Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2445.6
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64191.64$

ABDURRAHİM KARAKOÇ

09 Haziran 2021, Çarşamba 09:30

Şair, gazeteci, yazar Abdurrahim Karakoç vefatının 9. Yılında sade bir törenle anıldı.

Karakoç, gösterişten uzak sade bir şairdi. Türk şiirinin en katıksız, en net birkaç şairinden birisiydi.

Mıhlanmış fikirlerinden hiçbir zaman taviz vermedi.

Sözünü esirgemedi.

Kudretlilere “eyvallah” demediği gibi, boyunda eğmedi.Haram sofraların şairi, gazetecisi ve yazarı da olmadı.

Devleti ve milleti aynı anda idare eden kaypak ve kancık fikirli adamda değildi.

İnandığını söyledi, söylediği gibi de yaşadı.

 Şairler diyarı Kahramanmaraş’ın fikirleri ve yaşantısıyla bu örnek insanı Abdurrahim Karakoç bizim en favori şairlerimizin başında bulunuyor. Karakoç’u anlamak için en zor şartlarda bile eğilmeyen ve dik duran bu insanının şiirlerini okumak gerekiyor.

Toplum şairi Karakoç bazı şiirlerinde haksızlıklar karşısında isyan eder, yaşadığı dönem toplumunun fotoğraflarını mısralara dönüştürür.

Müthiş bir söz ustasıdır.

Bizim edebiyatımızda benzerine az rastlanan inanılmaz bin benzetme ustasıdır.

Şu söze bakın: “Lambada titreyen alev üşüyor” ve daha niceleri.

Onun bestelenen “Mihriban” şiiri,unutulması imkansız bir türkü olarak arşivlerdeki yerini çoktan aldı.

“Mihriban” ın en duygusuz ve en katı  yürekleri hoplattığı  kesin.

Alevi üşüten şairin ne kadar büyük bir değer olduğunu anlayabildiğimizi sanmıyoruz.

ABDURRAHİM KARAKOÇ’UN ANISINA ÜÇ ŞİİRİNİ PAYLAŞALIM SİZİNLE

            İSYANLI SÜKUT

Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı 
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

İçmedi, masada unuttu çayı 
Kalktı ki garsona vere parayı 
Uzattı çakmağı ve sigarayı
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş 
Sandım can evime döktüler ateş
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini.. vazgeçti birden, 
'Oyyy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

    BAYRAMLAR BAYRAM OLA-1

Güneş yükselmeden kuşluk yerine 
Bir adam camiden döndü evine 
Oturdu sessizce yer minderine

Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı 
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı...

Eli öpüldükçe içi burkuldu 
Konuşmak istedi, dili tutuldu 
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu

Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı 
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı...

Düşündü kış yakın, evde odun yok 
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok 
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok

Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını 
Adam “evet” dedi, sıktı dişini...

Çalışsa ne iş var, ne cepte para 
Dağ oldu içinde büyüyen yara 
Dikti gözlerini karşı duvara

Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı 
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı...

Döndürse yönünü herhangi dosta 
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta 
Yıllar, aylar, günler erirken yasta

Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı 
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı!..

         HAKİM BEĞ

Gene tehir etme üç ay öteye 
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ. 
Otuz yıl da babam düştü ardına 
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.

Kırk yıl önce; yani babam ölünce
Kadılıklar hâkimliğe dönünce
Mirasçılar tarla, takım bölünce
İrezillik beni buldu hâkim beğ.

Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git
Bini buldu burda yediğim zılgıt 
Eğer diyeceksen: bana ne, öl git! 
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.

Sekiz evlek tarla, bir geverlik su
Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu? 
Kazanmasam da hu, kazansam da hu! 
Canım ta burnuma geldi hâkim beğ.

Keşife-meşife, damgaya, harca 
Kanımız kurudu harca da, harca.. 
Sayenizde avukatlar yıllarca, 
Fakiri yoldu da yoldu hâkim beğ.

Mübaşir itekler, kâtip zavırlar 
Değişti bizde de göya devirler 
Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar 
Tapucuyu aya saldı hâkim beğ.

Kabahat sizde mi, kanunlarda mı? 
Şaşırdım billâhi yolu yordamı.. 
Kızma sözlerime alam kadanı 
Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ.

Mülkün temeliydi adalet hani? ... 
Bizim hak temelde saklı mı yani? 
Çıkartıp ta versen kim olur mâni? 
Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ? !

Hem davacı pişman, hem de davalı.. 
Bu yolda tükettik çulu, çuvalı. 
Sabret makamından çalma kavalı, 
Sürüler ekine daldı hâkim beğ.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.