Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2445.6
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64191.64$

Alım gücümüz….

16 Ocak 2018, Salı 08:00

Berber muhabbetleri meşhurdur benim memleketimde…

Halkın her kesiminden insanı ağırlayan berber koltuğunda siyasetten, spora, ekonomiden, magazine her şey konuşulur…

Mahalleyi boş verin şehirde neler oluyor neler bitiyor hepsi konuşulur.

Hükümetler kurulup yıkılır, ülkeler fethedilir, savaşlar çıkar ve biter..

O derece ilginçtir berber koltuğu…

İşte böyle bir berber muhabbetini anlatmak istiyorum.

Sevgili Yazı işleri Müdürüm Zekeriya Sağlık ile birlikte kendi kuaförüne gittik.

2. Nalçacı’da bir salon…

İşlek bir bölgede ama sakin bir yer…

Bilenler bilir tam 4 senedir berberlerden uzağımdır ben.

4 sene önce bir sinirle bir daha gitmeyeceğim berbere dedim ve o gün bugündür bir daha kapısından içeri girmedim…

Neyse Zekeriya Müdürümle birlikte gittik berbere ve kendisi oturdu o meşhur koltuğa…

Sonra başladı muhabbet oradan buradan derken vatandaşların alı gücüne geldi…

Vatandaşların ‘Para yok’ söylemlerini çok inandırıcı bulmadığını söyleyen berber arkadaş, ‘Yav abi hafta sonu alışveriş merkezlerini bir gezelim bakalım para var mı yok mu görelim’ dedi…

‘İnsanlar kredi kartıyla alışveriş yapıyor arkadaşım, doğru söylüyorsun alışveriş merkezleri dolup taşıyor ama borca harcıyoruz’ dedim…

Demez olaydım, bir söyledim bin ah işittim.

Haksız da sayılmazdı…

Kendisinin her kesimden müşterisinin olduğunu dolayısıyla insanları en iyi karşılaştıracak kişinin kendisi olduğunu zaten ben çok iyi biliyorum…

Ama söylediği bir söz çok ilginç geldi bana…

Ortak kararımızdı ‘Artık orta sınıf yok, ya fakirsin ya baya baya zengin’

Dedim ya bir söz işte o söz, ‘Abi doğru söylüyorsun orta kesim yok, ya fakirsin ya zengin ama maalesef şu an fakirlerde zengin gibi yaşamaya çalışıyor’

Harbiden öyle vallahi…

Asgari ücretliler artık önümüzdeki ay itibariyle 1604 lira aylık maaş alacaklar ve ellerindeki telefonlara bir bak 4-5 hatta 6 bin liralık telefonlar kullanıyorlar.

En lüks AVM’lerde en lüks Kafelerde 50 kuruşluk çaya 3-4 hatta 5 lira para veriyorlar.

Sırf fotoğrafını çekip sosyal medya hesaplarında paylaşmak için 18 liraya bir fincan kahve alıp içiyorlar.

Hani bir söz vardır ya bizim millete taksitle verseler ayı satın alır diye…

Gerçekten öyle ama neden öyle bir türlü çözemedim ben bir türlü…

Hayat standartlarımızın yükselmesi benim en büyük temennilerimden ama bu şekilde olmaz… Taksitle lüks yaşanmaz…

PAYLAŞMAK YERİNE ANI YAŞAYIN!

Bugün biraz olumsuzum evet ama bunun nedeni de önceki akşamdan beri biraz gergin olmam.

İstanbul’da üniversite okuyan iki tane yeğenim var sınavlarını bitirip Konya’ya gelmişler.

Malum haftasonu, Pazar günü kim olursa olsun ne iş yaparsa yapsın ‘hadi gezelim’ modundadır…

İşte yeğenlerimde Pazar öğleden sonra telefon açtılar ve ‘Amca akşam müsaitsen sinemaya gidelim’ dediler.

Hay demez olaydılar,izlediğim filmden bişey anlamadım bide üstüne bütün sinirlerim alt üst oldu…

Kent Plazada akşam saat 21.00 seansına Arif V 216’ya 3 bilet aldık…

Salon tıklım tıklım dolu…

Film başlamak üzere ama kimsenin umurunda değil ellerinde telefon herkes sosyal medyada…

Neyse film başladı ki başlar başlamaz önümdeki sırada en az 5 kişi elinde cep telefonu kayda başladı…

Ülen ses çıkartmayım çocukların yanında huzursuzluk olmasın dedim ama ne mümkün, 30’ar-40’ar saniye görüntü çekip hemen paylaşıyorlar ‘Arif V 216 keyfi’ diye… tabi dediğim gibi bu önümdeki sırada 5 kişi… Onların önündekiler, onların önündekilerin önündekiler, hele arkadakiler anlatamam, bir ara çatır çatır flaşlar patladı…

Eğildim ‘Telefonları kapatırmısınız’ diye biraz sesli söyledim, salonun en az yarısı duymuştur…

Telefonlar hemen indi aşağı, derken 15 dakika sonra komik bir sahnede yine…

Ardından yine...

Ardından yine…

Zaten belli bir süre sonra ‘saldım çayıra mevlam kayıra’ diyerek önümdeki ışıl ışıl parlayan telefonlardan uzaklaştırabildiğim kadarıyla bütün konsantremi filme verdim ve bildiğiniz gayet keyifli bir şekilde izledim filmi…

Salonda en az 70-80 kişi vardı…

Ve filmi benim gibi keyif alarak seyreden sayısı tahminimce 3 bilemedin 5’tir… 10 demez yani…

Bu bahsettiğim kişilerin yaş ortalaması öyle tahmin ettiğiniz gibi 15-17 arası falan değil bildiğiniz 45-50 yaşlarında koca koca adamlar, kadınlarda ellerinde telefon saygısızlığın dibine vurdular…

Ya arkadaş gerçekten anlamıyorum, neden başkalarına göstermek için yaşıyoruz biz…

Benim sinemaya gittiğimden birilerinin haberinin olmasına gerek yok, benim filmden keyif aldığımı bilmelerine gerek yok…

Yediğim mısırın büyüklüğünden küçüklüğünden hele kime ne…

Kendimiz için yaşamalıyız, kendimiz için yemeli, kendimiz için keyif almalıyız….

Ve mümkünse de aldığımız keyfi başkalarına göstermeme gerek yok ki… O zaman çok daha fazla keyif alıyorsam keyif alıyorum anlamına gelmez, egoist, narsist bir insan olduğum anlamına gelir…

Tabi bence…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.