Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2442.9
  • BIST
    9912.8
  • BTC
    64740.76$

DİNİMİZİN İLİM VE İLİM ADAMLARINA VERDİĞİ ÖNEM (3)

24 Temmuz 2016, Pazar 11:44

 

 

 Bu mısralarda da ifade edildiği üzere, Müslüman âlimler,  arının her çiçekten bal topladığı gibi, her türlü ilimden faydalanmışlar ilim ve medeniyetin ilerlemesinde büyük katkılar sağlamışlardır. Bu hususu gerek doğulu, gerekse batılı düşünür ve yazarlar söylemektedirler. Bir iki örnek verelim:

 

Filip Hitti şöyle der: “Orta çağın başlarında insanların ilerlemesine Müslümanlar kadar hizmet etmiş başka bir millet yoktur.”

 

Gustav Le Bon ise, “Arab Medeniyeti” isimli eserinde şu itirafta bulunur: “Avrupa karanlıklar içinde yüzerken, Bağdat ve Kurtuba, medeniyet merkezi idiler ve bunlar bütün âleme ilim ve fen ışıkları saçıyordu”

 

Hükümdarlar ilmin gelişmesini sağlamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Halife Me’mun 820 yıllarında Bağdat’ta “Beytu’l-Hikme” denilen ilim akademisini kurdu. Bu akademi, medeniyete büyük hizmette bulundu. Buna paralel olarak Fâtimeler de 1005 yılında Kahire’de Dar’ul-Hikme’yi kurdular. Bu kurumlar, ilim ve fenne unutulmaz yardımda bulundular.

 

İlim meş’alesi, doğunun, batının her yerini aydınlattı. Müslümanlar, akli ve nakli ilimlerde nice çalışmalar yaptılar. Îcad ve keşiflerde bulundular. İlim ve fennin her dalında şöhret oldular. Nitekim Kimyada Câbir İbn-i Hayyan, İbn-i Heysem, Bîrûnî; Tıpta Râzi ve İbn-i Sinâ; Sosyolojide İbn-i Haldun; Astronomide Ali Kuşçu, Kadızade Rûmî; Felsefede Gazali, İbn-i Rüşd ve Farabi bunların başında gelenlerdendir.

 

Fakat daha sonra ilim ve medeniyet meş’alesi el değiştirdi. Batılılar medeniyeti, Müslümanlardan aldılar: Batı ancak Hırıstiyanlığın baskısından ve bilginleri cezalandıran engizisyon mahkemelerinden kurtulduktan sonra uyandı. Ziya Paşa:

 

Ger Endülüs olmaza ziyâdâr,

Kim Avrupa’yı ederdi bidâr

 

Yani: “Eğer Endülüs ışık saçmasaydı, Avrupa’yı kim uyandırırdı?” demekle, Müslümanların Avrupa’ya medeniyet götürdüklerini, bugünkü medeniyete onların ışık tuttuğunu anlatmaktadır.

 

Görüldüğü gibi, Müslümanların ilim âlemine çok büyük ve değerli hizmetleri olmuştur. Bu konuda Türklerin payı da çoktur.  Bursalı Mehmet Tahir, bu gerçeği şöyle ifade eder: “İslâm medeniyet ve kültürüne hizmet edenlerin yarısı değilse de üçte birinin mutlak surette Türk olduğu sabittir… hele tefsir, hadis, tavassuf, fıkıh, kelâm ilimlerinde eser veren değerli zatların yarısının Türk oldukları meydandadır.”([1])

 

Ancak ne acıdır ki, önceleri mevcut olan bu hamleci ruh, sonraları, aynı aşk ve şevkle devam etmemiş, Müslümanlardan ilim ve teknoloji bayrağını alan Avrupalılar, bayrak yarışında onları geçmişlerdir.

 

Müslümanlar ise Avrupalılarla aralarındaki farkı kapatma yönünde çalışma yerine, tembelliği, cehaleti ve tefrikayı tercih etmişler, böylece aralarındaki fark iyice açılarak 20. yüzyılda Hıristiyan âleminin kültürel ve teknolojik hâkimiyetine teslim olmuşlardır.

 

Şu bir gerçektir ki, günümüzde birçok alanda kendinden önce geçen ilim adamlarını aşacak seviyede ilim ve fikir adamları yetişmemektedir. Yıllar önce milli şairimiz Mehmet Akif’te bundan yakınır ve mısralarında şöyle der:

 

Haydi göster bakayım şimdi de İbn-ür-Rüşd’ü?

İbn-i Sinâ niye yok? Nerde Gazâlî, görelim?

Hani Seyyid gibi, Râzî gibi üç beş âlim?

En büyük fazılınız, bunların âsârından,

Belki on şerhe bakıp, bir kuru mânâ çıkaran,

Yedi yüz yıllık eserlerle bu dinin hâlâ,

İhtiyacını kabil mi telâfi? Asla

Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı,

Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm’ı

Kuru dâvâ ile olmaz bu, fakat ilim ister;

Ben o kudrette adam görmüyorum, sen göster.([2])

 

 

 

Dipnotlar:

1-Osman KESKİOĞLU; İslâm’da Eğitim ve Öğretim; D.İ.B. Yayını, Ankara 1987 S: 5, 8,10

2-Mehmet Âkif  ERSOY, Safahat; İst. 1975, S:418

 

 

 

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.