Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.9
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63025.689$

TERÖRİST İSRAİL

19 Mayıs 2021, Çarşamba 09:00

Aslında itrail diye tanımlanması daha uygundur. Sürekli saldırgan ve huzur vermez zorbaların batılı dayılarından aldıkları güçle Ortadoğu coğrafyasında, Filistin topraklarında estirdikleri terör şimdi kutsalımız Mescidi Aksa’da yeniden tekrarlandı. Pis ayaklarıyla kutsalımıza dalan Siyonist mahlûklar Müslüman dünyasını rencide edici hareketlerine pervasızca devam ediyorlar. Onları bu kadar cüretkâr yapan nedir? Bizim yani İslam dünyasının birlik içinde olamaması mı? Batının insanlık dışı işlenen ve kendi prensiplerine aykırı olarak icra edilen davranışlara sırf Müslümanlar olduğu için kör sağır ve dilsiz kalması mı? Yoksa üzerimize serpilen ölü toprağının etkisiyle aramızda mesafeler uçurumlar oluşturan nemelazımcılık aşısı mı? Bizi bir araya getiremiyor ve sesimiz Türkiye dışında cılız çıkıyor.

Vaat edilmiş topraklara yerleşme amaç ve gayretleri ile aslında bu vesileyle dünyayı da kendi kontrolleri altına almak isteyen ve Siyonizm olarak nitelenen ilkeleri ile Yahudiler öldürmeye ara vermeden devam ediyorlar. Eylemlerini kutsal kitaplarında vaat edildiğini düşündükleri topraklara hâkim olmak için yapıyorlarsa kitaptaki metinlerde öldürmeyin emri bulunmaktadır.(Tevrat,6.Emir)   Buna rağmen ölüm kusmaya devam ediyorlarsa burada kutsallarının dışında daha farklı bir uygulama söz konusudur ki o da siyonizmin dünya ya hâkim olma ideali ve her şeyi kendi kontrolleri altına alma amacıdır.

Hatta öyle ki birlikte öldürmekten korkmadıkları ve onların sayesinde güç ve iktidar koltuğunu üst tepe noktasından yönettikleri Amerikanya ya bile yeri gelince baş kaldırmayı bile göze aldıklarında; babaları Amerikan ya tarafından azarlanıp uslu çocuk olmaya ve bulundukları yerin kendilerine bir lütuf olarak verildiğini hatırlatır vaziyette; 1997 yılında başkan Clinton, başbakan Netanyahu’ya  “işgal ettiğiniz Filistin topraklarını hemen terk edin. Siz kendinizi süper güç olarak tanımlıyorsunuz. Süper güç siz değilsiniz, biziz” dedikten sonra başına Monika Levinsky gibi bir bela almıştı. Şimdi bu sözün içeriğine baktığımızda Amerika’nın küçük yavrusu İtrail’in Filistin topraklarından çıkmasını istemesi sadece lafın gelişi bir algı ve aldatmacadır, eğer arzu etmiş olsaydı buna istese İslam dünyasına yaranmak için müsaade etmezdi. Fakat sadece şirin gözükmek adına bu böyle bir cümle kullanmıştır. Ayrıca azgınlıkta sınır tanımayan ve siz süper güç değilsiniz güç biziz demesi de Amerikan menfaatine uygundur ve Amerika’nın Ortadoğu’daki menfaat kalesi itraildir. Şimdi Clinton’un burada ifade ettiği Filistin topraklarından çıkın ifadesi gerçeği yansıtan bir durum mudur? Asla. Zaten en basit tanımlama ile söylemiştik. Orada İtrail’in olması Amerikan sayesindedir. Ve itrail orada Amerikan emperyalizminin ideal bekçisidir.

Aslında Amerikan ya hem Suudlar gibi BAE gibi yönetimleri kendi kontrolünde tutarak sözde İslam dünyasının bir kesimine şirin gözüküyor hem de asıl gayri meşru çocuğu itrail’i besleyerek kendi varlığını orada pekiştiriyor. Orada sözde dini ilkeleri uğruna kan döken Müslüman öldüren itrail ve USA dayanışması ile Siyonizm ve evangelistlerin işbirliği yaptıklarını ve asıl hedefleri olan Nil’den Yukarı Fırat’a kadar olan toprakları ele geçirmek istediklerini kısaca birlikte hareket ettiklerini görebiliriz. Tabi bu arada patron kim? mücadelesinin de yaşandığını Clinton olayından anlamış bulunuyoruz.

Gerçeklerin ışığında düşünmek zorundayız. Gelişmelerin dışında kalmamız mümkün değildir. Kudüs bizim kutsalımızdır. Kudüs bizim derdimizdir. Kudüs bizim kalemizdir. Kudüs bizim şehrimizdir. İtrail yöneticileri aldıkları emirler doğrultusunda dünyayı ateşe atmak ve kana bulamaktan çekinmiyorlar.   Yani şu anda şer tüm kötülükleriyle ve cambazlıklarıyla saldırganlıklarını sürdürmektedir. İtrail aynen ağa babaları Amerikan fitnesinin Kızılderililere yaptığı katliamı Filistinliler için yapmaktadırlar. Allah’ın lanetlediği bir kavmin dünyayı ateşe atmaktan hoşlanan ve kana bulayan canilerin barış zamanında bile kan dökmekten çekinmeyen azgın bir güruhun bu zulmü daha ne kadar sürecek? Bunun cevabı yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bulunmaktadır.

“Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini inkâr eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez…”(Cuma Süresi 5.Ayet)

Nisa Suresi 160.ayet ve Maide Suresi 64.Ayette Yahudiler ile ilgili Yüce kitabımızda Rabbimiz onların lanetli olduklarını bildirmiştir.”Yahudiler, Allah’ın eli sıkıdır” dediler; dediklerinden ötürü elleri bağlandı, lanetlendiler. Hayır, O’nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarf eder. And olsun ki, sana Rabbinden indirilen sözler onların çoğunun azgınlığını ve inkârını arttıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Savaş ateşini ne zaman körükleseler, Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah bozguncuları sevmez…” (Maide suresi 64.Ayet)

İsrail bu şekilde şımarmaya devam ederse ki edeceğe benziyor bunun sesini kısacak ve susturacak olan tek ülke Türkiye’dir. İstanbul’dan hareket edecek bir İslam ordusu itrail ve avanelerinin anladığı dilden haddini bildirecek ve Selahaddin Eyyubiler yeniden doğacaktır.

“Sesin çok yüksek çıkıyor. Benden yaşlısın, biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar yüksek çıkmayacak. Bunu böyle bilesiniz. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları, nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum. Filistine tankların üstünde girdiği zaman”kendimi bir başka mutlu addediyorum” diyen başbakanlarınız var.”

İşte bu ses; Müslümanların sesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın bugüne kadar İtrail’liere ve onun bağlı olduğu uşaklarına yapılan en büyük ve en kutlu ses idi. Yürekten söylenmiş İslam sesi idi. Eminim bu ses daha da yükselecek ve Kudüs’ün kurtuluşu Türkiye’nin eli ve Allah’ın yardımı ile gerçekleşecektir.    Lanetlenmiş bir kavmin zafere ulaşması ve arzı mevud’u gerçekleştirmesi mümkün değildir. Zafer Allah’ındır. Bize düşen gayretle çalışmak ve istikamet üzere olmaktır. Kudüs bizimdir bu böyle biline.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.