Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.39
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2431.1
  • BIST
    10068.51
  • BTC
    62832.76$

İlâhî Uyarılarla Kendine Gelmeyenler, Kıyamette Uyanırlar (1)

14 Temmuz 2017, Cuma 07:35

Necm Suresi, batmakta olan yıldıza yemin ederek başlar ve Peygamberimiz’in vahye mülakî olduğu muhteşem anını tasvir eden ayetlerle devam eder. Evet, gökyüzünde yıldızlar batmakta ama insanlığın üzerine hiç batmayacak, kaymayacak ve kaydırmayacak olan Kur’an yıldızı doğmaktadır.

Gök cisimlerin yaratıcı ve sahibi nasıl Yüce Allah ise, onları yaratan ve yöneten nasıl Yüce Rab ise, bu ayetlerin sahibi ve onlara muhatap olan insanların yaratıcısı ve yöneticisi de Yüce Allah’tır. Göklerin yaratıcısı olarak Allah’ı kabul edip, yeryüzündeki hayatın Rabbi olarak O’nu kabul etmemek anlamsızdır ve bu durum insanın kendisiyle çelişkisidir.

Sure, tevhidi işleyen Yüce Allah’ın erişilmez kudretini ve insanlığa sunduğu maddî ve manevî nimetlerini anlatan ayetlerle devam ediyor. Tarih boyunca insanlık Yüce Allah’ın sayısız nimetleri karşısında ya O’na kul olmuş ve böylece dünya ve ahirette kurtuluşa ermiş yahut da o nimetleri görmezden gelmiş şirke, küfre, inkâra ve zulme sapmış, sonunda dünya ve ahirette kaybedenlerden olmuştur.

İşte tüm bunlar anlatıldıktan sonra suremiz yalnızca Yüce Allah’a boyun eğip secde etmemiz ve yalnızca O’na ibadet etmemizi emreden bu secde ayeti ile sona eriyor.

Artık secdeye varın, Allah'a kulluk edin. (Necm, 53/62)

Bu ayetlerden sonra gelen Kamer Suresi Kıyamet saati yaklaştı ayeti ile başlıyor. Sanki şöyle denilmek isteniyor: Bunca hatırlatmalara rağmen kendine gelip Allah’a boyun eğmeyen kişi, artık kıyamet kopunca uyanıp kendine gelir, ancak o gün iş işten geçmiştir.

Necm Suresi, Peygamberimiz’in müşriklere açıkça meydan okuduğu ilk suredir.

Abdullah b. Mesûd, Necm Suresi’nin, içerisinde secde ayeti bulunan ilk inen sure olduğunu söyler. Rivayete göre peygamberliğin 5. yılında ve Ramazan ayında Peygamberimiz, Kâbe’de müşriklerin de bulunduğu bir ortamda sureyi baştan sona okumuş, surenin sonundaki secde emri ile birlikte secdeye kapanmış, onunla beraber Müslümanlar da secdeye varmışlar, surenin ayetlerini dinleyen ve ayetlerden etkilenen müşrikler de secde etmekten kendilerini alamamışlardır.

Hatta müşrik ileri gelenlerinden Ümeyye b. Halef, aşırı kilolu olması hasebiyle secdeye varamamış, ancak secde etmiş olmak için yerden bir avuç toprak alıp yüzüne sürmüştü. (Bkz. Buharî, Sücûdu’l-Kur’ân 1; Müslim, Mesâcid 105)

Daha sonra yaptıklarının farkına varan müşrikler, kendilerini mazur göstermek için Garanik Hadisesi diye bilinen(Bkz. Asım Köksal, İslâm Tarihi, IV, 171-175) bir kısım hikâyeler uydurmak zorunda kalmışlardır. Uydurulan bu hikâyelere göre güya Peygamberimiz, müşrikleri yumuşatmak, aradaki düşmanlığı kaldırmak için onların putlarının adını anmış, hep birlikte secdeye kapanarak da aradaki ayrılık ve anlaşmazlıklar sona ermiştir.

Hâlbuki Kur’an beş yıldır inmekteydi ve bu süre içerisinde inen yirmiden fazla sure içerisinde yer alan pek çok ayette şirke ve putperestliğe karşı çok açık ayetler gelmiş ve peygamberimiz şirke karşı tavrını net olarak ortaya koymuştu.

Sözgelimi Necm Suresi’nden önce, peygamberliğin ikinci yılında inen Kâfirûn suresi ayetleri, müşriklerle herhangi bir uzlaşmanın mümkün olamayacağını açıkça ortaya koymuştu. Zaten Necm Suresi, içerisinde putların adının anıldığı ayetlerde Ey inkârcılar! Şimdi Lat, Uzza ve bundan başka üçüncüleri olan Menat'ın ne olduğunu söyler misiniz? Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın öyle mi? Öyleyse bu haksız bir paylaşma; bunlar sizin ve babalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah onları destekleyen bir delil indirmemiştir. Onlar sadece sanıya ve canlarının istediğine uymaktadırlar. Oysa onlara Rablerinden and olsun ki doğruluk rehberi gelmiştir. (Necm, 53/19-23) buyrularak putların ne kadar saçma ve düzmece şeyler olduğu, müşriklerin bunlara taparak ne kadar zalimce iş yaptıkları açıkça anlatılmıştır.

Bu rivayetlerden de anlaşılacağı gibi surenin ayetleri, son derece etkileyici mahiyettedir. Çünkü ayetler müşrikleri bile harekete geçirmiş, hem dinlemelerini sağlamış, hem de surenin sonunda secdeye varmalarını sağlamıştır. Bu sebeple surenin sonundaki secde emrini layığı ile yerine getirebilmek için sureyi iyi anlamak, sure ile dolup secdeye hazır olmak gerekmektedir.

Zaten Kur’an’ın bu ilk secde ayeti, surenin sonunda yer almıştır. Bunun anlamı şudur. Kur’an okuyucusu, 62 ayetlik Necm Suresi’ni sindirerek okuyacak ve bu ayetlerle dolup coşkulu bir şekilde secdelere kapanacaktır. Zira bu ayetler, puta tapanları bile harekete geçirmiş ve onları secdeye kapanmak zorunda bırakmıştır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.