Konya
28 Nisan, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63356.731$

“PARASI OLAN DÜDÜĞÜ ÇALAR”I SİZ FIKRA MI SANDINIZ?

24 Mayıs 2023, Çarşamba 00:00

Samimi, güzel okurlarımız, değerli dostlar bugün yine rahat bir yazı yazmaya çalışacağız.

Anladım ki sık sık şehirde yaşayan insanlarımızdan iyi örnekler verdikçe bana çok kızıyorsunuz.

Bunu istemiyorsunuz.

Elimden geldikçe buna uymaya çalışacağım.

Siyaset de yazmamak için kıvıracağım(!).

Bir iki şehir sorunu, bir de kısa bir yorum ile yazımızı tamamlamayı düşünüyorum.  

‘MECZUBUN BİRİ’ ABİM

HAYAL GÖRMEYE DEVAM MI

EDELİM DİYORSUNUZ?

Yorumlarını severek okuduğum, uyarılarını kulağıma küpe yaptığım ve her seferinde de kendime dersimi çıkarmaya çalıştığım MECZUBUN BİRİ rumuzlu abimiz şöyle yazıyordu;

“Güzel abim derdim kimseye laf oturtmak filan değil de şu koca Konya’da gördüğünü bildiğini eğip bükmeden söyleyebilenlerin bir yerden nemalanmadan hayatını idame ettirenlerin sayısını artıralım inşallah.

Doğru söyleyenin dokuz köyden kovulmadığı hatta baş köşeye oturtulduğu bir şehir hayal edelim.

Bizim söylediklerimizden bir kazancımız yok eğriyi düzeltebilirsek ne mutlu bize.

Vallahi billahi tillahi bildiklerimi bilmeseydim keşke diye çok yalvardığım oldu.

Bu şehirde bilmek lanetli, görmek lanetli.

İnsanlara bakarken onların hakkında bildiklerim gözümün önüne geliyor onun için emin ol kimseyi görmek kimseyle muhatap olmak istemiyorum.

Yerin ve göğün sahibi Allah’tır.

Mutlaka bir hesap günü gelecektir.

Yerin ve göğün sahibinin yaptıklarınızı yanınıza bırakmayacağına emin olunuz.

Kim zerre kadar iyilik etmişse karşılığını bulacak kimde zerre kadar kötülük etmişse karşılığını bulacaktır.

Kimse sanmasın ki böyle gelmiş böyle gider.

Eninde sonunda mutlaka iyiler kazanacaktır.

Allah için iyilerden olmaya gayret edin.”

…………….

Abim dualarınıza yürekten katılıyorum.

Temennilerinize şapka çıkartıyorum.

Ama diyorsunuz ki “….. bir şehir hayal edelim.”

Abim. Can abim.

Siz hayal etmeye devam edin.

Ama beni bu hayale dahil etmeyin.

Yoruldum. Yoruldum. Dahası incindim(!)

Çok açık ve net.

Benim artık böyle bir hayalim kalmadı.

İki;

Diyorsunuz ki “İnsanlara bakarken onun hakkında bildiklerim gözümün önüne geliyor onun için emin ol kimseyi görmek kimseyle muhatap olmak istemiyorum”

……………….

Son 10 yıldır sizin bu dediklerinizi birebir canlı hatta acı bir şekilde yaşadığım için kafayı kırmama adına sekiz yıldır Sille’de dağın başında bir tek komşusu olmayan sadece kedi, köpek, kuş, arı, kelebek, akreplerin yaşadığı bir ortamda yaşıyorum.

İnsan olmadığı için huzuru buldum huzuru…

…………………..

Ama şu fani dünyadan öbür tarafa göçmeden önce hayırlısı ile sizinle mesela OĞUZ OĞUZ rumuzlu okurumuzla tanışıp dertleşmeyi o kadar istiyorum ki.

Gelin etmeyin.

Bizi bu güzellikten mahrum bırakmayın.

Gelin tanışalım.

Tanış olalım.

Olmaz mı?

………………

KONYA POLİSİNİ

TAKDİR EDİYORUM

Hani buradan kime güzel, iyi dersek bize kızıyorsunuz, ya da bu cümlelerin arkasında farklı bir şeyler arıyorsunuz yaa.

Aslında ben kelimelerle cümle aralarına niyetimi ve durumumu çok açık bir şekilde yazıyorum.

Dahası itiraf ediyorum.

Şimdi polisle ile ilgili yine bir istekte bulunacağım.

Dahası sizlerden gelenleri kamuoyu ile dolayısıyla polisle paylaşacağım.

Ama bundan önce durumumu bir kez daha bana göre çok acık net yazıyorum.

………..

Bu yaşıma kadar, ömrümü verdiğim ve yaşam biçimi yaptığım gazeteciliği hep Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenlik güçleri ve birimleri ile omuz omuza yaptım.

Devletimden hep destek gördüm. Görüyorum.

Eğer böyle bir destek olmasa idi Ankara’da, İstanbul’da bunların öncesi ve sonrasında Konya’da ne böyle bir hayatım olurdu ne de hala elimi kolumu sallaya sallaya yolda yürüyebilirdim.

Ama bu kadar derin bağlılığım içerisinde bir gün DEVLET ŞAPKASI TAKAN POLİS(!) ten öyle bir dayak yedim ki hala psikolojimi düzeltemiyorum.

İki gün önce yazan ve konuşan abimiz “Polisten Allah’tan korkar gibi korkuyorsun” diyordu yaaa.

O abime o anda şapka çıkardım.

Karşımda olsa elini öperdim.

Evet o dayaktan(!) sonra polisten de askerden de hakim savcıdan da, siyasi güçten de haşa Allah’tan korkar gibi korkuyorum.

…………

Hayırdır bana yine öfkelendiniz.

Peki o zaman 30 saniye empati yapmanızı rica ediyorum ve diyordum ki;

“DAMDAN DÜŞEN YANIMA GELSİN”

……………………….

Tekrar dönelim yazı notlarımıza.

………….

Bir Süleyman abim var.

Soyadını bilerek yazmıyorum.

Çünkü şehirde özellikle sektöründe herkes kendisini çok iyi tanır.

Yerel siyasi ayağı da vardır.

O yüzden kendi işine ve şahsına zarar vermeme adına soyadını yazmıyorum.

Akşam özelden şöyle yazıyordu.

Kelimesi kelimesine;

“Abi 21 Mayıs Pazar günü saat 17:00 civarlarında Hadim-Bozkır yönünden Konya’ya doğru seyir halindeyken İçeri Çumra -Çumra üst geçidinde bir düğün konvoyu yolu kapatmış.

Korna sesleri yol açıldı

Konya yoluna doğru hareket edildi

O ne 3 şerit tamamı düğün konvoyu

Yaklaşık 100 araç

Kimseye yol vermiyorlar

Çumra Kağıt Fabrika civarında bir düğün konvoyu daha.

Yaklaşık 50 araç da burada.

Düğün konvoyları karıştı, kimseye yol vermiyorlar.

Arkadan gelen araçta hastamı var, işimi var diye düşünen yok.

Konvoydaki araçlar makas atarak Konya girişindeki trafik ışıklarına kadar geldik.

Onlar bir yöne ben başka bir yöne

Her iki düğün konvoyundaki araç sürücülerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Birbirlerine makas atarak, birbirlerini trafik de tehlikeye atmalarını ve arkadaki araçlara yol vermeyerek saygıda kusur etmedikleri için.

Sizin güzel sözleriniz var ya,

Ne zaman adam oluruz?

….düğün konvoyları diğer araçlara saygı gösterdiğinde”

………………

Ya Süleyman abi vallahi beni benden aldın götürdün.

Sen bu trafikten şikayetçi olmuşsun yaaa.

Yıktın beni abi. Yıktın yaaa.

Süleyman abim. Can abim.

Yat kalk sen bu Konya’daki düğün konvoylarına dua et.

(Konya’yı yönetenler bana hep böyle derler)

Süleyman abi arabanın camını açıp bu arkadaşlara teşekkür filan etmedin mi?

Eğer teşekkür etmedin ise çok ayıp etmişsin çok ayıp(!)

…………….

İki gündür İstanbul Esenyurt’ta gelin alma ve düğün konvoyu haberini canlı canlı izlemediniz mi?

O zaman size iki cümle ile özetleyeyim.

………………….

Damat gelini alacak.

Gelin evinin önünde bekliyorlar.

Gelin apartmanın kapısından gelinliği ile görünüyor ve damat çıkartıyor tüfeğini saydırıyor.

Sonra şarjör değiştiriyor saydırıyor.

Sonra arkadaşlarını o saydırma işinde ona eşlik edip birbirleri ile yarışıyorlar.

Sonra araçlarına binip trafiğe çıkıyorlar.

Trafikte her türlü magandalık, şerit değiştirmeler, tekerleri yakmalar var…

Ve camdan sarkıp tekrar saydırıyorlar.

…………….

Yaaa Süleyman abim yaaa.

Ne var ki bizim düğün konvoylarında.

Yat kalk bizim magandalara dua et(!).

Hatta camdan el salla.

(Çok sıkıştığım zaman ben böyle yapıyorum)

Sonra onlara katıl.

Hatta silahınız olduğunu da biliyorum.

Abi sende çıkar tabancayı sark camdan senden saydır(!)….

PARAYI VEREN

DÜDÜĞÜ ÇALAR

GERÇEĞİNİ KABUL EDİN

İlkokulda okuduğumuz hikayelerden birisi de Nasreddin Hoca Hikayeleri idi.

Bize bunları öğretirlerken büyüklerimiz adına HİKAYE demişlerdi.

Hikaye “gerçek veya gerçeğe yakın olan olayları aktaran düz yazı şeklinde ve kısa yazılan yazılardır.”

……………

Şahsen ben belli bir yaşa kadar ilkokul çağlarından ortaokula kadar gerçekten kitap, roman okumayı seven bir insan olarak hep okumaya.

Hem de ocu bucu, o yazar bu yazar demeden (Çünkü o zamanlarda okuma alışkanlığımızda böyle bir ayırımcılık yoktu) okudum. Okudum. Okuya çalıştım.

Ama ilkokulda o okumayı öğrendiğimiz zaman okuduğumuz ilk hikayeler beynimize işlemişti.

Bende hayatımda belli bir döneme kadar mekanı cennet olsun Nasreddin Hoca’nın “PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR” hikayesini hayatın bir gerçeği olarak değil bir fıkra bir masal olarak görmüş ve inanmıştım.

………….

Ta ki 97’de İstanbul’a gidinceye kadar.

Para konusunda İstanbul gözümü açmıştı.

Paranın ne olduğunu gördüm.

Gücüne boyun eğdim.

Artık dünyada ama dünyanın her kıtasında her ülkesinde.

Her ülkesinin her kesiminde.

Tek ve ortak bir kural vardı

O da PARA…

Paran varsa sen kraldın.

Ne kadar çok paran var sen o kadar güçlü kraldın.

…………….

Dedik yaaa şimdi sizlerden bana gelen sitem, kırgınlık, öfke hatta hakaret yorumlarınızda sizin pencerenizden ben, biz, yerel basın, ulusal basın …… hep yanlıyız.

Vallahi haklısınız.

Billahi haklasınız.

Tallahi haklısınız.   

………….

Bizde PARAYI VEREN YAZIYI YAZDIRIYOR,

PARAYI VEREN HABERİ YAPTIRIYOR…

………….

Özür dileyerek haddimi aşarak bu cümleyi aynaya bakarak bir de kendinize söyler misiniz?

Sizce biz millet olarak PARAYI VERENE millet ne yapıyor?

O zaman tekrar özür dilerim.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Müthiş bir iletişimsizlik var. Kimse kimseyi dinlemiyor. Dinleyen yanlış anlıyor. Yanlış anlayan özür dilemiyor. Aksine üste çıkmaya çalışıyor. EGO’lar savaşının tam ortasındayız.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?   

Yağışlı havalarda sürücüler yayalara karşı biraz daha sabırlı olmayı becerebildikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.

Yorumlar

  • yorum avatar
    Dengeli yorum
    24-05-2023 19:16

    Yazılarınızı zevkle, merakla okuyoruz Uğur abi. Siz maddi durumunuz müsait olunca Sille tarafında sakin bir yer bulmuşsunuz. Ama Konya'da zaferin arka sokaklarında, Şukran Mahallesi'nde bu sakinliği bukamiyan çok insanımız var.Dogumevinin ismi değişti. Hasta yoğunluğu Suriyelilerden oluştuğu için. Konyamizin ve Türkiyemizin Suriyeliler sorununa da lütfen temas edin. Çocuklarımız için.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.