Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.55
  • EURO
    35.04
  • ALTIN
    2437.7
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64582.95$

ÇEVRE SORUNLARI VE İSLÂM-1

04 Haziran 2015, Perşembe 00:00

Dünya ve hayat bize verilmemiştir,  emanet edilmiştir” diye biz söz vardır. Nesilden nesile aktarılan bu emanette elbette aşınmalar,  yıp­ranmalar olacaktır. Bu gayet normaldir. Ama bu yıpranmanın son yarım yüz yıldaki oranına baktığımızda,  hayret etmemek ve “bu emanete büyük ihanet içinde­yiz” dememek mümkün değil.

 Zira ilim adamları: “Yaratılı­şından 1960 yılına kadar dünya ne kadar kirlendi ise,  ondan sonra 2000 yılına kadar geçen 40 senede, öncekinden çok daha fazla kirlendi ve yaşanmaz hale geldi. Bu tempo ile giderse bir yarım yüzyıl sonra dünya yaşanmaz bir gezegen haline gele­cek.” ([1]) diyorlar.

Katrilyonlar teriminin az geldiği ve sayısının tahmin bile edilemediği gök cisimlerinin arasında suyuyla,  havasıyla,  toprağıyla,  yeşiliyle,  ik­limleriyle velhâsıl her şeyiyle çok güzel olan ve yine bilindiği kadarıyla canlı hayatın mevcut olduğu yegâne gezegen olan dünyayı,  Cenâb-ı Hak ne güzel yaratmış. Ne güzel dizayn etmiş ve ne güzel süslemiş.  

Uzayla ilgili yeni yeni keşiflerde bulunan ilim adamları,  sayısız gök cisminden insan fıtratına ve yaşantısını uygun bir tane dahi olmadığını gö­rünce,  bu cennet gezegenin kıymetini daha iyi takdir ediyor ve bu şekilde hoyratça,  bilinçsizce kullanılıp heder edilmesinden korktukları için yine onlar tedbir almaya,  çareler ve çıkış yolları bulmaya uğraşıyorlar.

1972 Yılında Stockholm’de içlerinde birçok Nobel Ödülü sahibi ilim adamının da bulun­duğu bir konferansta 5 Haziran tarihlerinin Dünya Çevre Günü olarak de­ğerlendirilmesini,  insanlığın bu çok hassas,  fakat umursanmayan konuya dikkatlerinin çekilmesini kararlaştırıyorlar.

  Yine konunun hassasi­yetine bi­nâen bir ilke teşebbüs edip,  pozitivist ilim adamlarının da isteği üzere, çevre kirlenmesinin azaltılması hususunda,  din ve din adamlarından yardım isten­mesini kararlaştırıyorlar.([2])

O halde yüce Dinimizin bu hususa bakışını özetle vermeye çalışalım:

Cenâb-ı Allah temizdir. Güzeldir. Latîf’dir. Hoştur. Bunlar O’nun yüce sıfatlarıdır. Elbette kullarının ve onların yaşadıkları mekânların da temiz ve güzel olmasını ister ve emreder.  Konuyu bazı başlıklar altında incelersek;

1-Allah Fikir Temizliği İster:

İslâm, amelleri niyetlere göre değerlendirir.  Maksat hâsıl olsa bile niyyet hâlis olmazsa kıymeti yoktur. Vücudun kompütürü olan beyinde kasıt ve karar olmalı. Virüslü kararların kıymet-i harbiyesi yoktur.

Hayber savaşında,  Müslümanlar tarafında savaşarak ölen Kuzman’ın niyeti hur­malıkları ve   mal­larını kurtarmak olduğu için şehit sayılmaması buna ör­nektir.

  Yapamasa bile niyetinden iyi şeyler geçiren kişiye ecir vardır. Hatta; “Müminin niyetinin, Allah nazarında amelinden daha sevimli olduğunu, çünkü niyette riya­kârlık olmadığı halde, fiiliyata dökülünce riyadan hali olmayacağını.”([3]) bildiren hadisler vardır.

Adamın biri: “mümin kardeşlerim hayvanlarını bağlasınlar” diye bir kuyu başına,  çayırların üstüne bir kazık çakmış. Başka biri: “Karanlıkta ge­len kardeşlerimin ayağına takılır,  düşüp yaralanmalarına sebep olur” dü­şüncesiyle söküp atmış. Niyetleri iyi olduğu için Allah ikisine de sevap ver­miş.

2-Allah Gönül Temizliği İster:

Gönül,  İslâm tasavvufunda “Beytullah-Allah’ın evi” telâkki edilir. Onun için gönül temizliği de çok mühimdir. Gönlü temiz olmayan eve (gönüle) Allah’ın girmeyeceğini,  nazar etmeyeceğini şair şöyle dile getirir;

Sür çıkar sivâyı kalpten

Tâ tecelli ede Hâk

Padişah konmaz saraya

Hane mâ’mûr olmadan

 

Bu hususta Yunus’a da kulak verelim:

Gönül Çalab’ın tahtı

Çalab gönüle baktı

İki cihan bedbahtı

Kim gönül yıkar ise.

Konuya Peygamber Efendimiz de dikkatimizi çekiyor ve şöyle buyu­ru­yor: “Cesette bir et parçası vardır. O temiz ise bütün beden temizdir. O pis ise bütün ceset pistir. O kalptir.”([4])

Dipnotlar:

1- İbrahim Özdemir-Münir Yükselmiş,“Çevre Sorunları ve İslâm”,Diyanet Yay.1995.s.21.

2- İbrahim Özdemir-Münir Yükselmiş. a. g. e.  s. 27.

3- İbrahim Canan, “Hadis Ansiklopedisi”, c. 16, s. 8.

4- Buhârî, İman 39.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.