Konya
02 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2415.1
  • BIST
    10045.74
  • BTC
    57271.21$

Ramazan’da Muhtelif Çeşitlemeler (2)

07 Mayıs 2021, Cuma 09:21

Medya Terörü:                      

Günümüzde bir ülkede beşinci güç olmağa soyunan Medya sektörü istikrarsız bir politik arenada neredeyse birinci güç olma savaşımı veriyor. Medyatör; yendikçe büyüyen, büyüdükçe daha büyük lokmaları yutan bir devi, yendikçe zafere doymayan daha daha fazla yengi diye nara atan bir gladyatörü çağrıştırıyor. Canlının, hayvanın, insanın bir anlamı olmalı, Yaşamın bir anlamı olduğu gibi ölümün de bir anlamı olmalı, insanın her durumunun saygınlığı korunmalıdır. Bizde gazetecilik kariyeri başkalarının özel yaşamlarına hakaret özgürlüğü elde etme esasına dayalı olarak yürütülüyor gibi.

Sadece kendini seven başkalarıyla sevgiyi paylaşmak istemez. Sadece kendini önemseyen başkalarını nazarı dikkatine almaz.

Ciddiyet ve Asparagaslık yan yana yürümez. Uygar toplumlarda bu iki işlevin yan yanalığı kabul görmez. Bu nedenle çoğu batı ülkelerinde her iki işlevi de gören ayrı ayrı gazete ve mecmualar vardır. Bu durum sadece gazete ve mecmualar için değil TV’ler için de söz konusudur. Bizde ise, TV’lerin Logoları ekrandan silinse hangi TV’yi izlediğimizi anlayamayız. Görüntülü medyada vulgarizm ve pespayelikte, müptezellik ve sıradanlıkta adeta bir yarış var reiting kırmak için.

StefhanZweig ve Doktora Yapmak:

StewanZevig; “Bir Yahudi ailesinin her ferdinin, ailesine bir onur kazandırmak için Yahudi kültürüne bir katkı yapması için ilim, felsefe, sanat ve dinin herhangi bir dalında doktora yapması gerekir, ben de bu yüzden doktoramı felsefe sahasında yaptım”, diyor. On on beş milyonluk İsrail 200 milyonluk Araplara neden galip geliyor sorusuna sanırım en net cevabıdır bu sözler. Bu dört alanda master de değil doktora yapmayı gelenek haline getiren bir toplum elbette dünyanın sanayisine, siyasetine, modasına, finans ve medya sektörüne, film ve reklam piyasasına hakimiyet kurması şaşırtıcı bir durum değildir. “Bilgi bizatihi güçtür”, “Bilmek hükmetmektir”, “Hüküm bilenin hakkıdır”.

Günümüzde,özelde İsrail’le genelde Batı ile savaş yapmak dünyanın tüm lanetlerini üzerine çekmekle özdeş bir durumdur. Savaş eşit koşullarda yapılırsa bir anlamı olabilir.

Onda her şey var da, sende ölecek adamdan başka bir şey yoksa;

          Onda kahredici silah var sende yoksa

          Onda sermaye birikimi var sende yoksa

          Onda medya var sende yoksa

          Onda sanayi ve iş gücü var sende yoksa

          Onda yazar, çizer, sanatçı, var sende yoksa

          Onda bilim adamı, siyasetçi var sende yoksa

          Onda din adamı ve filozof var sende yoksa

Bu savaşın sana bir yararı da yok demektir. Eğer barış seni hepten bitirirse, o zaman senin kaderin savaşmaktır. Ta ki, son ölecek adam da öldürülünceye kadar.

Bu durumda ne kadar haklı, ne denli mazlum ve madur olursan ol, senin kaderin terörist olarak öldürülmektir. Ta ki senin de onda olan şeyler oluncaya kadar. Kamuoyu hakkı, haklıyı savunan, maduru, ezilmişi koruyan tarafta değil haksız da olsa güçlüden, ezici de olsa hadiseleri provake edip, kişileri manipule edenlerden yanaysa bu sonuçta bizim de bir payımız var mı diye düşünmek gerekir.

Düşün düşün -------- dır işin/Düşüne düşüne kafayı yedi/Düşünen derviş sonunda gebermiş. Ve “İç badeyi güzel sev varsa aklı şuurun”/ “Dünya var imiş yok imiş ne umurun”/ “Ayağını sıcak tut başını serin”/ “Gönlünü ferah tut düşünme derin”, diye özlü sözlerimiz ve beyitlerimizin tarihsel bir çözümlemesini yapmalı değil miyiz?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.