Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2440.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    64025.09$

İMAN - İNANÇ ? İTİKAT

14 Temmuz 2015, Salı 00:00

Din neymiş, iman neymiş, kim bakar safsataya

Fatih’de  kahramanlık denilen palavraya

Osman Gâzi de kimmiş? Kim bakar Mustafa’ya

Selâm Lenin, Stalin, Kosigin ve Mao’ya

Savaştayız yoldaşlar, sol yumruklar havaya ([1])   

 

İman: Kulluk etmek, hayret ve şaşkınlık içinde kal­mak, gö­nül­den bağla­nıp sığınmak, iltica etmek manala­rına gelir. 

Allah: Tapınılan, yüceliğinin karşısında hayrete dü­şülen, gönülden bağla­nılan, sığınılan, bütün övgülere lâyık bu­lunan varlığın adıdır.([2])

İman yok amel var; münafıktır. İman var amel yok; gü­nah­kârdır. Hem iman var, hem de amel var; mümindir, Müslü­man’dır. Hem iman yok, hem amel yok dinsizdir, ateisttir.

İman, inanma duygusu insanda fıtrîdir, yani genlerinde, DNA’larında mevcuttur. Bunun biraz işlenip geliştirilmesi de kişiye ve cemiyete düşmekte­dir. Ateist yani imansız olduklarını söyleyen belki de bir ömür böyle yaşayan insanlar bile, dara geldiklerinde ağızlarından çıkan ilk kelime “Allah” oluyor. Bir deprem anında, bir uçak düşerken, herkesten önce ateist oldu­ğunu iddia eden insanların, Allah Allah diye bağırdıkları görül­müş, müşahede edilmiştir. Bunlardan birçoğu da, ömürlerinin son demlerinde yaratıcısı ile irti­bata geçi­yor ve onun varlığını itiraf ediyor. Fransgaa eski cumhurbaşkanı Mitterand, Ma­reşal Tito([3]) vb. birçok in­san buna örnek teşkil eder.

Atalarımız; “sona kalan, dona kalır” demişler. Bizim inan­cımıza göre, son zamanlarda yani Azrail yakamıza yaptığı demlerde edilen imanın, yapılan tövbenin, güzel şeylerin pek bir kıymeti harbiyesi olmaz. Çünkü korku neti­cesi yapılmıştır. Ni­tekim Firavun Kızıldeniz’den geçerken, deniz kavuşup ölmek üzere iken Allah’a iman etmiş, ama imanı kabul görmemiştir.

Dünyanın en tanınmış ilim adamlarından Albert Einstein şöyle demiştir: “Derin bir imana sahip olmayan gerçek bir bi­lim adamı düşünemiyorum. Bu durum şöyle ifade edilebilir: Dinsiz bir bilime inanmak imkânsızdır”  

İnançlı insan güçlüdür, azimlidir, cesaretlidir, idea­listtir, dünya çapındaki doktorumuz, hemşerimiz Prof. Dr. Mehmet Öz’ünde ifade ettiği gibi, hasta­lıkları bile daha kolay ye­ner, ameliyat olsa daha kolay iyileşir, her yönden metin insandır…

 İmanının salâbeti sayesinde 600 sene İslâm âleminin lider­liğini yapan bir milletin torunlarını hem de Fatih’in fethettiği İstanbul sokaklarında, 253 bin şehidin medfun bulunduğu Ça­nakkale’nin yakınında, Eyüp Sul­tan’ın ve dün­yayı titreten sul­tanlarımızın kulaklarının dibinde girişteki şiiri, 1 Mayıs yürüyü­şünde Taksim Mey­danında, pankartlara yazıp taşıyacak, toplan­tılarda ba­ğıra bağıra söyleyecek duruma getirdiler. Allah mü­sebbip­lerinin lâyığını versin.

Önceleri inançsız olan ve bu konuda yıllarca deneyler ya­pan Harward Tıp Fakülte­sinden Dr. Herbert Benson, neticede şunu itiraf ediyor: “İnsan bedeni ve zihni Allah’a iman etmeye göre        ayar­lanmış ve yaratılmıştır.” ([4]) Ama bu duygu geliştirilip terbiye edilmezse, yukarıdaki şiiri söy­leyen canavarlar or­taya çıkabilir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allah’ın zikri ile huzur bulur”([5])

Koca Ragıp Paşa, Haşmet isimli bir gençte son derece bir nüktedanlık cevheri gördüğü için yanına almış, görev vermiş, elinden tutmuş ve yetiştir­miş. Paşayla araların­daki muziplikler fıkralara konu olmuştur.

Haşmet Paşanın konağında bir hizmetçiye gönlünü kaptırı­yor. İşin farkına varınca Paşa, hizmetçiyi öğretiyor Haşmetin nesi var nesi yok hepsini elinden aldırıyor. En son kızcağız haşmetin imanını ister. Haşmet yeminler, şartlar ederek “vallahi yok, billahi yok” diyormuş. Paşa duyunca “hayrola Haşmet, neyin yok” demiş, Haşmet; “İmanım yok Paşam imanım. Gön­lümü aldı, kal­bimi çaldı, malımı mülkümü neyim varsa aldı, var desem imanımı da alacak, onun için yok diyorum” demiş.([6])

 

Dipnotlar:

1- 1974 yılı 1 Mayıs mitinginde Taksimde taşınan bir bez afişten alınmıştır.

2- İslâm Ansiklopedisi DİB yay. c. 2, s. 471.

3- Yeşilay Dergisi, Ağustos 2002, sayı 825, s. 19.

4- Endinç Doğan, “Kur’an En Büyük Mucize”, Gelenek Yay. Tarihsiz, s. 85.

5- Râ’d Sûresi, 28.

6- İskender Pala, “Güldeste”, Kapı Yay. İst. 2006, s. 42.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.