Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2440.5
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64378.27$

AVRUPALILARDA TÜRK KORKUSU VE DÜŞMANLIĞI (3)

08 Nisan 2021, Perşembe 08:18

İşte bu dönemlerde Avrupa tir tir titremektedir. Kâbuslar görmekte, Osmanlı korkusu ile gözlerine uyku girmemektedir. Osmanlı fobisi hayatlarının her anına hâkim olmaktadır.(1) Papa ve papazlar içte mezhep kavgaları ile uğraşırken, dışta Osmanlı karşısında nasıl ittifak eder, Haçlı Orduları tertip eder de Av­rupa’nın Müslümanların eline geçmesine mani olabiliriz faali­yetinin içindedirler. Kiliselerde gece gündüz “Tanrım Türklerin şerrinden bizi koru” diye dualar edilmekte,(2) vaazlar, ilahiler, şarkılar, yakarışlar, tazarrular hep Osmanlı korkusundan bah­setmekte ve onu işlemekte, bu mealde senfoniler bestelenmek­tedir. Bu hususta bağımsız bir edebiyat türü oluşmuştur. Nor­malin dışında “Türk Çanı”(3) diye bir usul geliştirilmiş, bu çanın temposu ve belirgin alametleri var.

Günün hangi saatinde bu çan çalarsa, kilise ve idarecilerin emri ile, bütün halk işini, gücünü, yürüyüşünü… bırakıp diz çöküp çan bitinceye kadar dinleyip dua etmek mecburiyetindedir. Ayrıca normal vergilerin dışında “Tür Vergisi-Curuza”(4) diye Osmanlı ile yapılacak savaşları finanse etmek üzere özel vergiler konmuştur. Türk zaferleri duyuldukça papazlar günlerce yas ilân edip bütün eğlence türle­rini yasaklamışlar, Türk korkusunun dimağlara perçinlenmesini sağlamışlardır. Ebeveynler beşikte ağlayan çocuklarını “sus Türkler geliyor- Ooo mama mia” diye korkutmakta, biraz aklı erenleri ise “sus yoksa seni Türklere veririm” diye susturmakta­dırlar.(5)

Yavuz Sultan Selim’in vefat haberini duyunca bütün Av­rupa’nın bayram yapmış ve Papa kiliselere şükür nişanesi olarak yalın ayakla gidilmesini emretmiştir.(6)  

Kısacası Avrupalı, Türk korkusuyla dolu bir dünya oluş­turmuştur. Bu fobi Avrupalının zihin altında hâlâ devam et­mektedir. Birçok uygulama bunu göstermektedir.

Hâlbuki Türklerle temas kuran, tanışan, onların adalet ve hoşgörüsünü tanıyan dindaşları da kendi idarecilerinin zulmün­den bıkıp, Türk diyarlarına göç etmektedir.(7) Bunun duyulup Avrupa içlerindeki bu Türk fobisinin zayıflamaması için, yine Papa ve papazlar kanalıyla, kilise baskısıyla Türkler aleyhine öyle bir menfi propaganda faaliyetleri başlatılmış ki, onlar le­hine bir şey söylemek, kişinin intihar etmesiyle bir tutulmuş, gerçekten bunu yapanlar anında Engizisyon mahkemeleri ka­rarları ile, ibret-i âlem olmak üzere işkencelerle halkın gözleri önünde öldürülmüştür. Türk korkusu, onların gözünde Türkleri nasıl insanüstü varlıklar haline getirdiğine şu misaller açık delil­dir: 

“Türkler olağanüstü güçlü yaratıklar, onların hakkından ancak Tanrının yardımıyla gelinebilir onun için çok dua etmek gerekir. Hıristiyanlar aynen Davut peygamber dönemindeki (Golyat) gibi dev bir düşmanla karşı karşıyalar. Ancak Davut Peygamber Tanrının yardımı sayesinde düşmanını yendiği gibi, Hıristiyanlara da Tanrı yardım ederse ancak bu güçlü düşmanı yenebilirler onun için bol dua etmek gerekir.   Luther’e göre Türkün ordusu şeytanın ordusudur. Buna göre: “Sadece düş­manla savaşmak ya da ordunun güçlü ve sayıca üstün olması yeterli değildir. Türklere karşı elde edilecek olan bir zafer an­cak Tanrı’nın ve meleklerin yardımı ile elde edilebilir. O iste­diği takdirde bu mümkün olur... Türkler acımasız, gaddar, bar­bar, kana susamış köpekler, çocukları bile öldüren, boğan, par­çalayan, kazığa geçiren, üzerine bahis oynanan...bunları tasvir eden resimler. Dua yazarlarından Franck’a göre: Türkler salt beden ve kanlarıyla savaşmamakta, aynı zamanda kötü ruhların yardımıyla beraber savaşmaktadırlar. Böyle olunca da Hıristi­yanlar sadece bedenlerini ortaya koyarak zafer elde edemezler. Zafer elde edilmesi için hem bedensel, hem de dinsel güçlerle maneviyatla savaşmalılar. Türklerin bu kadar güçlü olması, Hıristiyanların işlemiş oldukları günahlardan kaynaklanmakta­dır. Tanrının Türklere zafer vermesi sadece Hıristiyanları büyük bir öfkeyle cezalandırmasından kaynaklanmaktadır. Tüm bun­lara rağmen insanların ümidini yitirmemesi ve çok dua etmesi gerekmektedir.”(8)

Bu iftira ve kirli kampanyanın hudutlarının nerelere vardı­ğına misal olması için şunu söyleyelim: Bazı kiliselerdeki resim ve tasvirlerde, Hz. İsa’yı bile Türklerin öldürüp çarmıha ger­dikleri resmedilmeye başlanmış,(9) kendilerinin yaptığı mezhep­ler arası toplu kıyım ve katliamları da Osmanlının üstüne at­mışlardır. Türkleri şeytan ve kötü ruhlardan daha zalim, daha cani, daha gaddar, daha barbar, insan yiyen canavarlar… Göste­rip, genç sabilerin zihin altlarına öyle yerleştirmişlerdir.(10) Duala­rında her şeyden önce Türklerin şerrinden Tanrı’ya sığı­nan sözler, cümleler dile getirmişlerdir.

Dipnotlar:

1- Avrupa’da Türk-Osmanlı Düşmanlığı, a. g. e. c. 1, s. 377.

2- Türklerle ilgili basılmış dua sayısının 400 lerle ifade edildiği Leyla Coşan, a. g. e. s. 275.

3- Ahmet Refik Altınay, “Köprülüler”, İş Bankası Yay. İst. 2001, s. 106; Leyla Coşan, a. g. e. s. 154-158-162.

4- Türk vergisi Leyla Coşan, a. g. e. s. 8-  Her gün Türk çanları çalınınca, her işi bırakarak okunacak dua 154-158-162.

5- Banu Avar, “Hangi Avrupa”, Truva Yay. İst. 2008, s. 170.

6- Tarih ve Medeniyet Dergisi sayı, 14, s. 24. 

7- Cengiz Özakıncı, a. g. e. s. 534.

8- Leyla Coşan, a. g. e. s. 170-180.

9- İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru 3”, Albatros Yay. 4. Bas. İst. 2001, s.171.

10- Bu husta geniş bilgi için bkz: Leyla Coşan, a. g. e.  s. 134-141-142-157-160, 169, 177, 181, 183,188, 195, 245, 387. 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.