Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62869.211$

Su; Anılar ve Gerçekleriyle Ahmet Öztemel

27 Mart 2024, Çarşamba 00:01
Dünya’da her yıl 74 milyon kişi yaşamını yetersiz su, sanitasyon ve hijyen sorunları nedeniyle kaybediyor. 2 milyar insan güvenli içme suyundan yoksun. 1993 yılından beri 22 Mart Birleşmiş Milletler Genel Kurul kararıyla Dünya Su Günü olarak kutlanıyor. Amaç elbette giderek kıtlaşan su kaynakları ve suyun önemine dikkat çekmek.
Ülkem maalesef su fakiri. Aslında suya çok ihanet ettik, çok israf ettik. Fabrika atıklarımızı en yakın nehirlere bıraktık arıtılmadan. İsrafta sınır tanımadık, tatlı su çeşmelerinde araçlar yıkadık. Kontrolsüz su kuyuları ile yeraltı su kaynaklarımızı kuruttuk. 1 litre atık yağın 1 milyon litre yeraltı suyunu yok ettiğini bilerek veya bilmeyerek atık yağ toplanması daha doğrusu kanalizasyon sistemine dökülmesini önlemede yetersiz kaldık. Gidelim oto sanayi bölgelerine, örneğin toprağa karışması kesin zararlı olan fren balata temizleme solüsyonlarının boş kutularını doğaya terk etmekten kaçınmadık. Vahşi sulamayı tarımda önlemede istediğimiz noktada değiliz. Kontrolsüz yeraltı suyu kullanımını önlemeyi de, tarımda uygun bölgelerde uygun üretim yapmayı tam olarak sağlayamadık. Dahası suyun önemini kendimiz de anlamadık, yeni nesillere de anlatamadık. Seçim dönemindeyiz, Belediye Başkan adaylarının vaatleri sınır tanımıyor tabir caizse havada uçuşuyor, peki en büyük su israfının sorumlusu Belediye Başkanlarımızın su tasarrufu ile ilgili vaadini duyan oldu mu? Ülkemizde şehir şebeke su sistemine verilen suyun en az yüzde 25’i kullanıcı abonelere ulaşmıyor zira sistem kaçakları nedeniyle yok oluyor. Devletimiz kayıp kaçak oranlarını azaltmak için yönetmelikler çıkarmış, günümüzde istenilen oran henüz yakalanmış değil ve milyonlarca ton su kayıp kaçak olarak yok olmaya devam ediyor. Su depolama alanlarının kapalı havza haline getirilmesi böylece buharlaşma yoluyla kaybın önlenmesi de başarılmış değil maalesef. Uygunsuz sulama ayrı bir sorun üstelik çoraklaşma ile rekolte kaybına da neden olmakta.
Yıllar önce Bosna-Hersek gezisinde rehberimiz “otobüste su bırakan oldu mu?” diye sordu, hemen hepimiz bırakmıştık. Devam etti rehberimiz “iki saat sonra otobüse bindiğinizde o su ısınmış olacak ve içmeyeceksiniz değil mi?” diye sordu, öyle yapılmakta gerçekten, rehberimiz Sırp mezaliminde Bosna Hersek’te su kıtlığı yaşamış bir gençti ve ekledi “9 gün ağzıma bir damla su girmedi” Allah kimseye suyun önemini böyle öğretmesin.
Yıllar önce, Belediye idareciliğimde su numune çalışmaları da yapıyoruz belli noktalardan, bozuk çıkan bir tahlil sonrası -Ankara su ve Kanalizasyon İdaresi yetkililerince Karşıyaka Arıtma Tesisi’ne davet edildik, Barajlardan gelen suyun arıtılıp içilebilir hale geldikten sonra şehir şebeke sistemine verilme aşamasına gelen kadarki tüm safhaları izledik, brifing aldık ve aslında şehir şebeke suyunun sistemde ne kadar güvenilir olduğunu orada gördük. Bozuk tahliller apartman veya daire su borularındaki sorunlardan kaynaklanıyordu genellikle. Bugün şehir şebeke suları genelde güvensiz bulunuyor, hazır su kullanımı özellikle eğitim düzeyi arttıkça yükseliyor. Uzundumlu araştırması Erzurum’da şehir şebeke suyunun; Denizli’de hazır suyun; Boyraz araştırması Konya’da tatlı su çeşmelerin; Tokat ilinde hazır suların, hane halkı sayısı beşin üzerinde ise şehir şebeke sularının, şehir merkezinde hazır su kullanımının çok olduğunu ortaya koymuş. Peki Pet şişe suları ne kadar güvenilir? Sağlık Bakanlığı zaman zaman raporları açıklıyor ve maalesef özellikle yüksek fiyatla ve yaygın satılan suların daha düşük puanla daha az güvenilir olduklarını ortaya koydu. Pet şişelerin en önemli sorun oluşturan yönü üretildikleri malzeme. Polietilen tereftalat polietilen ağırlıklı yüksek yoğunluklu poletilen nonlfenol içermekte ki bu madde özellikle endokrin sistemi etkileyebiliyor. Bpa üretimdeki diğer bir kimyasal. Polikarbonat plastik ya da epoksi reçineden üretilen FDA zararsızdır dese de endokrin sistemi olumsuz etkileyebilen bir kimyasal. Özellikle güneş ışığında bekletilen
sulardan bu maddeler vücudumuza girebilmekte ayrıca da mikro plastikler vücudumuza girmekte ve sağlığımızı olumsuz etkileyebilmekte. Peki plastik sular gün ışığında bekletiliyor mu derseniz maalesef hem de çoğu markada uzun süre.
Konya’nın malum Çayırbağı suyu vardır bilinen. Yazımı yıllar öncesinden bir Çayırbağı suyu anısıyla kapatmak istiyorum sağlıklı günler dileyerek. Malum o zamanlar Çayırbağı suyu arabalarla satılır ama gar civarında istasyon Caddesi’nde de bir dolum tesisi mevcut. Damacana su yönetmeliği çıktığı günler , Sağlık Müdürlüğü Çevre Şube elemanları araştırma yaptıktan sonra zamanın Sağlık Müdürü’ne “Çayırbağı suyu sertlik derecesi 12 olduğu ve kaynağında şişelenmediği için damacana suyu olarak satılamaz” derler ve gereğinin yapılması talimatını alırlar. Yapılacak iş basittir “satışa izin vermemek” Onlar da emri yerine getirirler ancak ortalık fena karışır zira su işletmecisinin siyasi güçlü ortağı veya hamisi vardır. Sağlık Müdürümüz iki saat sonra yürütmenin durdurulmasını emreder bu kez “yahu belirtin üzerinde sertlik derecesinin12 olduğunu, içmeyen içmesin gardaşım ya” ve “adam para verip işletmeci olmuş sözleşme bitmeden nasıl yasaklanır ya” diyerek.
Suyun kıymetini yok etmeden ve kıtlık çekmeden bilelim, israf etmeyelim. Su gibi aziz olun.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.