Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.47
  • EURO
    34.84
  • ALTIN
    2440.5
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63941.69$

HADSİZİN NE İŞİ VAR KÂBE’DE

20 Şubat 2019, Çarşamba 08:59

TV’de gördüğümüzde birden üzerimizden kaynar suların döküldüğünü hissettim. Sizlerde hissetmişsinizdir eminim. Bir hadsizin ukala tavırlarıyla etrafındaki köpekleriyle birlikte Kâbe’nin üzerinde görülmesi tüm İslam dünyasında infial oluşturdu. Medyaya düşen görüntüler inanın ahlaksız ve katil vasıflı birisinin ancak bu kadar densizleşebileceğine verilebilecek bir örnekti. İngiliz ve Amerikan şeytanlarının koltuklarına takılmakla ayakta kalmalarını kendi güçlerine dayanan bir umde olarak gören bu satılmış beyinsiz uşaklar güruhu şu anda bulundukları topraklarda İslam dünyasına muhalif her ne hareket varsa gerine gerine çekinmeden efendilerine uşaklık aşkı içerisinde yerine getirmektedirler. Özellikle şu anki Kralın eli kanlı oğlu Selman denilen hadsizin tek başına kalması için yaptığı mafyavari muhaliflerini yok etme savaşı sonunda tek başına kalan görüntüsü ve gücünü iyiden iyiye hissettiren davranışları ve dünya kamuoyunu meşgul eden tutumları ile sözde kendi ülkesinde rejimi yumuşatma çabaları ile halkın gönlünü kazanması oyunları sadece babasından sonra geçeceği tahta bir adım daha yaklaşmaktan başka bir şey değildir.

Bozuk ve sapkın bir fırkanın mensubu olan bu hadsizin son derece kendinden emin davranışları emir aldığı batılı efendilerinden olsa gerek. Zaten onlarda bu gerçeği inkâr etmiyorlar. Biz arkanızda olmasak siz bir haftada çöker ve ülkenizde farsça konuşulur diyerek bir nevi kendilerine göndermede bulunan efendilerine karşı son derece itaatkâr davranan bu Suudi mensupları sadece kendi tahtlarını ve ailelerini düşünür olmuşlar İslam dünyasının sorunlarıyla ilgili pek alakaları yoktur zaten. Devletin gelirlerini yani milyar dolarları ABD’ye peşkeş çeken korku paranoyakları etraflarında kendilerine muhalif bırakmayan bu korkak sürü mensupları aslında İslam dünyasının liderliğine talip olduklarını bilvesile düşünüyorlar. Lakin, sapkın görüşlerinin prim yapmayacağını da bilmekteler. Kendilerine telkin edilen İslam ve Osmanlı düşmanlığı bu ucubeleri tamamen kin deryasına dönüştürdüğünden atalarımızdan kalan eserleri yok etmek için israilvari entrikalara bürünmüşler bu kisvenin altında asrısaadet dönemindeki yüce şahsiyetlere dahi saldırmaktan geri durmamışlardır.

Yavuz Sultan Selim kendisine “Hakimül Haremeyn” dediklerinde bunu reddederek “Hadimül Haremeyn”diyerek kutsal beldenin hadimi/hizmetçisi olduğunu söylemiştir. Osmanlı bu ecdat yadigârı toprakları o kadar çok hürmet ve tazimde bulunmuş ki; bu kutsal topraklara her daim Sürre Alayları düzenlemiş ve en zor zamanlarında bile bundan vazgeçmemiştir. Aslında bu Suudi ailesinin bağlı olduğu Vehhâbîlik hareketi gerek Osmanlı İslâm devletine ve gerekse Hilafet-i İslâm iyeye karşı her halükarda tuğyan ve isyan etmişlerdir.

Peki, Vehhâbîlerin Osmanlılar gibi bir fütuhatları var mıdır?

Bu Vahhâbî sürüsünü, en baştan beri İngiliz ve tüm batıl itikat mensupları desteklemişler ve el’anda desteklenmektedirler.

Yine söylüyorum bugün ABD ayakta duruyorsa Vehhâbîlerin ABD bankalarında sakladıkları bir trilyon dolarla durmaktadır. Ya da diğer bir deyişle Suudi Krallığı ayakta duruyorsa bunu da ABD gücüne ve teknolojisine borçludurlar.

Tarih boyunca Fahri-i Kâinat Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimize en büyük saygıyı Osmanlı sultanları, Osmanlı devlet ricali, Osmanlı Müslümanları göstermiştir.

Ama bu Suudi ailesi mensuplarının “Resûlullah’ın kubbesini yıkacağız, nâşını kabrinden alıp başka yere gömeceğiz, toprağını da düzleyeceğiz gibi hezeyanlara bürünmeleri onların Peygamber-i Zişan efendimize asla hürmetlerinin olmadığını gösterir. Tarih boyunca dört halife devrinden sonra Tevhit Sancağını en fazla yüceltmiş, en fazla fetihlerde bulunmuş ve ilayı kelimetullah uğruna mücadele vermiş Osmanlı değil midir ki? Lakin Osmanlıyı yıkan İngilizlerin kuklası olan ve destek gören Suudiler ise hep Osmanlıya ve eserlerine düşman olmuşlardır. Osmanlının mirasını üstlenen Türkiye’ye yani devletimize düşmandırlar. Şu körfezdeki kötü İngiliz kuklası BAE bile haline bakmadan bize düşman, İngiliz’e ve ecnebiye dostturlar.

Cemal Kaşıkçı katilliği ile şimşekleri üzerine çeken bu çakal ve taifesi bu kutsal mekânda görünerek arınma psikozuna mı girdiler acaba?

Kendi halkı üzerinde korku oluşturan ve baskı kuran bu terbiye yoksunu müptezel ve katil ekibi sarsılan kariyerlerini düzeltme sendromundan kurtulmak için kim akıl verdiyse bu seferde Kâbe üzerinde göründüler.

Bu ailenin gizli işleri Müslümanlardan ziyade gâvura yanaşmaları İslam ümmetine olan ihanetleri pek tabidir ki unutulacak cinsten değillerdir. Onların ihanetlerini açığa çıkarmaya çalışan her kim varsa onlar tarafından düşman bellenmiştir.

Bundan dolayı yönetimde evinde terör estiren müptezeller dışarıda efendilerine kuyruk sallamakta. Kâbe’nin duvarına çıkması onun katilliğini elbet temizlemez. O ancak islamın kısasa kısas hükmü ile temizlenir. Onların Kutsal beldelerimizi işgaline son verilmediği müddetçe bu züppe taifesi şımarıklığına devam edeceklerdir. İsteriz ki bu mide bulandıran görüntüler İslam dünyasında onlara duyulan öfkeyi kabartır ve ümmet olmanın bilincine erişmeyi başarırlar.

Medyaya servis edilen görüntülerle sağa sola emirler yağdıran bu herze,  İslama ve Müslümanlara karşı ihanetini çekinmeden sergileyerek bir kez daha belasını istemiştir.

Sözümü İhsan Süreyya Sırma’nın şu sözüyle bitirmek istiyorum çünkü konuyla bağlanacak en güzel ve en tespitli cümle diye düşünüyorum.

“ Bizler Müslüman olduğumuza göre lâ diyelim insanları köleleştiren Amerika’ya ve onun menfaatleri doğrultusunda milletlerini feda eden kukla rejimlerin değişmez sistemlerine! Onlara lâ diyelim ki, sömürü kanseri büzülsün ve de lâ’ lar çoğaldıkça yok olsun. Çünkü Allah bize şöyle vaat ediyor.

”Zulmetmiş olanlar, nasıl bir inkılâpla yıkılacaklarını göreceklerdir.” Şuara 227.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.