Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.55
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2432.7
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63171.250$

“Dün Dündür, Bugün Bugündür”

24 Ağustos 2022, Çarşamba 02:31

“Gonuşan  Türkiye İstiyorum” Demirel’in ünlü sözlerindendi.

“Dün Dündür, Bugün Bugün” de öyle.

Hz. Mevlâna “Dün Dünde Kaldı Cancağzım, Artık Yeni Şöyler Söylemek Lâzım” demiş.

Artık hangisini düstur eylerseniz, orası size kalmış.

Siyasetçi, bürokrat; bunlar eserleriyle konuşmalı öncelikle. Anılarını da yazmalı. Hiçbir şey gizli kalmamalı, Yeni kuşaklara ders olmalı.  Bunun için de yazılanlar, konuşulanlar “sen neymişsin be abi/abla değil; “vay be neler olmuş neler” dedirtmeli. Anılarda yanlışlar da yer almalı. Konuşanlar özellikle eleştiri bazındaki konuşmaları zirvedeyken, liderin yanındayken de yapmalı; gemiler ayrıldıktan veya güç kaybından sonra değil.

Kenan Evren Milliyet Kitap, AD Yayıncılık adına “12 Eylül’den Önce Ve Sonra; Ne Demişlerdi, Ne Dediler, Ne Diyorlar” isimli kitabı Eylül 1997 tarihinde kaleme almış. Eylül ayına günler kala kitaptan kısa pasajlar aktarmak ve kitabı da tanıtmak istiyorum. Kitapta açıkca adı verilen ünlülerin isimlerini aktarmayacağım. Sadece kısa tanımlamalar kullandım. Buyurun huzurunuzda önce ve sonra Evren hakkında yazılanlar;

27 Eylül 1979 tarihinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülend Ulusu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun ile birlikte Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e muhtıra verirler. Milli Güvenlik Kurul Başkanı sıfatını da taşıyan Evren mektubunda Devlet Bekası, Milli Birliğin sağlanması, halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması, anarşi, terör, bölücülüğe karşı Parlementer Demokratik rejim içerisinde anayasal kuruluşlar ve özellikle siyasal partilerin, Atatürkçü milli bir görüşle müştereken tedbirler ve çareler aramaları kaçınılmaz zorunluluktur…ifadelerini kullanır. Evren siyasi partiler ve tüm Anayasal kuruluşların bir kere daha uyarılmasını ister.

Muhtıra Günaydın gazetesinde “Perşembenin gelişi”, Cumhuriyet Gazetesi yazarı “bekleniyordu, bu gidiş bu tutum, bu kafa eninde sonunda buraya getirdi sorumsuz politikacıları” Tercüman gazetesi yazarı “Türk Silahlı Kuvvetlerinin er geç müdahale edeceğini bilmeyen yok gibiydi”  Cumhuriyet Gazetesi” Devlet var mı?” Yeni Asır gazetesi “Kurtuluşun yolu aydınlandı”  şeklinde ve geniş destekle yankı bulmuştu.

12 Eylül 1980 darbesi de benzer şekilde karşılandı. Tercüman Gazetesi yazarı “12 Eylül tarihe inşallah hayır ve faidelerle geçen bir tarih olacaktır” Günaydın Gazetesi “Yeni yönetimin işini kolaylaştırmak vatan ve millete karşı görevdir” Hürriyet Gazetesi “Biliyorduk ki Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin laik, demokratik ve hukuk düzeni içindeki geleneksel kurallarına sıkı sıkıya bağlı olduğunu Türk Silahlı Kuvvetleri  gene  gösterdi” Yeni Asır Gazetesi “Devlet alçıya alındı”  Hürriyet Gazetesi “İnadın sonu intihar” “Merhaba Asker” Selam Mehmetçik” “Ohh dünya varmış”

Bunlar çok kısaca aktardığım övgüler. Çok daha fazlası mevcut kitapta. Sadece köşe yazarları değildi övgüleri yapanlar. İlk fahri Doktora’yı Hukuk Fakültesi verdi Evren’e. Devletin tüm üst düzey kurumları yargı dahil “konseye bağlılık” mesajları yayınladı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Bayramı’nda Tercüman Gazetesi başlığı “yıllardır ilk defa Atatürk’ü doyasıya, başımız dik, aziz hatırası önünde mahçup ve ezik olmadan kutladık”

Darbenin üçüncü yılında Güneş Gazetesi başlığı “yürekten kutladık” Tercüman Gazetesi “kraldan ziyade kralcılara karşıyız, ancak 12 Eylül sabahı “darbe kaçınılmazdır “ diyenler bugün onu yıpratmak isterlerse  onlara yardımcı olamayız”

12 Eylülün beşinci yılında Güneş Gazetesi köşe yazarı sorar “12 Eylül’ün kıyısından köşesinden eleştiriler giderek yaygınlaşıyor. Ya 12 Eylül’de 12 Eylül’ü savunanlar nerede?12 Eylül’ün savunması sadece onu yapanlara mı kalacaktı?”

Darbenin altıncı yılında  Cumhuriyet Gazetesi yazısı ”adam sordu sen 12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun? “ Genç  cevapladı “evet, çünkü 12 eylül sonrasında gözaltına alıp tutukladılar, dört yıl sonra salındım, dört yılımın hesabını kim verecek”  Aynı soruya işçi cevap verdi “12 Eylül öncesine dönmek istiyorum, o devirde işim vardı, sendikal haklarım  vardı, şimdi ikisi de yok” Profesör cevapladı aynı soruyu “12 Eylül öncesine dönmek istiyorum, Üniversite’de bilim için çalışıyordum, sorgusuz kapı dışarı atıldım, o zaman hukuk daha iyi işliyordu”

Aynı soruya Holding patronu cevap verdi “hayır, dönmek istemem, holdingimi 12 Eylül sonrası kurdum, milyarları 12 Eylül sonrası istif ettim, her şeyimi 12 Eylül’e borçluyum”

Bir siyasi partinin geçici  Genel Başkanı   kurt politikacısı ile Evren  Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde baş başa görüşmüş; “ fevkalade demokratik, görevini fevkalade tarafsız yerine getiriyor” Demokrasi açısından büyük güvence” .  Aynı kişinin yedinci darbe dönümünde   referandum öncesi açıklaması “çok üstümüze gelinirse 12 Eylül’ün götürdüklerini de anlatırız, açıklarsak TSK yıpranması ortaya çıkar, ondan üzüntü duyarız, her ihtilalcinin dürüst olmadığı, aksine ihtilalcilerin sadece memleket aşkıyla değil kişisel çıkar aşkıyla da bu işi yaptıklarını ortaya çıkarırız”

Cumhurbaşkanlığı süresi bitiminde Marmaris’e yerleşen Evren’in ardından Milliyet Gazetesi yazısı “”hayat insana neler öğretiyor, Marmaris’te elektriklerin sık sık kesildiğini öğrendi, iki tane petrol lambası aldı, 20 gün önce kristal avizelerden süzülen elektrik ışığında görkemli brifingler izliyordu. Oysa brifinglerde altyapıda ve üstyapıdaki büyük hamleleri anlatmışlardı, sanayide elektrik tüketim artış hızının düştüğünü de şimdi   öğrenecek. Hayat öğretmendir İtalya’ya 50 liraya satamadığımız elektriğin tüketim fazlası olmasına rağmen vatandaşa 150 liradan satıldığını öğrenecek”… Cumhuriyet Gazetesi “Kenan Paşa uyandı, saat sekiz..gün ağarmış, yatağın altından şıpıdık terliklerini giydi, tuvalete yöneldi, işlerini gördü, dişlerini fırçaladı, yüzünü yıkadı, traşını oldu, giyindi kuşandı; bugün ne yapacak; hiiiç”

 Bir siyasetçi, sosyal demokrat tabandan . Bakan. Bir TV programında konuşuyor “Türkiye’nin 70 yılı tabularla geçti. Evrenizm anayasası kökten değiştirilir, Ankara’da yakılır, bu yapılmadığı sürece hiç bir yere varamazsınız. Çözüm şudur ;1982 Anayasası, bir kışla Talimatnamesi olan Evrenizm anayasası, beş tane paşanın apoletleri üzerinde yükselen Anayasa değişmediği sürece hiçbir şey olmaz. “

Şimdi aynı kişinin 7 Mayıs 1981 tarihinde bir örneğini de Kenan Evren’e gönderdiği Sıkıyönetim Komutan Yardımcılığı’na verilen 11 sayfalık mektubunu paylaşıyorum. Evren’e de gönderilen   mektubu izlediği TV programı sonrasında  önemli bir gazeteci yayınlamıştı köşesinde. 12 Eylül Darbesi’nden 8 ay sonra. Darbe zamanı milletvekili olan inşaat mühendisi. Harekat gecesi göz altına alınmış ve salınmış. Yurtdışında iş yapmak istemiş ancak pasaport verilmemiş. Mektuptan ifadeler “çok garip partili düzende yaşıyorduk. Devlet işlemez haldeydi. Demokratik düzen yerini anarşiye bırakmıştı. Cezaevleri yolgeçen hanına dönmüştü. Parlementer olarak içimiz kan ağlıyordu. Ekte görüldüğü gibi 1974 yılında makam odasına Atatürk’ün boydan boya portresini asan kamu görevlisi bendim. TSK yönetime el koymak zorunda kalmıştır. Allah yardımcıları olsun, tertemiz iyi niyetle yapılmış bugün milletçe alkışlanan bu harekatın başarıya ulaşması yürekten isteğimdir. 12 Eylül 80 sonrasında hiçbir siyasi faaliyetim yoktur. Ekmek derdine düşmüşümdür. Memleketime döviz kazandıracak 100 milyon dolarlık iş imkanını……….(bir Ortadoğı ülkesi) mukavele yaparak gerçekleştirecek durumdayım. Şayet hakkımda yapılacak bir kovuşturma olursa vatanıma derhal dönüp Sıkıyönetim Mahkemelerinde her an hesap verecek durumdayım, bundan şeref duyarım. Pasaport verilmesi..

Evet, “dün dündür bugün bugün” sözü her zaman geçerlidir. Eleştiriler bence kişilerin güçlü olduğu zamanda yapılmalıdır ki  daha değerli olsun.12 Eylül sonrası Bülent  Ecevit yazıları nedeniyle defalarca tutuklanmıştır. Deniz Baykal’ın Zincirbozan’da serbest bırakılırken “Zincirbozan günlerini eleştirmeyeceği” ifadeli yazıyı imzalamayı reddettiği de bilinir. Demokrasi nimettir, tüm kurallarıyla var olmalıdır, elbette parti içi demokrasi de güçlendirilmelidir . Devletimiz, Milletimiz ebediyete kadar hür ve müreffeh yaşasın.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.