Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.47
  • EURO
    34.70
  • ALTIN
    2437.0
  • BIST
    9908.27
  • BTC
    63705.66$

BAHARIN ERKEN ÖLÜMÜ 

15 Haziran 2020, Pazartesi 08:56

Kar ve yağmur yağışı olmayan ılık bir kış mevsimi yaşanmıştı ülkede.                                                 

Arada bir böyle olur yağışsız ve ılık geçer kışlar.                                                                                             

Bunu iyi karşılayanlar kadar, kötü karşılayanlar da olur.                                                                                 

Mesela dar gelirli insanlar “İyi bir kış mevsimi yaşadık. Fazla soğuk olmadı, kar yağmadı.  Fazla yakıt ve  yakacak masrafımız olmadı” diye sevinirken, kurak geçen mevsimden dolayı üreticiler kaygılanır. Çünkü mevsiminde yağan karın iyi bir hasat için ekili alanların üzerini yorgan gibi örtmesi gerekir.

Öte yandan devlet de kaygılanır zamanında toprağa düşmeyen kar ve yağmurdan.                    

Üretimde rekoltenin düşme ihtimali bir kaygı nedenidir.

Barajlarda su seviyesinin düşmesi de bir başka kaygı nedenidir.

Barajlarda su seviyesinin düşmesi tarımsal sulama ve içme suyu anlamında büyük sorunların yaşanacağının ilk habercisi olarak kendisini göstermeye başlar. Bu durumda darlık kapıda demektir. Küçük bir darbeyle kapıyı iteleyerek içeriye dalacak olmasına kesin gözüyle bakılır.                                             

Bu yüzden her şey zamanında olmalı.

Kış da kışlığını yapmalı.

Kar ve yağmur da zamanında yağmalıdır.

Kar yorgan gibi ekili alanların üzerini örtmeli ve yükseklere yağın karların baharda erimesi ile birlikte barajlar dolup taşmalıdır.

 Yağışsız ve ılık bir kıştan sonra bahar ayları başlamıştı.

Bahar mevsimi  ayrıcalıklı bir mevsimdir hayatımızda.

Bahar ayları doğanın doğum aylarıdır.

Kışın çekilen sancılar, özlemler, beklentiler, mahrumiyetler baharla birlikte yeni bir hal alır.  

Doğa dediğimiz emsalsiz gerçek derin ve hareketsiz kış uykusundan yavaş yavaş uyanmaya başlar. Soğuk kış ayları yerini ılık ay ve günlere bırakır.

Gardroplardan baharlık kıyafetler çıkartılır.

İnsanların duygu dünyaları değişir.

Her yaştan insanın içi kıpır kıpır olur.

“Baharı bekleyen kumrular gibi” şarkısı ve daha nice bahar şarkıları, bu mevsim için bestelenmiş olan şarkılardır.

Bahar ayları doğanın olduğu kadar, insanların özel hayatlarında da  değişim ve devrim aylarıdır. Bahar gençlerin aşk mevsimidir.

Baharla birlikte doğa uyanmaya başlar.

Baharla birlikte insanlar da yeni umutlarla uyanmaya başlar.

Önce toprak şekil değiştirir ve kabarmaya başlar.

Topraktan buhar halinde dalgalar çıkar süzüle süzüle.

Bu toprağın insanoğluna “Gel bana elle. Bana dokun. Beni işle. Benimle temas et. Benimle oynaş” demesidir.

 Bu toprağın insanoğluna “ Gel beni sür. Ek, biç ve benden istifade et demesidir”                       

Bahar bu kadar cömerttir.

Bahar aylarında toprak bu kadar cömerttir.

Öte yandan badem ağaçları çiçek açar önce. Bembeyaz çiçekleriyle badem ağaçları çocuk vermeye hazırlanan  ince belli  nadir bir gelin gibidir. Onun çocukları her mevsim tükettiğimiz ve çok faydalı bademleridir.

Sonra pembe çiçekli kayısı ağaçları açar.

En güzel  ve orijinal renkleriyle.

Pembe çiçekli  erik ağaraçları açar yine.

Beyaz renkli elma ağaçları açar.

Beyaz renkli armut ağaçları açar.

Doğa her türlü güzelliğini kısa aralıkla çıkartıp koyar ortaya.

Sonra insan vücudu ve sağlığı için gerekli olan her türlü meyveyi verir gene en cömert bir şekilde.

Dalından kopartılarak tüketilen bir meyvenin tadını en lüks ve pahalı  marketlerden aldığınız meyveler vermez insana.

Dalından kopartılarak tüketilen bir meyve senden bir şey beklemez ve istemez. Sevgisini  karşılıklık verir, karşılıksız sevginin kalmadığı bu dünyada.

 Fakat ne hazindir ki  bu bahar geçmiş baharlar kadar sağlıklı ve keyifli  olamadı.

Gerçi sebze fidelerinin temininde sorun yaşanmadı.

Her türlü fideyi bulabildi insanlar. Fakat meyve ve sebze  baharın tadı ve rengi için yeterli mi? Elbette değil. Daha başka değer ve aksiyonların da olması gerekiyordu, hareketliliğin olması gerekiyordu geçmiş baharlarda olduğu gibi.

Sonra sarı çiçek açan salatalıklar,

Domatesler, Biberler,

Patlıcanlar acaba  nasıl olacak?

Maydonoz, tere, nane nasıl olacak?

Hayat  olumsuz ekonomik şartlar altında ne olacak ve nasıl sürecek?                                                       

Yağışsız ve ılık geçen kış aylarından sonra bahar geldi.

Bahar yeni bir umut ve yeni bir başlangıçtı.

Bahar demek doğanın uyanışı demekti.

Bahar demek doğum demekti.

Lakin bahar bu yıl hasta geldi.

Yatağa düştü.

Mart’ın başından beri de hayatta kalmak için direniyordu.

Fakat olmadı.

Kimse ve hiç  birimiz hiç bir şekilde hiç bir şey yapamadı.

Bahar öldü.

Kendisine yeni bir hayat öngörenler ve yeni umutlar için umut bağlayanların eli boşta kaldı.            

Bahar erken öldü.

Olabileceklerin en kötüsü oldu.

Herkes mahsun ve hüzünlü.

En başta insanlar, hayat, toprak ve su hüzünlü.

Yaz aylarına gelince..

Yaz da kederli ve umutsuz.

Anlayacağınız  o da iyi başlamadı hayata.

Hasta  bir vaziyette ve hasta yatağında başına gelecekleri bekliyor yalnız  ve çaresiz bir şekilde.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.