Konya
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.40
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2434.5
  • BIST
    9979.9
  • BTC
    62305.99$

Ayetlerden Öğüt Alıp Gereğini Yerine Getirme Adına Secde (2)

26 Ekim 2018, Cuma 12:19

Allah’ın ayetleri karşısındaki mümince tavır kısaca budur: Ayetleri okuyup anlamak, düşünüp öğüt almak, onların gereğini yapma adına secdelere kapanmak, kıyamda durmak ve infakta bulunmak… Bu erdemlerin sahiplerini ise dünyada huzur ve esenlik içerisinde cennetî bir hayat, ahirette ise ebedî cennet beklemektedir.

Ayette yer alan secdeye kapanma ifadesi ise, bilinçli bir şekilde ve içtenlikle secdeye varmayı, Yüce Rabbin isteklerine boyun eğmeyi gösterir. Bu körü körüne bir secde değildir, isteksizce yapılan bir kulluk göstergesi de değildir.

Bilinçli ve samimi bir secde için ise, Yüce Allah’ı ayetleriyle doğru bir şekilde tanımak, O’nun üzerimizdeki sayısız nimetlerini fark etmek, O’na kulluk borcumuzun olduğunu kabul etmek, O’na ibadetin ruhumuzun gıdası olduğunu bilmek gerekir.

Allah’ın ayetlerinden ders almayan, onlardan etkilenip secdelere varmayan, büyüklenerek Rabbin huzurunda kıyamda durmayan, infakta bulunmayan kimseler ise yoldan sapmış fasıklardır. Onların dünya hayatı da zindan, ahiretleri de ebedî sürecek cehennem ateşidir. (18-20. ayetler)

Nitekim bu husus Furkan Suresi’nde şöyle açıklanmıştı: Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar. (Furkân, 25/73) Zaten Rabbin ayetlerinden öğüt almayanlar zalimlerin en zalimidir: Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatılmışken onlardan yüz çeviren ve önceden yaptıklarını unutan kimseden daha zalim var mıdır? (Kehf, 18/57; Secde, 32/22) İşte gerçek mümin ayetlere karşı kör ve sağır olmadığını göstermek, zalimlerden olmadığını ortaya koymak için secdeye kapanandır.

Elbette Kur’an’da geçen mümin tanımları bu ayetlerde ifade edilenden ibaret değildir. Daha başka pek çok özlü ifade ve tanım yer alır Kur’an’da. Bunların her biri gerçek müminlerin en temel özelliklerine vurgu yapar. Gerçek mümin, bu özellikleri bir bütün olarak kendinde toplayandır. Her insan bu temel özelliklere sahip olmak için gayret ve çaba içerisinde olmalı, kâmil mümin olma yolunda mesafe kat etmelidir.

Şimdi Kur’an’daki mümin tanımlarıyla ilgili ayetlerden bir kaçını okuyalım ve kendi müminliğimizi bu ayetlerle test edelim. Eksiklikler varsa tamamlayalım, yanlışlar varsa düzeltelim, bu tanımlara uyan müminler isek onlara sahip çıkıp, bizlere bunları lütfettiği için Mevla’mıza şükür için secdelere kapanalım:

İnananlar ancak, o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Ve Rablerine güvenirler; namaz kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler. İşte gerçekten inanmış olanlar bunlardır. Onlara Rablerinin katında mertebeler, mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır. (Enfâl 8/2-4)

İnanıp hicret eden, Allah yolunda savaşanlar ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte onlar gerçekten inanmış olanlardır. Onlara mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır. (Enfâl, 8/74)

İnananlar, ancak Allah'a ve peygamberine inanmış, sonra şüpheye düşmemiş; Allah uğrunda mallarıyla, canlarıyla cihat etmiş olanlardır. İşte onlar doğru olanlardır. (Hucurat, 49/15)

O kimseler namazı kılarlar, zekâtı verirler; ahirete de yakinen inanırlar. İşte onlar Rablerinin yolunda olanlardır, işte onlar saadete erenlerdir. (Lokman, 31/4-5)

Müminler kurtuluşa ermişlerdir. Onlar namazda huşu içindedirler. Onlar boş şeylerden yüz çevirirler. Onlar zekâtlarını verirler. Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, namuslarını herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler. Bu sınırları aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir. Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler. Namazlarına riayet ederler. Onlar, temelli kalacakları Firdevs Cenneti’ne varis olanlardır. (Müminûn, 23/1-11)

Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkârlığından korunabilmiş kimseler, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Haşr, 59/9)

Fakat inanıp yararlı iş işleyenler, işte onlar da, yaratıkların en iyileridirler. Onların Rableri katındaki mükâfatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, zemininden ırmaklar akan Adn Cennetleridir. Allah onlardan razıdır, onlar da Allah'tan razıdır. İşte bu mükâfatlar, Rabbinden korkan kimseler içindir. (Beyyine, 98/7-8)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.