Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62827.550$

OSMANLININ VASİYETLERİ VE NASİHATLERİ (2)

01 Aralık 2018, Cumartesi 08:42

“Allah-u Teâlâ’nın rızası için, devlet hizmetinde ömrünü tüketen sadık devlet adamlarını dâima gözet. Böyle kıymetli kimselerin vefatından sonra, aile efradını koru. İhtiyacı olanların da ihtiyaçlarını karşıla. Tebaandan hiç kimsenin malına mülküne dokunma. Hak sahiplerine haklarını ver, lâyık olanlara ihsan ve ikramlarda bulun ve ailelerini gözet. Özellikle, devletin ruhu mertebesinde olan ve en büyük dayanağı bulunan asker tâifesini (toplu­luğunu) güzelce idâre edip rahatlarını temin eyle.

“Devletin bedeninde, kuvvet mertebesinde olan hakikî âlimleri ve fazilet sahiplerini, edip ve yazarları, sanat erbâbını gözetip koru. Onlara hürmet, ikram ve ihsanda bulun. Bir ülkede, olgun bir âlimin, bir ârifin, bir velînin bulunduğunu duyarsan, uygun ve lâyık bir usûl ve ifâde ile onu memlekete getirt. Onlara her türlü imkânı tanıyarak ülkene yerleştir ki, hükümetin süre­since âlim ve ârifler, bilginler, memleketinde çoğalsın. Din ve devlet işleri nizâma oturup ilerlesin.

“Sakın, orduya ve zenginliğe mağrur olma. Hakikî âlim ve âriflere, bil­ginlere hürmet edip, sarayında onlara yer ver. Benim hâlimden ibret al ki, zayıf, güçsüz bir karınca misali, hiç lâyık olmadığım hâlde buraya geldim ve Allah-u Teâlâ’nın nice ihsanlarına ve inâyetlerine kavuştum. Sen de benim uyduğum ve uyguladığım nizamı uygula, Muhammed Aleyhisselâm’ın dinini, bu yüce dinin mensuplarını ve itaat eden diğer tebaanı himâye eyle! Allah-u Teâlâ’nın hakkını ve kullarının hakkını gözet.

“Dinimizin tayin ettiği beytülmaldeki (devlet hazinesi) gelirin ile kanaat eyle! Devletin zarurî ihtiyaçları dışında sarfiyatta bulunmaktan son derece sakın! Senden sonra geleceklere de aynı nasihatlerde bulun ve iyice tembihle. Dâima adâlet ve insaf üzerine bulun. Zulme meydan verme. Herhangi bir işe başlayacağın zaman, Allah-u Teâlâ’nın yardımına sığın! Tebaanı, düşmanla­rın ve zâlimlerin saldırılarından koru. Haksız olarak hiç kimseye muâmelede bulunma. Dâima halkını hoşnut edecek şeyleri arayıp, yapılmasını sağla. Onların gönlünü kazanmayı, bunun devamını ve artmasını büyük nimet bil! Tebaanın sana olan güveninin sarsılmamasına son derece dikkat.”

Sözlerini tamamladıktan sonra tekrar yanına çağırmış ve vasiyetine hu­susî olarak şunu da eklemişti: “İslâmbol’u (İstanbul’u) aç gülzâr (gül bah­çesi) et! (fethet)”

Orhan Gâzi’nin Oğlu l. Murad Hüdâvendigâr’a Vasiyeti:

Babasının vasiyetlerini hayat prensibi ittihaz edip, dolu dolu bir hayat ya­şayan ve büyük fetihlerde bulunan Orhan Gâzi, aynı doğrultuda oğlu Murad Hüdâvendigâr’a şu kısa fakat cihat ruhunun formülü mahiyetinde şu vasiyette bulunduğu rivâyet edilmektedir:

 “Osmanlı’ya iki kıta üzerinde hükmetmek yetmez! Zirâ i’lâ-yı kelimetullâh azmi iki kıtaya sığmayacak kadar büyük bir davadır. Sel­çuklu’nun vârisi (mirasçısı) biz olduğumuz gibi Roma’nın (Avrupa’nın) vârisi de biziz!..”

Murad Hüdâvendigâr’ın Son Duâsı ve Şahâdeti:

Murad Hüdâvendigâr, bu kısa ve özlü vasiyete harfiyen uymuş, 1389 târihindeki Kosova Meydan Muhârebesini kazanarak, Haçlı Aleminin İslâm Alemi üzerindeki bütün emellerini sonlandırmış, artık Avrupalıların saldırıda değil savunmada olmaları gerektiğini ihtar etmiştir.

Büyük bir şahâdet aşığı olan Murad Han, Kosova Savaşı’nda, harpten bir gün önce gece kalkıp iki rekat hacet namazı kılar ve ellerini duaya kaldırarak yaşlı gözlerle Yüce Allah’a, zafer ihsanı ve şehitlik niyazında bulunarak şöyle yalvarır:

“İlâhî, bunca kere duamı kabul edip beni mahcup etmedin. Bir yağmur ver, şu tozu-toprağı def edip dünyayı aydınlığa boğ; tâ ki kâfir leşlerini gözü­müzle görüp yüz yüze cenk edelim. Yâ İlâhi, mülk ve kul senindir, sen kime istersen verirsin. Benim fikrimi ve sırlarımı sen bilirsin; istediğim mülk ve mal değildir. Temiz kalbimle senin rızanı isterim. Yâ Rab, beni bu Müslümanlara kurban eyle! Tek mü’minleri küffar elinde mağlup edip helâk eyleme! Bunları mansûr (gâlip) ve muzaffer eyle! İlâhî, beni yanına alıp, mü’minlere ruhumu fedâ kıl!.. Şimdiye dek beni gâzi kıldın, sonunda da şahadeti göster!..”

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.