Konya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.40
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2399.7
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    58992.31$

SUSKUNLUĞUMDAN OKU

13 Eylül 2023, Çarşamba 00:17

Bazı özel insanlar kalbinize dokunur ve onlar, kesinlikle sonsuza kadar hayatınızda ve düşüncelerinizde kalır. O yüzden basit insanlara duygularınızı ve kendinizi esir etmeyin!
Çekinmeyin, vakti geldiğinde, basit insanlara kapatmayı bilin kapılarınızı.
Şairin de dediği gibi, “kıymet bilmeyenleri kendileriyle baş başa bırakın.” 
Hayat, bazen insanlara şunu gösteriyor; Yaşadıkların ve sana yaşatılanlara fazla anlayış göstermek yerine, kapıyı göstereceksin ki, o zaman ne kadar değerli olduğun ortaya çıksın…
Vefa bilmeyene, halden anlamayana, ayrımcı, güce tapıcı insanlara açık tutulan kapı, gönül hanenizi yorar, doğru insanlara da güveninizi öldürür ve kendinize ihanet etmiş olursunuz.
Seni yoran bu insanların vefasızlığından, yalanlarından, sahteliklerinden, üst üste gelen terk edilişlerinden, susmaktan ve yalnızlığından çok mu yoruldun?
Sanma ki yalnızsın, sanma ki çaresizsin, sen sadece sabırsızsın. 
“Sabret, Allah sabredenlerle beraberdir.”
Kapatın gönül kapınızı, kapatın ki, doğru insan o kapıyı çalana dek açılmasın,
O doğru insan çalar mı bilinmez ama 
Sürekli kırılmak, sürekli aldatılmak yerine, o beklenen çalmasa da, çalacak diye bir umut olsun, yeter. Umut insanı yaşatır, ihanetse insanı öldürür. Ne umutlar besledin de umudunu kırdılar ve sonunda ne ihanetler yaşadın, gönlünde öldürüp gönül mezarlığına gömdüklerine, hala ne umutlar yeşeriyor onlara bak. 
Bekle, bekleyince göreceksin ki, o yeşeren umutlar senin yorgunluğunu alacak, umudun sessiz dokunuşları seni rahatlatacak, ama artık seçicisin. Beklentin halden anlayandır. Susunca çekip giden değil, susuşlarından hal diliyle anlayandır. Gelir mi bilinmez ama beklemekte yarar var. Öylesi var mı bilinmez ama umut var işte, umud. Gelirse ne âlâ, gelmezse onun da canı sağ olsun. 
Yaş geçiyor, gönül genç diye kendimizi aldatmayalım, o da geçiyor, o da yaşlanıyor. Artık eskisi gibi zıp zıp zıplamıyor, her şeyi hafife alamıyor, yorgun ve bitap. Kıymet bilmeyene değer verecek, kıymet bilmeyenle de konuşacak halde değil. Artık konuşma zamanı değil, meczubun dediği gibi “konuşmadan anlaşabilme” zamanı.
Ne diyordu yorgun meczup; 
“Yaşım geçmiş olsa da bundan sonra beni kabul edeceksen, yorgunluğumla, suskunluğumla kabul et. 
Bana kaybettiklerimi vermek istersen, suskunca otur yanıma. 
Konuşmadan otur, soru sormadan otur, otur ki, sana söylediklerimi değil, söyleyemediklerimi suskunluğumdan oku. 
Okuyabilirsen kalırsın yanımda. İşte o zaman sana olan güvencim ve inancım yerine gelir.”

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.