Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2450.9
  • BIST
    9766.98
  • BTC
    64290.42$

BİR GÜNÜN MUHASEBESİ (1)

31 Mart 2021, Çarşamba 09:00

Bir insan din işi dünya işi diyerek hayatını tanzime kalksa yapmaya çalıştığı bu ayrımcılık kendi hayatını düzene koyar mı? Bi defa kendini sanki bulunduğu kabın şekline almaya itekleyen bir ivme ile zorla “kıvırt” diye içinden geçenleri aklıselim ile düşünse böyle bir kişiliğe davetiye çıkarır mı?

Müslüman’ın vazifesi islamiyeti yaşamak değil midir? Hayatındaki duruşun yegâne vasıtası onun sahip olduğu inancı ise bu inanç ona bir duruş bir kimlik kazandırmaz mı? İslamiyeti hayatında tatbik etmeye yaşamaya çalışan bir insanın her hali de “din işi” değil midir? O halde bir Müslüman kendini din işi, din dışı diye ayrımcılığa tabi tutabilir mi? Bir şahıs islamın bir askeri olduğunu kabullenip hayatını yeme içme giyme çalışma kazanç temin etme kısaca yaşama ve tatbikat noktalarında ibadetlerinde hep helal olan dinin emirlerine göre yaşayabiliyorsa bu onun hassasiyetinin ve iman derecesinin en büyük göstergesi olmaz mı? Yani bize tesir eden manevi inançlar manzumesi bizi iman noktasında ilahi hükümlere tabi olmayı ve bizimde bunu nefsimize galip ilan edip uygulamayı seçiyorsak bu Allah’ın yardımı ve rahmetinin tecellisi ile şükrümüzü eda etmemiz demektir ki işimizi her halükarda islama uydurmak manen ve maddeten zengin olmak demektir ki her şeyimizi emri ilahi doğrultusunda yaşayarak sürekli bir ibadet içinde olmaklığımızı alışkanlık haline getirmek, sabır ve kanaat etmek asla ve kata bu gıdadan vazgeçmemek gerekir.

Müslümanlar din hanesinde İslam yazanlar inanç mevhumunda bunu yaşamazlarsa ne olur? Ölüden ne farkı kalır ki? Ölüler namaz kılmaz, zekât vermez, hacc a gitmez, iyilik yapmaz vs. Peki hayatta olan canlı olan Müslüman inancında olan şayet bunları yapmıyorsa bu dipdiri meyyit demek değil midir?

Hz. Ömer efendimizin “Bugün Allah için ne yaptın? Sorusunu biz Müslümanlar her gün kendimize sormamız ve iki günü birbirine denk olanın ziyanda olduğunu hatırlamamız uyanışımızın başlıca vesilesi olamaz mı? Biz öyle ise ehli din isek bunu yaşamamız ve hayatımıza tatbik etmemiz gerekir yok ehli dünya diye dinle meşgul olmayıp helal haram hudutlarına riayet etmeden Rabbena hep bana demeye kalkışıyorsak o zaman bugünkülerin tabiriyle sadece dünyeviliği önemseyen, böyle yaşamaya çalışanları kapitalist söylemle laik olduğunu iddia ederek batılıların argümanları gereği çok konuşulan “sezarın hakkını sezara, tanrının hakkını tanrıya” vermeye çalışan bir garabet oluşur ki; bu durum bizim kişilik zafiyetimizi de ortaya çıkarır. Çünkü Kendimizi hayatımızın inancına değil de inancımızı hafife alır sadece duruma ve menfaatine göre yaşamayı tescil etme gibi bir onanmaz yaranın makyavelizmin sınırlarına doğru bir hedefi bize gösterdiğine kendimizi inandıraraktan yol açarsak hem helal hem de haram kaynakları artık mükâfat addedip şu üç günlük dünyanın sahte gülücüklerine aldanıp kendimizi mahvetmiş oluruz ve bunun ahret hesabını vermekte zorlanırız. Onun için batılılar da dünyevilik onların hayatlarının nirvanası iken Müslüman tüm işlerinde hem ahretini hem de dünyasını inancının kodlarında yürütecektir.

Eğer islama uygun yaşamıyorsan o zaman ehli bidat ile meşgulsündür. Yâda gaflettesindir. Diyelim ki sen bir bütün olarak kendi uzuvlarında İslami yaşamayı öngördün. Tüm organlarını islama adadın. O zaman her halini buna uygun yaşamak mecburiyetindesin. Yani Allah neyi emrediyorsa onu alacak ve hayatında uygulayacaksın. Evin işyerin çalıştığın ortam çarşı Pazar, banka sigorta vs. aklına gelen her türlü her şeyde hareket noktan da islamı arayacak ve onun hükümlerine ittiba edeceksin.

Uyduracaksın kendini o hükümlere ve yaşayacaksın. Sen hayat sahnende bunları yapamazsan pısırık olur sadece islamiyeti camilere ve vicdanlara hapis edersin ya da camiye gittin namazını kıldın dışarı çıktın sonra faizli bankaya gidip alışverişinde ölçünü buna uyduruyorsan o zaman sen Müslümanlıkla alay ediyor ve gerçek kimliğini duruşunu şahsiyetini gösteremiyor ve iç dünyanı mahvediyor kısaca ahretini de dünyanı da kaybediyorsun demektir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.