Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2450.9
  • BIST
    9766.98
  • BTC
    64290.42$

Çanakkale’yi Geçilmez Kılan Ruh

15 Mart 2021, Pazartesi 09:05

Tarihin seyrini değiştiren nice şanlı zaferler mevcuttur. Çanakkale zaferi de bunlardan biridir. Milletimizi zaferden zafere koşturan ve tarih sayfalarını kahramanlık destanları ile süsleten Kahraman ecdadımız, bütün dünyaya “Çanakkale Geçilmez” diye haykırmıştır.                      

Dünyada, namus ve şerefimizi koruyarak huzur ve güven içinde yaşamak, ancak bağımsız bir vatana sahip olmakla mümkündür. Onun için vatanı korumak hem dinî hem de milli bir görevdir.

Ecdadımız, Çanakkale’de çarpışırken, İslâm’ın izzet ve şerefini, Müslümanların haysiyet ve onurunu düşünerek müdafaa ettiler. Mabetlerimize namahrem eli değdirtmediler. Dinimizin temeli olan ezanlarımızın susturulmasına müsaade etmediler.  Bu vesileyle başta Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimize Yüce Rabbimizden rahmet diliyorum.

Bir milletin varlığı, vatanının varlığına, aynı zamanda hür ve bağımsız olmasına bağlıdır. Çanakkale ecdadımızın birlik ve beraberlik içerisinde neler yapabileceğinin en büyük göstergesidir.

Çanakkale Savaşı Milletimizin var olup-olmama savaşıdır. İmanlarıyla, cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, Allah’ın inayet ve yardımıyla büyük bir zafer kazandılar.                                

Yüreği sarsılmaz güçlü bir imanla ve vatan aşkıyla çarpanların, hayâsızca bir işgale gövdesini siper ettiği yerdir, Çanakkale…

Ecdadımızın üzerine düşen vazifeyi yüz binlerce şehit vererek yerine getirdiği yerdir, Çanakkale…

Aziz vatanını,  düşmanın kirli çizmeleri ile çiğnetmemek,  ırz,  namus ve şerefini rencide ettirme­mek için, Mehmetçiğin “Ölürsem şehit, kalırsam gazi” düsturuyla istiklâli ve istikbali uğruna toprağa düştüğü yerdir, Çanakkale…

Minarelerden ezan sesini, mihraplardan Kur'an sesini susturmamak isteyenlerin,  kemikleriyle dağlar ve tepeler,  kanlarıyla ırmaklar, yaptıkları mücadeleleriyle efsaneler meydana getirerek kazandıkları bir zafer­dir, Çanakkale…

Anadolu’nun her köşesinden, Rumeli’den, Bosna’dan, Üsküp’ten,  Bağdat’tan, Şam’dan, kopup gelmiş, dilleri ve renkleri farklı ama davaları ve düşünceleri aynı olan bir milletin omuz omuza ve sırt sırta verdiği mücadelenin adıdır, Çanakkale…                                     

Hayatının baharında hayata veda eden­ler, vatanı ve namusu için canını feda,  kanını sebil edip, ölüme düğüne gider gibi gidip, enginlere sığmayıp taşan bir milletin yeniden var oluş destanı yazdığı yerdir, Çanakkale…

Bir Hilâl uğ­runa canlar verip şahadet şerbetini içip, vatandan değil de,  anadan,  yar­dan ve serden geçip, kadınıyla-erkeğiyle bütün bir milletin zaferidir, Çanakkale…                                

Çanakkale zaferi; İmanın küfre,  mananın maddeye, tevhidin tek­niğe,  haklının haksıza galip geldiği bir zaferdir. Düşmanların üstün gücüne ve gelişmiş tekniğine rağmen milletimizdeki sarsılmaz iman, sönmeyen vatan sevgisi, birlik ve beraberlik duygusu, Çanakkale’yi geçilmez yapan ruhtur. M. Akif ERSOY İstiklâl Marşı’nda bunu ne güzel ifade eder:

Garbın âfakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar!                                                                                   

Yüce Dinimiz, vatanın korunmasına çok önem vermiş, bu uğurda yapılan görev başında ölünürse şehit olarak Rabbimize kavuşulacağını bizlere bildirmiştir. Hz. Peygamber Efendimiz gece uykusunu terk ederek nöbet bekleyenleri şu şekilde müjdelemektedir.

"İki göze cehennem ateşi dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyerek geceleyen göz." (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 1308.)

Şehitlik ve gazilik insanın varabileceği en önemli manevi makamlardan biridir. Cenab-ı Hak, şehitlerin ölü değil, diri olduklarını ve O’nun tarafından rızıklandırıldıklarını bildiriyor. İnsan, ölmekle bu mertebeye yükseldiği halde, Yüce Allah, onların ölü değil, bizim anlayamadığımız bir hayat ile diri olduklarını bildiriyor ve şöyle buyuruyor:

“Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Hayır onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz”(Bakara Suresi, 2/154.)

Ölüm onlar için Yüce Allah’a kavuşmaktı. Âdeta aşığın maşuğuna kavuşması gibiydi. Milletimizi zaferden zafere koşturan ve tarih sayfalarını kahramanlık destanları ile süsleten, Allah’ın hak olan vadine ermek ve O’nun şehitler için hazırladığı mükâfata mazhar olma arzu ve isteğidir.

Bu vesile ile Bu Cennet Vatanımız için canını vermiş aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun. Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.