Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2448.2
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64452.97$

Harf Devrimi, Osmanlıca, Türkçe (4)

26 Ekim 2017, Perşembe 07:20

Bugün ABD de 50 den fazla ırk ve soydan millet yaşar.(1) 380 ayrı dil ve lehçe konuşulur.(2) Ama ABD nin bir tek resmi dili vardır o da İngilizce­dir.

Sultan 2. Abdülhamid, Osmanlı diyârında faaliyet gösteren yabancı okullarda Türkçeyi mecbur koşmuş, Türklerin değil, yabancıların yaptıkları bina ve müesseselere bile yabancı isim vermelerini yasaklamış,(3) kendisi çok akıcı Fransızca konuştuğu halde, gelip giden yabancılarla Türkçenin dı­şında bir lisanla konuşmamıştır.(4)

Yapılan bir araştırmada en iyi 530 otelimizin 500 tanesinin ismi yabancı çıktı. Türkiye’de yayımlanan 100 dergiden 70’inin ismi yabancı. Modern bir caddeye çıkılınca burasının Türk diyârı olduğundan insanın şüphesi uyanıyor bir Avrupa şehrinde gezdiğini zannediyor.

 Dükkân, tezgâh ve iş yerlerinin % 90’dan fazlasında yabancı isim var. AB topluğunun içinde oldukları halde birçok birliktelikleri bulunduğu halde Avrupa’da yabancı bir dilde isim ver­mek, levha asmak en ayıp şey kabul ediliyor ve görmek nâdirattandır. Bel­çika’da bir vatandaşımız “Sultan Kebap” levhalı bir dükkân açıyor, halk “Bu Belçika dilinden değil” diye tepki gösteriyor.(5)

15. Yüzyılın meşhur Türk Şâiri Ali Şir Nevâî (1441-1501) . “Hiç ordum olmadığı halde Çin sınırına kadar bir çok yerleri divanlarım ile fethettim” dermiş. Bütün Türk illerinin birleşmesini ister, bunu da Türkçenin evrensel bir dil olması sayesinde olacağına inanır, arzu edermiş.(6) Ama dilimize ve dini­mize uzanan eller bunu mümkün kılmadığını da bir misalden öğrenelim:

Abdi İpekçiye bir Azerbaycan gezisi esnasında, prezidyum başkanı İskenderov “Dilinizi berbat ettiniz. Her Allah’ın günü yeni bir kelime icat edi­yorsunuz. Ne lüzum var buna? Ben eskiden Türkiye’den gelen bir gazeteyi okuyup anlardım, şimdi hiçbir şey anlamıyorum” diye rahatsızlığını dile ge­tirmiştir.(7)  

İşin en garip tarafı da; Güneş Dil Teorisi safsatasını ortaya atan, Cumhu­riyet aydınlarına yol gösteren, Harf Devriminin temelini atan ve bütün dünya­nın bize gülmesine, bizimle alay etmesine vesile olan, “Öztürkçe” ucubesinin çıkmasına sebep olan kişi Avusturyalı bir Yahûdi’dir.(8) 

İkinci Dünya Savaşı esnasında İngiltere’nin meşhur Başbakanı Çörçil: “Ben çocuklardan ancak anadilini bilmeyenlerin dövülmesine taraftarım” demiştir. Avrupalılar dil konusu üzerinde çok hassaslar. Bugün bir İngiliz genci, asırlarca önce yazılan Şekpir’i, bir Alman genci Goethe’yi rahatlıkla okuyup anlayabiliyor. Ama biz yukarıdaki Profesöründe dile getirdiği gibi, 40-50 sene önce yazılan eserlerimizi anlayamıyoruz ve kaç defa sâdeleştir­meye mecbur kalıyoruz. 

Günümüz târihçilerinden Bernard Lewis: “Batı ülkelerinde bir lise öğ­rencisi, eski metinleri okur ve anlar. Siz Türkler bir harf devrimi yaptınız, eski metinler, kütüphânelerde kaldı.”(9) demiştir.

Men yühün yeshüli’l-hevanü aleyhi

Mâli cürhin bimeyyitin ilâmu

Arap edip ve mütefekkirlerinden Yahya Hakkı Bey, Ali Ulvi Kurucu Be­yinde hazır bulunduğu bir mecliste, yukarıdaki beytin açıklaması esnasında şöyle der: “Bakın bu beyti meşhur Arap Şâirlerinden Mütenebbi bin sene önce yazmış ama biz Araplar bugün rahatlıkla anlayıp izah edebiliyoruz. Ama Türk milleti 50 sene önce yazılanları anlamayacak hale getirildi.”(10)

Sahhaf ve bir tarîkatında şeyhi olan Hacı Muzaffer Ozak; “Harf devri­minden sonra evlerde kitap bulundurmak kobra yılanı bulundurmaktan daha tehlikeli oldu.” demiştir. Gerçekten Almanlar, Japonlar sanayi devrimi yapıp yükselip yücelirken, biz harf devrimi yapmış, evlerinde Arapça ve Osmanlıca kitap değil, dedelerinden kalma bir mektup veya tapu senedi bulunduran kişi­leri yıllarca İstiklal Mahkemelerinde süründürmüş, birçoğunu da ağır cezalara çarptırmışız. 

Mustafa Kemal vefat edince sandukasının içine mânevî kızı eski Osman­lıcayla yazılmış bir kâğıt koymak ister ama Osmanlıca diye koydurmazlar.(11)

Dipnotlar:

1- Yavuz Bülent Bâkiler, “Sözün Doğrusu-1”, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst. 2006, s. 37.

2 - Cengiz Özakıncı, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını Bütün Dünya Dergisi 2014/01, s.13.

3 - Mustafa Armağan, “Osmanlının Kayıp Atlası”, Da Yay. 2005, İst. s. 226.

4 - Mrs. Max Müller, “İstanbul’dan Mektuplar” Tercülan 1001 Temel Eser, İst. 1978, s. 47.

5- Yavuz Bülent Bâkiler, “Sözün Doğrusu-2”, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst. 2006, s. 101. 

6 - İskender Pala, “Efsane Güzeller”, Kapı Yay. İst. 2004, s. 72.

7 - İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-4”, Albatros Yay. İst. 2004, s. 144.

8 - Yavuz Bülent Bâkıler, “Gidenlerin Ardından”,Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst.2006, s.121,190.

9 - Balıkhane Nâzırı Ali Rıza Bey, “Bir Zamanlar İstanbul”, Tercüman 1001 Temel Eser, Hazırlayan Niyazi Ahmed Banoğlu, s. 8.

10- Ali Ulvi Kurucu, “Gecelerin Gündüzü”, Marifet Yay. Yayına Hazırlayan M. Ertuğrul Düzdağ, 4. Baskı, İst. 2002, s. 230. 

11- A. Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-1”, TDV Yay, Ankara 2005, c, 1, s. 411.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.