Konya
19 Mart, 2024, Salı
logo altı
  • DOLAR
    32.33
  • EURO
    35.20
  • ALTIN
    2246.5
  • BIST
    8735.13
  • BTC
    66855.89$

ASHÂBÜ’l-UHDÛD

14 Nisan 2021, Çarşamba 09:08

 

İslâmiyet’ten önceki bir devirde müminleri dinlerinden döndürmek için ateş dolu hendeklerde yakarak işkence eden kimseler hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan tabir.

Uhdûd “uzun ve derin hendek” demektir. Kendilerinden “ashâbü’l-uhdûd” diye söz edilen kimselerle onların işkence ettiği müminler ve bu olayın geçtiği zaman ve bölge hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de bilgi yoktur. Burûc sûresinde (85/4-10), çıra ile tutuşturdukları ateş dolu hendeklere Allah’a inandıkları için müminleri atan ve hendeğin etrafında oturup onları seyreden kimselerden “kahrolsunlar” diye kısaca bahsedilmektedir. Suheyb b. Sinân tarafından rivayet edilen bir hadiste (Müslim, “Zühd ve’r-reḳāʾiḳ”, 73; Tirmizî, “Tefsîr”, 77; Müsned, VI, 16-18), bu müminleri iman etmeye sevkeden olay zikredildikten sonra hendeğe atılışları anlatılmaktadır.

Tarih ve tefsir kitaplarında ashâbü’l-uhdûd ile ilgili birçok rivayet vardır: İran hükümdarı, nikâhları haram olan yakın akraba ile (özellikle kız kardeşlerle) evlenmenin helâl sayılmasını istediği zaman buna karşı çıkan âlimleri bir hendek kazdırıp içine attırmıştır. Diğer bir rivayete göre hadise Bâbil Kralı Buhtunnasr ile ilgilidir. Bir altın heykel yaptırarak halkı ona tapmaya zorlayan kral, bunu kabul etmeyen Dânyâl peygamber ile arkadaşlarını alevli fırına doldurmuştur (Daniel, 3). Fakat bu rivayetin çok zayıf olduğu ileri sürülmektedir (bk. Andrae, s. 20). Bu konudaki rivayetlerin en kuvvetlisi, Necran hıristiyanlarına Yahudi hükümdar Zûnüvâs tarafından yapılan işkence olayı ile ilgili olanıdır. İkinci Himyerîler’in son hükümdarı olan Zûnüvâs Yahudiliği kabul etmiş, 523’te Necran’ı ele geçirerek Hristiyanlardan Yahudiliğe geçmelerini istemiş, kabul etmeyenleri ateş dolu çukurlara attırarak yaktırmıştır. Süryani’ce kaynaklarda da Necran hıristiyanlarına yapılan zulüm geniş bir şekilde yer almaktadır. Zûnüvâs 120.000 kişi ile Necran’ı kuşatmış, yaklaşık 2000 kişiyi bir kiliseye doldurarak ateşe vermiştir. Diğer taraftan kazdırdığı uzun ve derin hendeklere odun doldurulmuş, bu odunlar tutuşturulduktan sonra Hristiyanlar içine atılarak yakılmıştır. Zûnüvâs tarafından öldürülen Hristiyanların sayısı İslâmî kaynaklarda 20.000, Süryani kaynaklarda ise 4000 olarak belirtilmektedir (Ignatios Ya‘kūb es-Sâlis, s. 23, 28, 50, 53; Irfan Shahid, s. 46-64). Bazı araştırmacılar, tarihte böyle bir hadisenin olmadığını, ashâbü’l-uhdûd tabirinin “ashâbü’l-cahîm” (cehennemlikler) ve benzeri ifadelerle aynı mânayı taşıdığını, dolayısıyla âhirette verilecek bir nevi cezayı ifade ettiğini ileri sürmüşlerse de (EI2 [Fr.], I, 713) Moberg tarafından keşfedilen VI. yüzyılın ikinci çeyreğine ait tarihî belgede bu hadiseden bahsedilmesi de tarihte böyle bir olayın meydana geldiğini teyit etmektedir (Horovitz, s. 92-93). Ayrıca bu konuda yeni belgeler de bulunup neşredilmiştir (Irfan Shahid, çeşitli sayfalar).

Halkı hendeklere doldurarak öldürme olaylarının tarihte çeşitli zamanlarda meydana geldiği anlaşılmaktadır. İbn Ebû Hâtim’in naklettiğine göre Yemen’de Tübba‘, Bâbil’de Buhtunnasr, Kostantaniye’de Kral Konstantin devirlerinde benzeri olaylar görülmüştür. Kur’ân-ı Kerîm’de bu kıssa, müminlere eziyet eden müşriklerin ibret almaları ve müminlerin de sıkıntı ve zorluklar karşısında sabır ve tahammül göstermeleri için zikredilmiştir (ayrıca bk. BURÛC SÛRESİ).

TDV İslam Ansiklopedisi: Müellif: MUHAMMED EROĞLU

…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

Yukarıda TDV İslam Ansiklopedisinde müellif Muhammed Eroğlu tarafından hazırlanan bahse konu maddeyi yazarın emeğine saygıyla olduğu gibi alıntıladım.

Aziz Allah’ın(c.c.) yolunda yürümek ve bu yol üzerinde türlü tuzaklar kurmaya çalışan şeytanların hile ve oyunları yüzünden her Müslümanın çetin bir savaşı göze alması demektir. Şeytanın görevi bu yürüyüşü Müslümana vurduğu matkaplı darbe ile bilhassa ondaki nefsi davranışları öne çıkartıp caydırmak, vazgeçirmek ve ego planları yaptırtarak durdurmak ve zorlaştırmaktır. Yüce Allah ise yolunda olanları rahmet ve yardımlarıyla kolaylaştırır. Yürüyüşü gerçekleştiren insandır. İnsanın göstereceği tutumlar kararlılık ve duruşla alakalı liyakat hassasiyetleriyle ilintilidir. Habil’in ölümüne sebep olan bir şeytandı. Kabil idi. İblis yalanlarıyla kandırıp o işi yaptırmıştı. Hz. İbrahim’i ateşe atan nemruttu. İblisin verdiği akılla hareket etmiş ve toplumunu böyle yönetiyordu. Müslümanları diri diri ateşe atan ve yanmalarını izleyen ashabı uhdud’u yöneten de şeytandı.

Bugün İslam coğrafyasında yanı başımızdaki Müslümanların uğradığı zulümleri tezgâhlayanlar Rus ve Amerikan İngiliz batılı şeytanlardır. Myanmar’da aynı ekol iş başındadır. İblisin askerleri gözü dönmüş bir vaziyette gerek Doğu Türkistan’da Arakan ’da teknik güçleri ile sömürü düzenlerini gerçekleştirme adına insanlıktan çıkmış vaziyette icraatta bulunuyorlar. Bu yüz karası insansızlık tutum Bosna’da Kafkaslar da, Cezayir’de, Libya’da, Irak ve Suriye’de Mısır’da devam ettirilmektedir.15 Temmuz’da aynı düşünceyle oyunu Türkiye’de oynamak istediler.

Üzerimize oynanan oyunları bozmak için birlik ve beraberliğe ihtiyaç vardır. Ortak değerler etrafında kenetlenmek vardır. Bin yıllık kültürel birikimimize sahip çıkmak vardır. Bizde kültürel donanım oldukça fazla hatta çokta kıymetli. Lakin bunu benimsemek ve nesillere taşımak önemlidir. Türkiye’nin göstereceği rol model liderlik misyonu tüm İslam coğrafyasını da tüm engellemelere rağmen harekete geçirme kabiliyetine sahiptir. İçimizdeki batıcılar köleci mandacı zihniyeti benimseseler de halkın kahir ekseriyeti değerlerine ve inancına yürekten bağlıdır.

Zorluklar karşısında yılgınlığa düşmeden yalnızca Allah’tan yardım dilemek O’nun emir ve yasaklarına uygun bir yaşantıyı nefsimize hâkim kılmak, sabretmek, her ne sonuçla karşılaşırsa karşılaşılsın yalnız ve sadece O’ndan yardım beklemek ve istemek, ümitsizliğe düşmemek ve mücadelemize kendimizden başlayarak devam etmek gerekir. Organlar arası bağlantılar tüm bedeni zinde nasıl tutuyorsa dünya da bulunan Müslümanlarında tek bir beden gibi aynı kardeşlik havasını yakalamaları lazımdır. Kim bilir bu aidiyet duygusu türlü organize örgütlenmelere kapı aralayacak tarihte olduğu gibi insan onuruna yakışır şekilde bir hak ve adaletin tesis edileceği güzel günler gelecektir. Mevla görelim neyler, Neylerse güzel eyler.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.