Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.51
  • EURO
    34.89
  • ALTIN
    2444.9
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63657$

Gönlümdeki Vaatler

18 Ocak 2023, Çarşamba 00:15

Seçim dönemleri vatandaşa vaat dönemleridir. Gerçi bu seçim dönemi sadece vaat değil belki de normal şartlarda gerçekleşmesi çok da mümkün olmayan hatta vaadin bile söz konusu olmadığı  uygulamaların iktidar tarafından gerçekleştiği dönem olarak tarihe geçecek. KYK, EYT; bunlar muhalefetin dile getirdiği dönemde çok da gerçekleşmesi öngörülmeyen uygulamalardı bence.

Tarihe geçmiş, seçim kazandırmış seçim vaatleri de var aklımda tutulmayan vaatlerde. Demokrat Parti’nin “yeter, söz milletindir” vaadi çok partili dönemin en dikkat çekici vaadi bence. Erdal İnönü’nün “5 yıl daha limon gibi sıkılmaya var mısınız?” vaadi hatırımda. “İki anahtar” vaat edip tekini zor kurtardığımız dönemler de oldu, hatta bu dönemde Vehbi Koç ve Sakıp Sabancı’nın Demirel’den olağanüstü hal ilan edip ekonomiye el koymasını istemişlikleri vardır; “seçimden önce zam yapacak kadar enayi olmadığını” söyleyenler de oldu; seçim kazanmak için üreticiye ”onlar ne verirse 5 lira fazlasını vaat eden de” her gittiği yerde il sözü veren de gördük. Gerçi il sözü alan ilçelerden Siverek’lilerin  vaadini yerine getirmediği için Cumhurbaşkanı Demirel dahil 13 politikacı hakkında tazminat davası açmışlığı da vardır.  Sayıştay denetimlerinin yaygınlaştırılacağı ve İhale Yasası hakkındaki düzenleme mevcut hükümetimizin vaatleri arasındaydı.

Efendim demokrasi..Tarih boyu muhalefetlerin hep yetersiz , iktidarların hep fazlasıyla yeterli bulduğu bir konudur. Seçim kazanmış her lider “tek adam” suçlamasına, hemen her yönetim “faşizan yönetim” eleştirisine maruz kalmıştır. Atatürk’ün Cumhurbaşkanı iken hükümet işlerine karışması, İnönü-Demirel-Ecevit- Özal hep bu eleştiriye maruz kalmışlardır. Hatta partilerde genel başkanlığa aday olanlar veya olmayı düşünenler de Genel başkanlarına benzer eleştiriler de getirmişlerdir. Aslında ülke hatta belki de dünya siyaseti liderler etrafında şekillenir. O nedenle bence bizim ülkemizde hemen her yetkili tek adamdır. Demokrasi vaatleri havada uçuşur seçim dönemlerinde. Hatta demokrasinin maalesef dış ortaklarla koordineli getirileceği söylemleri de dolaşır. Ben seçim döneminde bu alandaki vaatlerin de artarak duyulacağını düşünüyorum ama benim duymak istediğim gönlümün demokrasi vaatleri başka, onları paylaşmak istiyorum hoşgörünüzle;

Parti içi demokrasi olmazsa olmaz. Mumun dibine ışık vermemesi gibi içeride demokrasi yoksa dışarıda aramak komik. Mesela ben seçimde milletvekili adaylarının belirlenme yöntemini merak ediyorum. Ön seçimle delegelerin tayin ettikleri mi aday olacak yoksa sonucunu bilmediğimiz teamül yoklamaları veya Genel Başkanın belirledikleri mi? Meselâ kendi ilinde seçilememiş bir sayın vekili bir sabah uyandığımızda  adayımız olarak görecek miyiz veya seçim döneminde dahi kente gelmeyen bir başka ilden bir sayın aday önümüze konulup garanti yerden seçilecek mi? Gönlüm elbette kentimin vekillerini kentlimin belirlemesi. Demokrasinin olmazsa olmazlarından biri değil midir eşitlik? Ben bu konuda vaat duymak istiyorum. Sayın Vekillerimiz her şeyin en iyisine lâyık yanlış anlaşılmasın ancak vekil asilden daha fazla hakka sahip olmaz başka hiçbir alanda. Sn. Vekillerimiz  hem emekli hem vekil maaşı alabilirler hatta Meclisimizde Ana Muhalefet Partisi liderimiz de dahil çoğunluk bu durumda. Yani bir anlamda çok eleştirilen çoklu maaş hemen her vekilimiz için söz konusu. Asilde bu hak yok ama. Asil devletten emekli ise devlete çalışmaya döndüğünde tüm emekli maaş hakkından feragat etmek zorunda. Sayın vekillerimizin bu ayrıcalığı defalarca veto edilmiş, üst yargıdan dönmüş ancak en son 1995 yılında “yaş sınırı olmaksızın milletvekillerine çifte maaşlı emeklilik hakkı tanıyan ve daha önce veto edilen yasa” Cumhurbaşkanı Demirel tarafından 18 Nisan tarihinde onaylanmış. Bir diğer beklediğim vaat Sağlık Uygulama Tebliği. Burada da asil ve vekil farklı haklara sahip. İlaç katılım paylarından, hastane tedavi farklarına, gözlük bedellerinden devletin ödediği implant sayılarına kadar vekilin imtiyazları mevcut. Bu konuda eşitlik vaadi  gönlümden geçiyor.  Danışman sayılarında kısıtlama konusu. Madem tasarruf gerek, yeterli sayıda, konunun uzmanlarınca ve makul ücretle danışman olmalı. Bu konuda belirleme gerek düşüncesindeyim. O çok tartışılan makam araçları konusuna rahmetli Adnan Kahveci’den beri el atan olmadı hatırladığım kadarıyla. İster satın alma, ister kiralama ister tahsis olsun bu konu kesinlikle sadece araç özelikleri değil kilometre ve motor hacmine göre makam belirlenerek düzenlenmeli. Yönetim Kurulu Üyelikleri konusunda  muhalefetin vaadi olacak mı acaba? Konunun uzmanları mı atanacak eski partililer mi devam edecek? İş Bankası Yönetim Kurulu muhalefet üyesi Sn. Karayalçın olduğuna göre muhalefetin de farklı düşünmediğini öngörmek mümkün. Demokrasi saydamlık gerektirir. Sayıştay Raporları açıklanıyor, ilgili kurum yetkilileri meselâ Belediye Başkanları bu raporlar doğrultusunda vatandaşa açıklama yapmak gereği bile duymuyorlar. İhalesiz verilen işler sadece iktidarın değil muhalefetin de sık uyguladığı bir yöntem. Bu konuda vaat duyacak mıyım acaba?  Muhalefet belediyelerinde konuşmacı üyenin mikrofonunun kapatıldığı, dışarı çıkarıldığı görüntüleri zaman  zaman TV’ de gördüğümüz görüntüler. Hak ettiklerini düşünen de çıkabilir belki ama bunlar da tam demokrasi deniliyorsa olmaması gereken  tahammülsüzlükler bence. Genel yönetimde de yerel yönetimde de hoşgörü hakim kılınmalı. Siyasi fair-play iktidarın önderliğinde yaygınlaştırılmalı. Siyasi Etik Yasası hep dillendirilir ancak bir türlü gerçekleştirilmez. Vaat edilmeli. Parti kapatmak demokraside olmazmış. Bence olmalı hiç kimsenin ülkenin temeline dinamit koyma hakkı yoktur Dünya’nın hiçbir ülkesinde. Dokunulmazlıklar siyasi düşünceye göre değil belirli kurallara göre değerlendirilmeli. Parti içi demokrasi diyoruz ya parti ihraçları genel kurallara göre değil tartışılan kişinin siyasi durumu hatta liderin canının istediğine uygulanmakta. Bu konuda da vaat umuyorum. Ülkeme yapılan saldırı Hükümete değil hepimize yapılmaktadır. Ortak Meclis refleksi beklemenin hakkımız olduğunu düşünüyorum. Gerçi İsveç’te çirkin saldırı muhalefet partilerimce kınandı ancak bu davranış  devam etmeli. Dış politikada mesela sözde müttefikimizin düşmanca tutumuna bir eleştiri bir vaat de umudum arasında. Hükümetler gelir geçer ancak devletimize karşı yapılan düşmanlıklar tarih boyunca görülmüştür  ki sürebilmektedir. Dış politikaya yönelik  vaatler  de umutlarım arasında. Unutmayalım bu ülke Birleşmiş Milletler  uçak vermeyince Demirel’in Saraybosna gezisinin bir kez daha ertelendiğine, Split’te bekleyen Demirel’in “ biz de kendi uçağımızla gideriz sözüne rağmen Birleşmiş Milletler’in  buna da izin vermemesine tanık oldu.

Tüm konularda örnek ve önder, müreffeh bir ülke diliyorum. Seçimler güzel bir dönem olsun. Vaatler gerçek olsun. Ülkemde huzursuzluk bekleyen, organizasyon peşinde koşanlar hüsran bulsun. Bu ülke bizim. (Yazımın bir bölümünde YKY Türkiye Ansiklopedisi’nden tanıtım amaçlı yararlandım)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.