Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63976.378$

Ramazan’da Muhtelif Çeşitlemeler (1)

30 Nisan 2021, Cuma 11:01

Tanrı’yı Kim Yarattı?

AndreCresson’un dediği gibi “Bilmek; yakından tetkik edilmîş ve hiçbir şüpheye yer bırakmayan deliller üzerine dayanan tam kesin bir bilginin ifadesidir. Misal: matematikçi Euklid’in tarif, aksiyom ve postülalarını kabul ettikten sonra, bir üçgenin kenarortaylarının birbirini aynı noktada keseceğini bilir.”

Tanrı’yı kim yarattı sorusu, ilk sebebin sebebi nedir, ilk muharrik’in hareket ettiricisi nedir, soruları “daire bir çember olabilir mi” sorusu gibi embesilcedir. Yaratılan şey tanrı değildir, hangi şeyin sebebi varsa o şey ilk sebep değildir, hangi şeyin hareket ettiricisi varsa o şey ilk muharrik değildir. İlk’ten kasıt kendinden öncesi olmayan demektir.

Tanrı’ya Kul Olmak Birey’in Kendini Gerçekleştirmesine Engel midir?        

Sığ ve dikkatsiz yaklaşımlardan biri de kulluk ve kölelik kavramlarına sanki bunlar eşanlamlıymış gibi anlamlar yükleyerek kölelik için gösterilmesi gereken yaklaşım biçimini kulluk kavramına da gösterme eğilimidir. İnsan yaratılan ve yaratan ikileminde birinci tarafta kalır. Yani insan, yaratıcı değil yaratılandır. Yaratılmamış olsaydı zaten ya var olmamış ya da kadîm varlık olacaktı. varlığa gelme ve gelmeme şansları eşit olan bir mümkünlük’te Tanrı’nın yaratma yönünde bir tercihle var edilmekle var ediliyoruz. Tıpkı var olduğunu belirleyemediğimiz yok olanları da yine O’nun varlığa getirilmeme tercihini yaptığı gibi. Var olan bilinçli varlıkların yaratıcının kulu olmama şansları zaten yok, kendilerinin yaratıcısı olamadıkları için yaratılan varlık olmaları gerekiyor. Peki, Tanrı’nın yarattığı bir varlık, kul olmaları günümüzdeki kendine yeterli donanımlı entelektüel birey olmaya halel getirir mi? Başka bir varlık’ın –bu Tanrı da olsa- yarattığı bir varlık olması, O’nun kulu olması, başka bir varlığa bağımlı olması, insan için bir aşağılanma mıdır?  Aşağılanma sayılması için Tanrı’nın da kendisine eşit, denk bir varlık olması gerekir. Eşit konum ve şartlara haiz olanlar arasında sağlıklı bir kıyaslama yapılır. İnsanın insana tek taraflı bağımlılığı, onu incitir. Ancak kula kul olmak ne kadar aşağılayıcı ise, insanın yaratıcısına kul olması da aksine o kadar onurlu bir durumdur. Ancak kendi kendini yaratan bir kişinin Tanrı’ya kul olması aşağılayıcı olur. Bu da mümkün olmayacağına göre, Tanrı’ya kul olmaktan gocunanlar kendi kendilerini yarattıklarını kanıtlamaları gerekir. Soyut olması nedeniyle Tanrı’yı algılayamadıkları için inanmadıklarını dillendirenler zihnen fizikselliği aşamadıkları için benlerinden, somut nesnelerden ya da kişilerden kendilerine rab edinmek zorunda kaldıklarını anladıkları an inkar düşüncelerinden uzaklaşabilirler. “Bir damla kan ve bin endişeden ibaret” olduğu söylenen insan, yaratıcı, koruyucu, gözetici, besleyici ve dinginlik verici bir başka varlık, etken olduğuna inanmaksızın yapamaz. Ya müminler gibi asıl rablerine ya da inkarcılar gibi savunma mekanizmalarından ödünleme (compensation) yoluna başvurup yatarıcı olmayan yaratılan şeylere Tanrıymış gibi tazimde bulunacaklardır. Örneğin Feuerbach’ın “Yansıtma Kuramı”yla insanın Tanrı suretinde yaratılmış olmasından daha çok Tanrı’nın insan suretinde yaratılmış olduğunu, her şeyi olduğu gibi Tanrı’yı yaratanın da insan olduğunu ileri sürüp ‘ben’ini tanrılaştırdığı görülür.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.