Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2444.3
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64295.89$

ÇEVRE VE TEMİZLİK (4)

01 Kasım 2018, Perşembe 08:17

Peygamberimizin, tabiî çevrenin bozulmaması ve tabiatta dengenin korunması konusunda da uyarı ve tavsiyeleri bulunmaktadır; Meselâ:

“Her kim boş, kuru ve çorak bir yeri ihyâ edecek olursa, bu davranışından dolayı, Allah tarafından mükâfatlandırılır. İnsan ve hayvan ondan yararlandıkça orayı ihya edene sadaka yazılır.”(1)

“Haksız olarak bir serçeyi öldürenden, Yüce Allah kıyamet gününde hesap soracaktır.”(2)

Ayrıca, kuşların yuvalarının bozulmamasını, yumurta ve yavrularının alınmamasını da emretmiştir.(3)

Bundan başka Hz. Peygamber’in akar ve durgun suların kirletilmemesine, yol, meydan ve mahallelerin temiz tutulmasına dâir birçok hadîsi de vardır. Bunlardan birkaç örnek verelim:

“Kim Müslümanların gelip geçtiği yerden, onları rahatsız eden bir şeyi kaldırıp atarsa Allah ona sevap yazar. Allah kime sevap yazarsa, o sayede onu cennete koyar.”(4)

“Avlularınızı ve meydanlarınızı temiz tutunuz.”(5)

“Lâneti gerektiren iki hareketten sakınınız. O iki şey nedir ey Allah’ın Rasûlü?” diye sorulduğunda, şöyle buyurmuştur: “İnsanların gelip geçtiği yolları ve gölgelendikleri yerleri kirletmektir.”(6)

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber çevre konusunda, “Ekolojik Sünnet” bırakmıştır denebilir. O halde, İslâm’ın doğuşuyla birlikte çevre, şuurlu bir şekilde bir problem olarak görülmüş ve o günün var olan çevre problemlerine karşı tedbirler alınmıştır. Kısaca çevrecilik İslâm ile başlamıştır; ne yazık ki, tarih içinde İslâm’ın getirdiği çevrecilik, çoğu zaman göz ardı edilmiş; fakat bazı yönleriyle kısmen de olsa, bazı kesimlerce yaşatılmaya çalışılmıştır.(7)

Çevre ve insan birbirini tamamlayan iki unsurdur. İnsansız bir çevre tek başına nasıl bir anlam ifâde etmiyorsa, çevresi yok olmuş bir insanın da yaşama şansı kalmamış demektir. Bu kadar içiçelik arz eden bu iki kavram arasındaki ilişki maalesef hiç günümüzde olduğu kadar kopma noktasına gelmemiştir. Dünyamız konuşabilseydi âdeta bizlere şöyle seslenecekti:

“Yüce Allah kâinatın en mümtaz ve akıllı varlıkları olarak sizi yarattı. Beni de sonsuz servet kaynakları ve hayat için en uygun şartlarımla emrinize verdi. Şimdiye kadar, yüzlerce kuşak insan geldi ve göçtü. Geçtiğimiz çağda yaşayan birçok kuşak insan hariç, hepsinden memnun oldum. Allah hepsinden razı olsun. Onlar üzerime titrediler, beni kirletmediler, beni tüketen hareketlerde bulunmadılar. Ya siz ve sizden önce yaşayan, sözüm ona uygar geçinen insanlar! Üzülerek belirteyim ki, sizler için aynı şeyi söyleyemem. Geçtiğimiz çağda yaşayan ve bu çağda yaşamakta olan sizler, beni durmadan tüketiyorsunuz, harap ediyorsunuz. Refahınızı, konforunuzu, süratli yaşayışınızı sağlamak için yaptığınız faaliyette sorumsuzca hareket edip geleceğinizi düşünmüyorsunuz.

Ozonumu azaltan çeşitli faaliyetlerden dolayı, güney kutbumda açılan “kara delik” aklınızı başınıza getirmeye yetmedi mi? Ya kontrol dışına çıkan bazı nükleer santrallerin yüzlerce kilometreye kadar yayılabilen ve ölüm saçan ışınları! Onlar da mı sizi uyarmaya yetmedi. Ey insanlar! Burnuma ölüm kokusu geliyor. Hem benim için ve hem de sizinle beraber barındırdığım her cins bitki ve hayvan için yalvarıyorum. Bu feryadıma kulak veriniz. Bundan böyle dikkatli olun. Hepimizin geleceğini düşünün. Yiyin, için, gezin, ilerleyin, rahatınızı sağlayın, süratinizi artırın, velhasıl ne yaparsanız yapın ama bu arada beni de düşünün, koruyun, kirletmeyin, tüketmeyin, sevin. Beni dikkate alarak birazcık olsun emek ve masraftan kaçınmayın ki, size ve gelecek nesillere, bitkilere ve hayvanlara güzel, tatlı, uygun vatan olma vasıflarını koruyabileyim.”(8)

İşte fert ve toplum olarak, dünyanın bu çağrısına cevap vermeyi, gelecek nesillere daha güzel, sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre bırakmayı kendimize görev bilmeliyiz. Üzerinde yaşayabileceğimiz başka bir dünya olmadığına göre, elimizden geldiği kadar, çevremizi, dünyamızı daha temiz, daha yaşanabilir bir halde tutmalıyız.

Dipnotlar:

1-El-Münâvî, Feyzü’l-Kadir, 6/39.

2-Dârimî, 2/11.

3-Ebû Dâvud, Cenâiz, 1.

4-et-Tergîb ve’t-Terhîb, 3/618.

5-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1/224.

6-Müslim, Tahare, 20.

7-Bayrakdar; a.g.e, S.10,11.

8-Dr. Sâkî ERDEM; Çağımız ve Çevre Kirliliği, Ankara 1991,  arka kapaktan.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.