Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.55
  • EURO
    35.04
  • ALTIN
    2437.7
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64582.95$

Endülüs Döneminde İlim Âlim (5)

24 Temmuz 2020, Cuma 08:51

Mıchel Balivet’in yazdığına göre; Haçlıların Kudüsü almalarına şahit olan Khoniates isimli Bizanslı bir kronikçi, kendi dindaşlarına karşı şöyle serzenişte bulunur:“Haçı omuzlarında taşıyan sizler, Hristiyan ülkeleri yakıp yıkıyor­sunuz. Haçla birlikte Haçı yok edi­yorsunuz. Müslümanlar Kudüs’ü aldıklarında böyle davranmadılar. Halka gönül yüceliği gösterip, insanca davrandılar. Hristiyan ka­dınlara tecavüz etme­diler. Hristiyan mezarlarını bozmadılar. Düşük bir kurtuluş parası karşılığında herkesin özgürlüğünü kazanmasına izin verdiler. Kendilerininkinden farklı bir dinde olan insanlara karşı ne kılıç ne ateş kullandılar, ne zulüm ettiler ne de aşırı vergi aldılar. Oysa Latinler, Tanrı adına Haçlı Seferi’ne çıkan ve dinimizi paylaşan Hristiyanlar,bunun tam aksi davrandılar.”, “öyle bir zu­lüm uygulanmış ve o kadar çok Müslüman kadın esir edilmiş ki; 4 tane Müslüman kadın bir dinara alınıp satılmış­tır.”(1)

Endülüs’ün Müslümanlar tarafından alınışını H. Peres: “Hiçbir galip halk mağlup halka Endülüslüler kadar hoşgörülü davranma­mıştır.”(2) Sözüyle değerlendirirken, Haçlılar geri alınca, Müslüman­lara akla hayâle gelmeyen vah­şetleri uygulamışlardır. Haçlıların kendi yazdıkları kitaplardan misaller çok ama kitâbımızın konusu Endülüs târihi değil, Endülüs Medeniyeti olduğu için, detaya girmiyorum. sâdece şu değerlendirmeyi arz edeyim:

Prof. Dr. Mustafa Hâlidi, Misyonerlerle ilgili eserinde şöyle yazı­yor: “Batı bugün İsrail’e Filistinli Müslümanlara yaptık­larından dolayı hiç bir şey demiyor ve yapmıyor. Çünkü onun ruh derinlikle­rinde de aynı sadistlik vardır. Zira bugün İsrail’in yaptı­ğını onlar geçmişte Endülüs Müslümanlarına fazlasıyla yaptılar.”(3)

Endülüs’ün son dönemlerinde, Fitne fücur cadı kazanı gibi kay­namıştır. Siyâsî ve mâlî hırslar hudut tanımamış, dînî ve itikâdî de­ğer­ler yok duru­muna düşmüştür. İlim ve irfân sıfıra müncer olmuş, o dünyâya nam, şan ve­ren Endülüs âlimleri; İbni Heysem (965-1039), İbni Rüşd (1126-1198), İbni Bacce (1077-1138), İbni Tufeyl(1106-1186), İbni Haldun (1332-1406), İbni Arabî (1165-1239) gibi âlim­leri kovmuşlar, sürgün etmişler veya kaç­maya mecbur bırakmış­lar­dır.(4)

 

Avrupalıların Engizisyon Mahkemeleri benzeri, burada da Fukaha Engizisyonları kurulmuş, son derece bağnaz, yobaz ve hoş­görüsüz uygulamalar başlamıştır.(5) Mezhepçilik almış yürümüş, İmam Mâlik’in (709-795) fikirlerine, fetvalarına ve kitaplarına hâşâ Allah ve Rasûlü’nün emirlerinden daha fazla itibar eder hâle gel­mişler.(6) Endülüs medeniyetinin ilk zamanlarında, kul haklarına bulaşırım diye en büyük gö­revlerden olan kadılık görevlerini kabul etmeyen el-Huşenî gibi âlimler çı­karken,(7) Son zamanlarda çoğu şehirleri Hristiyanlara kaptırdıkları halde; Endülüs’te aynı anda 4 tane halîfe çıkmıştır.(8)

Böylece Arapların “Firdevs-i Mefkûd - kaybedilmiş cennet” veya “Cezîretü’l-Hadra-yeşil ada” dedikleri Endülüs, Müslümanların elinden çık­mış ve Allah Rasûlü’nün (s.a.v.)şu hadis-i şerifindeki esrar da tecelli etmiştir: “Endülüs İslâm’ın son girdiği ve ilk çıktığı yer olacaktır.”(9)

Endülüs’ü ele geçiren Hristiyanlar Müslümanlardan kalan mede­niyete ayak uyduramamışlardır.(10) Bir asırdan fazla onların aletle­rini, edevatlarını, fabrikalarını, sulama teşkilatlarını çalıştıramamış­lardır.(11) Bunlardan faydalana­bilmek için yine Müslüman esirleri kullanmışlardır. Bir Müslümanın yaptığını 4 Hristiyan yapamamış, Müslümanlar tarlalardan Hristiyanlardan 4 kat daha fazla ürün kal­dırmış, Müslüman esiri olan kişilere altın yumurtlayan tavuğu var diye şaka yapar olmuşlardır.(12)

Yüce Rabbimizin “Fitne kıtalden daha kötüdür”(13) fermânı te­celli et­miş, târihte birçok örneği olduğu gibi, fitne ve tefrika yüzün­den böyle güzîde bir medeniyet yok olup gitmiştir.

Fransızların ünlü Filozofu Güstav le Bon (1841-1931), eserinde haçlı zulmünün doruğa ulaştığı Endülüs'te, Müslümanların başına gelen ve târi­hin hiçbir döneminde görülmemiş olan, insanlık için yüz kızartıcı vahşet ve soykırım uygulamaları hakkında şu mâlûmatı verir: "Muzaffer Hristiyanların mağlup Müslüman­lara karşı icra ettikleri her çeşit zulüm ve kıtallerin hikâyelerini titremeden okumak mümkün değildir. Onları zorla vaftiz ettir­diler. Engizisyon mahke­melerine teslim ederek, kabil olduğu kadar diri-diri yakılmalarını sağladılar. Bu işleri kes­tirmeden halletmek için, Toledo başra­hibi, Hristiyanlığı kabul etmeyen bütün Arapların kılıçtan geçirilmelerini em­retti. Dominiken tarîkatı papazı daha da kestirme hareket etti. Kadın ve çocuklar dâhil ne kadar Müslüman varsa kafala­rının uçu­rulması emrini verdi. İspanya'nın yüksek tabaka­sını, aydınlarını ve sanayicilerini oluşturan 3 milyon Arap öldürüldü veya yarımadadan atıldı. 8. Asırdan beri Avru­pa'ya ışık üzerine ışık saçan parlak me­deniyetleri söndü... Şunu da itiraf etmek gerekir ki, en vahşi istilâ­cılar arasında bu derece korkunç katliamlarda bu­lunan bir tânesi bile gösterilemez"(14)

Dipnotlar:

1- Mıchel Balivet, “a. g. e. s. 75, 86.

2- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları-Medeniyet Târihi. s. 26.

3- Mustafa Hâlidi, Ömer Ferruh, “Misyonerler (İslâm Ülkelerinde Emperyalizm ve Askerleri)” Araştırma Yay. İst. 1991, s. 27.

4- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, s. 197, 285.

5- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, s. 238.    

6- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, s. 333.

7- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları-Medeniyet Târihi”, s. 141.

8- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları-Medeniyet Târihi”, s. 121.

9- Mehmet Özdemir,“Endülüs Müslümanları-İlim-Kültür ve Sanat” TDV Yay. Ank. 1997, s. 147.

10- İsmail Kahraman, Endülüs Medeniyeti, VCD belgesel 2003.

11- Lütfi Şeyban, Endülüsten Geriye Ne Kaldı? Târih ve Düşünce Derg.Mayıs 2003, s.22.

12- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları”, s. 204.

13- Bakara Sûresi, 191.

14- Güstav Le Bon. “Civilastion Des Arabes-Arapların Medeniyeti”, Çev. Haktan Birsel, Kitapyurdu. Com. 2014. s. 129; Ahmet Rıza, “Batının Doğu Politikasının  Ahlâken İflası”, Çev. Ziyad Ebüzziya, İst. 1982 s. 98.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.