Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.99
  • ALTIN
    2461.1
  • BIST
    9886.72
  • BTC
    64422.64$

FAYDA VARSA VEFA..YANLIŞ

18 Aralık 2020, Cuma 08:30

Vefa, anlamlı ve bir o kadar da kulağa hoş gelen bir söz.

Vefanın içinde sevgi, bağlılık,dostluk ve minnetterlık var.. Birisinden gördüğümüz bir iyilik ve yardım karşısında, minnettarlık var. “Minnettarım.. Minnettar kalacağım” gibi.

Bir birine yakın olan ve bir şekilde faydalanan insanlar arasında, vefa önemli.

Öte yandan bir bir de geçmişe, tarihe, tarihi şahsiyetlere, emanetlere ve şehirlere vefa var ki, şüphesiz bunlar da çok önemli.. Bu önemli değerler gösterilen vefa nisbetinde ya yaşıyor ya da yitip gidiyor. Yine İçtiğimiz ve temizlendiğimiz suya, ayaklarımızı bastığımız toprağa da vefa borcumuz var. Daha geniş çerçevede hayatta kullandığımız, faydalandığımız canlı, cansız her varlığa vefa borcumuz var.

Velhasl vefa, faydalandığımız değerlere ve birlikte hareket ettiğimiz insanlara karşı bir borçtur. İnsani vasıftır. Erdemliliktir.

İnsanlara bakalım..

Yazık ki, insan, elinde bir takım güç yani imkan ve yetki  olduğu sürece vefa ve saygı görüyor. Sonra? Sonrası yok.. “Sen sağ, ben selamet”

Makamdan fayda,

Nüfuslu insandan fayda,

Şan ve şöhretten fayda,

İmkanı olandan fayda.

Faydalanma bitti mi, vefa da genellikle bir el bile sallamadan geçip gidiyor insanın yanından.

Bakın biz yaşadığımız şehri tanımlanırken en başta “Konya vefanın şehri” sözüne, hayatımızın hiç bir döneminde inanmadık. Hatta gülüp geçtik de.. Neye vefa,kime vefa gösteriyoruz? Yok böyle bir şey. Böyle bir anlayış olmadığına dair bir sürü somut örnek var ortada.

Bireyler arasındaki vefa anlayışını yazdık ama yineleyelim işin o tarafında; fayda varsa, vefa da var.

Yaşadığımız şehre geçmişte hizmet eden insanlara bugün gösterilen vefaya bakalım bir de. Bir dönem iltifat ettiğimiz, yakınlık gösterdiğimiz, çevresinde dolaştığımız o insanlara bugün birey ve toplum olarak ne kadar vefa duyuyoruz?

“Konya vefanın şehri” (!)

1950’den sonra başlayan çok partili  dönemde, tek başına bakan gibi çalışan ve şehre hizmet eden milletvekillerimiz ,bakanlarımız, belediye başkanlarımız oldu. İlk aklımıza gelenleri yazalım:  Türk tarım sektöründe modern tarımcılığın ve tohumculuğun mimarı Bahri Dağdaş adında bir milletvekili vardı.. Bir dönem adı  fikir babası olduğu yerli buğday tohumu çeşitlerini üretme istasyonuna verilmişti..  Son yıllarda onun adının verildiği binlerce dönüm alan budanmaya başladı.. Türkiye’de yerli ve milli tohum üretme hikayemizi başlatan Bahri Dağdaş ve kurduğu tohum üretme istasyonu sizlere ömür. Sonra Bahri Dağdaş adı üniversitelerden birisinin Ziraat Fakültesi’ne verilebilirdi.. Gerek görmedik  çünkü  adam artık yok ve üstelik hayatta da değil.

Sonra adı Faruk Sükan olan efsane bir içişleri bakanı vardı.. Döneminde illegal örgütlere göz açtırmamış ve nefes aldırmamıştı. Başkentte  büyük bir sol eylemden sonra Meclis’te milletvekillerinin üst araması yapılmış ve bakan Sükan, CHP Genel Başkanı olan İsmet İnönü’nün üst aramasını bizzat yapmıştı.. Polis teşkilatında  yenilikler de yaptı. “Toplum Polisi” ni kurdu. Başka önemli hizmetleri de yaptı.  Adı, Konya’da bir Doğum Hastanesi’ne verilmişti.. Gerçi  şimdi o hastanede yok, Sükan’ın adı da yok. Oysa adı Konya’da ya da bakanlık bünyesinde bir kuruma verilerek, yaşatılabilirdi.

Bir örnek daha..Dr.Vefa Tanır vardı.. Tam yedi dönem Konya Milletvekilliği yaptı. Çeşitli bakanlıklarda bulundu.. Şöhretliydi.. Aktif siyaset yaptığı dönemde adını bilmeyen Konyalı yoktu. Şehir merkezinde Vefa, kırsalda da “Mefa”ydı adı.. Konya’dan, Ankara’ya  herhangi bir iş için giden insanların kim olduğuna, hangi partiden, hangi vakıftan,  hangi dernekten olduğuna bakmadan önüne düşer ve işini yapardı. Ankara’da kalıp da parası olmayanların otelde kalmasını sağlar, otel paralarını bizzat cebinden öderdi.. Çok da hizmet etti Konya’ya.. Ama onun adı herhangi bir kurumda yok.. Hayatta olan Vefa beye, vefa yok..Arayan, soran yok.

Bir başka isim..

1983’de ANAP’ın iktidar olmasıyla birlikte, Konya ve Türk siyaseti bir Mehmet Keçeciler kazandı.  ANAP’ın iktidar olduğu yıllarda , Konya’nın devletten aldığı her hizmette onun imzası var.. Sulama projeleri, barajlar, hastaneler, üniversite, kampüs yerleşkesi, çok sayıda yeni fakülte ve yüksek okul, doğalgal, 2. Organize Sanayi ve Selçuk Üniversitesi bünyesinde kurulan 2. Tıp Fakültesi, Maliye Sarayı  başta olmak üzere yeni kamu binaları onun  çok özel gayretleri ile bu şehre kazandırıldı.

Keçeciler’in adını bir vefa örneği olarak bir yere verebildik mi?

Hayır..! Vermediğimiz gibi ne yaptığını da sorduk ve sorguladık..

Son dört yıldır da  Keçeciler ciddi şekilde rahatsız.. Konya’dan arayana var mı, bir kaç özel yakını dışında arayan  olmadığı gibi, geçmiş olsun  dilek ve temennisinde bulunanların sayısı da yok denecek kadar az.  Oysa  aktif siyaset yaptığı dönemlerde farklı siyasi görüşe sahip insanların kendisini aradığını ve yardım talebinde bulunduğunu herkes biliyor.

Haksızlık etmeyelim.. Siyasi cenahtan Mehmet Keçeciler’i ara sıra ziyaret eden, telefonla hal hatır soran Ak Partili milletvekekilleri  oluyor. Onların en başında da milletvekili Orhan Erdem bey geliyor.

Konya hizmetleri ve eserleri olanlara vefasızlık gösterirken, kime vefa gösteriyor?

Görebildiğimiz tek istisna bugüne kadar Erbakan oldu..

Merhum Prof.Dr. Necmettin Erbakan’a her nedense belli bir kesim vefa da kusur etmedi, etmiyor.

Rahmetlinin hizmetleri var mı? Varmış...

Adı yaşasın diye, 2. Devlet Üniversitesine verildi.

Böylece siyasetçilerin hizmetlerinin illa ki elle tutulabilir ve gözle görülebilir olmasını yani somut değil, soyut olabileceğini de öğrenmiş olduk.

Vefa demişken geçmişten günümüze, belediye başkanlarına da bakmak lazım.

Öyle ya büyük ve önemli hizmetler yapan  belediye başkanları  oldu şehrimizde.

Modern şehirciliğin mimarı Ahmet Hilmi Nalçacıgil’i, hafızalardan uzaklaştırmak doğru olabilir mi? Neyse ki merhumun adı şimdilik de olsa büyük bir cadde de yaşatılıyor.

Ondan sonra belediye başkanı olan Yılmaz Kulluk unutuldu.

Konya’ya travmayı getirmek suretiyle toplu taşıma alanında şehre çağ atlatan, öte yandan şehirde büyük kanalizasyon  hizmetini hayata geçiren Ahmet Öksüz’ün adı bir yerde yok. Kendisini hatırlayan da yok. “Konya vefanın şehri” öyle mi?  Söz güzel lakin icraat yok. Vefanın hayali ile de  teselli bulmuyor gönüller. Kaldı ki vefayı hayal edemez bile olduk.

Belediye başkanlarına vefadan söz ederken, Tahir Akyürek’ten söz etmememek mümkün mü? Tahir bey üç dönem belediye başkanlığı yaptı.. Başkan olarak kimseyi kırmadı, ötekileştirmedi.. Herkese eşit mesafede oldu. Yolsuzluk, hırsızlık yapmadı.. Ticaret yapmadı.. Saklı, gizli işi olmadı. Belediyeyi sükunetle  ve huzur içinde yönetti.. Öte yandan büyük ve kalıcı hizmetler yaptı. Yeni yollar, meydanlar açtı.. Çok sayıda alt geçit ve üst geçitler yaparak şehir trafiğini rahatlatmaya çalıştı.. Toplu ulaşımda yeni ve öncekilere göre çok medern tramvay setleri aldı. Çok sayıda yeni otobüs  aldı.. Bisiklet yolları yaptı.. METRO’yu devletin aklına koyan başkan oldu. Yeni stad yaptı. Kongre merkezi yaptı. Üniversitelerin altyapı ihtiyaçlarını büyük oranda karşıladı.. Şehri dış dünyaya açtı.. Şehri fiziki manada genişletti. Devletin yapmayı düşündüğü hizmetlerin takipçisi oldu.. Böyle bir insan vefayı hak etmiyor mu? Böyle bir insana  şehrin  ve  elinden tutuğu insanların vefa göstermesi gerekmiyor mu?

Fayda bitti, vefa da bitti gibi bir anlayış var ki, çok yanlış.

Vefa,karakterdir..

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.