamına gelen ins, daha ziyade insan türünü ifade etmekte olup bu türün erkek veya dişi her ferdine insi/ensi yahut insan denmektedir. Kelimenin aslının "unutmak" manasındaki nesy’den insiyan olduğu da ileri sürülmüştür. Böyle düşünenler İbn Abbas'a nispet edilen, "İnsan ahdini unutması sebebiyle bu ismi almıştır" şeklindeki rivayete dayanırlar. Bu kelime “üns” masdarı ile de ilişkilendirilmiştir. "Alışmak, uyum sağlamak" anlamına gelen “üns” Türkçe'de ünsiyet olarak kullanılmaktadır. Teennüs "insan olmak" manasıma gelirken isti'nas "cana yakın olma, vahşi hayvanın evcilleşmesi" anlamı taşımaktadır. Nitekim enes vahşetin karşıtıdır. Ayrıca insanü'l-ayn tabirinin "göz bebeği" anlamına gelmesi dikkat çekicidir. (Cevherî) Ragıb el-isfahani “ins” kelimesini cinnin, üns kelimesini de "ürkmek" anlamındaki nüfür masdarının karşıtı olarak gösterir. Müellife göre insana bu ismin verilmesi, hemcinsleriyle birlikte uyum halinde yaşayabilmesiyle ilgilidir; insanın "yaratılışı itibariyle sosyal varlık" olarak tanımlanması da bundan ötürüdür. İslam Ansiklopedisi.

9.İnsanı diğer canlılardan, özellikle de hayvanlardan ayırt edilen niteliklerinden biri de irade (seçme) yetisine sahip olmasıdır. Hayvanların her biri tabiatlarının/yaratılışlarının gereği olan hareketi yapar ve yolu izler. İnsana gelince onun belirlenmiş bir tabii zorunluluğu ve izlemek zorunda olduğu bir yönü yoktur. Ona kendi özerk iradesiyle Tanrısal ya da beşeri olsun dünya ve hayat görüşlerini istediği gibi seçme, benimseme ve uygulama serbestisi verilmiştir. 

10.Görüşümüzce, insan sadece var olan bir varlık olmayıp var olmaya devam eden, yani o, hem bir varlık hem bir oluş durumundadır. O, hem varlığının farkında olan, hem yeniden var oluşunu gerçekleştirmeye çalışan hem de yaşadığı çevresine, bazen uyum sağlamaya bazen de onu kendine uyarlamaya çalışarak bütün bu varlık, var oluş, uyum ve değiştirme faaliyetlerini bir arada gerçekleştiren, madde ve mana bütünlüğünü kendi şahsiyet potasında alaşım haline getiren kompleks (karmaşık), komplike (iç içe) ve çatışkan bir sistem bütünlüğü arz eden varlıktır.

Mutlu Olmak Üzerine

Her insan -extrem (şaz) tipler dışında- mutlu olmak ister. Ancak mutluluğun ne olduğu, nasıl mutlu olunacağına ilişkin kafa yorulmamışsa değil mutlu olmak, mutlu olma isteği bile boşlukta kalır. Zannediliyor ki, “bana ait olması gerekenler”e sahip olursam, elde edersem mutlu olurum. Oysa ki mutluluk “kendimizde olanlar”ın keşfedilmesiyle mümkün olabilir. Mutluluk dışardan ithal edilecek bir meta değil, kendi iç şart ve durumlarımız içinde oluşturulacak olan şeydir. Herkes mutlu olmak istiyorsa her insan başkasından kendisi adına fedakarlık istiyor demektir. Dolayısıyla hiç kimse mutsuzluğa neden olan fedakarlık yapmak istemeyeceğine göre, insanların mutlu olma şansları kalmayacak demektir. Feda’yı göze almadan kâr etmek mümkün değildir (feda-kâr)

Bunun yerine herkes başkalarını mutlu etmek için işe başlarsa başkaları için yapılacak fedakarlıklar çoğalacak ve bundan da bazı insanlar, belki de insanların geneli mutlu olabilecekleri bir insani iklim bulabileceklerdir. Başkalarından esirgediğimiz merhamete bir gün biz muhtaç olabileceğimiz gibi başkalarına gösteremediğimiz fedakarlıklara bir gün biz de muhtaç olabiliriz.

Mutluluk; başkalarının ulaşamadığı imkan ve fırsatlara kavuşmak değil, bizim neden olduğumuz düşünce, söz, eylem ve tutumlarımız yüzünden başkalarının, yüzümüze nefret ve kinle ya da arkamızdan garazla bakması, ilenç (lanet) ler okuması değil, rahatlayıp, gülümsemesi, hoşnut olması, takdir ve teşekkür etmesi, yüzümüze ve gıyabımıza hayır ve dualar okuması değil midir? Mutluluğun resmi sanırım bu andır. 

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.